Examples of using "次第に" in a sentence and their turkish translations:
O terfi etti.
Rüzgar yavaş yavaş kesildi.
Oda ısınıyor.
Alacakaranlık karanlıkla birleşti.
Yavaş yavaş anlamaya başladı.
Rastgele roman okurdum.
İnsanlarla olan ilişkim değişti.
Ses yavaş yavaş kesildi.
O, CD'leri rastgele dinledi.
Durumun üstesinden gelmek gittikçe zorlaşıyordu.
Eski gümrükler giderek yok oluyor.
Gittikçe daha fazla doktor yeni ilaçlar kullanmaya başladı.
O bir eleştirmen olarak gittikçe daha çok ünlü oldu.
Zaman geçerken, gökyüzü gittikçe karardı.
Önüme gelen her kitabı okurdum.
Daha sonra ise depresyon semptomları tekrar ortaya çıkmaya başladı.
Büyüdükçe daha inatçı oldu.
O, anılarımda kaybolmaya başlamıştı.
O günlerde ara sıra roman okurdum.
Ne olduğu hakkında birisi Tom'la konuşmalı.
Gökyüzü gittikçe karardı.
O, bu kırsal yaşama yavaş yavaş alışıyor.
Ses gittikçe zayıfladı, artık duyulmayıncaya kadar.
Gün geçerken, hava gittikçe kötüleşiyordu.
Yanlış trene bindiğimi yavaş yavaş anladım.
Ses sonunda kayboluncaya kadar gittikçe zayıfladı.
Önüne geleni almayı bıraksan iyi edersin.
O, filmleri çok sevdiği için, izleyebildiği kadar çok sayıda film izler.
Birkaç kitabı dikkatle okumak, birçok kitabı rastgele okumaktan daha iyidir.
MS hastalığına uğramış beynlerin zamanla büzüldüğünü biliyordum.
Gittikçe daha fazla kırlangıç görebiliriz.
Sekiz ay geçtikten ve onun kırık kalbi iyileştikten sonra, George sonunda tekrar kızlarla flört etmeye başladı.