Translation of "嫌だ!" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "嫌だ!" in a sentence and their turkish translations:

彼は上機嫌だった。

O iyi bir ruh hali içerisindeydi.

私は上機嫌だった。

Keyfim yerindeydi.

彼女は不機嫌だった。

O, kötü bir ruh hali içindeydi.

彼は今日は上機嫌だ。

O bugün iyi bir ruh halinde.

泣き寝入りなんて嫌だ。

Davadan vazgeçemem.

- 嫌だ!
- いいえ。
- 違う!
- ちゃう!

Hayır!

下りて戻れないのは嫌だ

Kendimi geri dönüşü olmadan aşağıda bulmak istemem.

彼は今、とっても不機嫌だ。

O şu anda çok somurtkan.

彼は酔って少しご機嫌だ。

O, biraz sarhoştur.

私は田舎に住むのは嫌だ。

Kırsalda yaşamayı sevmiyorum.

もう嫌だから治療しないと

Onu bir daha yakalayamayız, bunu tedavi ettirmem gerek.

トムに金を貸されるのは嫌だ。

Tom benden ödünç para istediğinde bundan hoşlanmıyorum.

地下に長いこといるのは嫌だ

Bakın ne diyeceğim, uzun süre yerin altında kalma konusunda pek iyi değilim.

金を借りるのも貸すのも嫌だ。

Ödünç vermek ya da ödünç almak istemiyorum.

トムは疲れていて不機嫌だった。

Tom yorgundu ve kötü durumdaydı.

僕が「嫌だ」と言ったらどうする。

Peki ya "hayır" dersem?

嫌だと思う主観的な気持ちです

arkadaşlık eksikliği veya kaybında oluşur.

選手達は試合の後上機嫌だった。

Oyuncular maçtan sonra çok iyi bir ruh halindeydiler.

トムに嫌だって言えないんでしょ?

Tom'a hayır diyemezsin, değil mi?

この季節に独りでいるのは嫌だ。

Yılın bu zamanında yalnız olmaktan nefret ediyorum.

- ヒッチハイクは好きじゃないんだ。
- ヒッチハイクは嫌だな。

Otostop yapmayı sevmiyorum.

クリスマスに独りぼっちでいるのは嫌だよ。

Noel'de yalnız olmaktan nefret ediyorum.

ここ数日間、ジェーンは口も利かず不機嫌だ。

Jane son birkaç gündür sessiz ve suratsızdı.

次郎はパチンコでガッポリもうけて上機嫌だった。

Pachinko salonunda çok para yaptıktan sonra Jiro mutlu olurdu.

私は暗くなってから一人で歩いて帰るのは嫌だ。

Karanlıktan sonra eve yalnız yürümeyi sevmem.

古い服を着て出かけるのは恥ずかしくて嫌だった。

- Eski elbiselerle gitmeye utandım.
- Eski elbiselerle gitmeye utanıyordum.
- Eski elbiselerle dışarı çıkmaya utandım.

トムが私に嫌だと本当に言ったなんて信じられない。

Tom'un bana gerçekten hayır dediğine inanamıyorum.

最初は嫌だったけど、だんだん楽しくなってきたよ。

İlk başta, ben bunu sevmedim, ama gitgide eğlenceli oldu.

悪天候にもかかわらずお年寄りたちは御機嫌だった。

Yaşlıların ruhları kötü havaya rağmen yüksekti.

- このにおいはたまらなく嫌だ。
- この臭い、気分が悪くなるよ。

Bu koku beni bezdiriyor.

疲れきっていたので勉強するのはもちろん考えるのも嫌だった。

Bırak ders çalışmayı, düşünmek için bile bitik durumdaydım.

女の子の誕生日パーティーに行くのは嫌だね。何をプレゼントすればいいか分からないから。

Ben kızların doğum günü partilerine gitmekten nefret ediyorum; Onlara ne alınır hiç bilmiyorum.

- だれでも笑われるのは好きでない。
- 誰だって笑いものにされるのは嫌だよ。

Hiç kimse kendisine gülünmesinden hoşlanmaz.

- 私はある画家のアトリエを久しぶりで訪ねたが、その画家は、新しいモデルを手に入れたばかりのところで、大いに上機嫌だつた。
- 私はある画家のアトリエを久しぶりで訪ねたが、その画家は、新しいモデルを手に入れたばかりのところで、大いに上機嫌だった。

Ben uzun süre ziyaret etmediğim bir ressamın atölyesini ziyaret ettim. Bu ressam az önce yeni bir model edindi ve çok iyi bir ruh hali içindeydi.

- 私は彼が私の家にしばしば来るのを好まない。
- 彼がしょっちゅう私の家に来るのは嫌だ。
- 彼がこうも頻繁に家に来るのは嬉しくない。

- Onun bu kadar sık olarak evime gelmesinden hoşlanmıyorum.
- Onun evime bu kadar sık gelmesinden hoşlanmıyorum.

More Words: