Examples of using "違う!" in a sentence and their turkish translations:
Hayır, hayır, hayır!
Hayır.
- Yanlış.
- Düzmece.
- Sahte.
Bir şey farklı mı?
- Yanlış.
- Hatalı.
Biz farklıydık.
Fark nedir?
Fakat orman faresinin böyle bir seçeneği yok.
Ama bu adam için öyle diyemeyiz.
Atlar, eşeklerden farklıdır.
Bu doğru değil.
Ben Tom gibi değilim.
Üstelik birçoğu kullanmıyor.
Ama bu ufak kemirgen onlardan değil.
Ama bu şehirli çete ayakta.
Öyle değil midir?
O, eskisinden farklı.
Beyzbol kriketten farklıdır.
Dünya eskisi gibi değil.
Benim planım seninkinden farklıdır.
John o üç yıl önceki adam değil.
Bir savaş muhabiri olma hayalimi bile gerçekleştirdim,
Bu da bir diğeri.
O, sözleşmeye aykırıdır.
O, senin daha önce söylediğin değil.
O, göründüğü gibi değil.
Sen yanlış anahtarı aldın.
Neden? Ne oldu?
- Durum böyle değil.
- Olay bu değil.
- Izdırap içindesin, değil mi?
- Acı içindesin değil mi?
Hatalısın!
Hayır.
Tom ve Mary'nin farklı zevkleri var.
Benim fikrim seninkinden farklı.
Bu ateş büyük bir fark yaratıyor.
"Durumlarımızın farklı olduğunu biliyorum," diye yazdı bana,
Farklı bir hedef peşindeler.
oldukça farklı
Miyazaki eskisi gibi değil.
Korkarım ki yanılıyorsun.
Onun fikri benimkinden farklı.
O, öncekinden farklıdır.
O kopya, orijinalinden farklı.
- Ben sana benzemem.
- Ben senin gibi değilim
Bu doğru değil.
Lahana ve marul arasındaki fark nedir?
Etkilendin, değil mi?
Hayır!
Farklı bir dünyaydı.
Eğer sizinle anlaşamadıysam,
Ama geceleri şaşırtıcı derecede vahşi bir ortam oluşur.
Üniformalar okuldan okula değişir.
Çok sayıda insan çok sayıda akıl.
Sizin yöntem benimkinden farklı.
- Hata yapmayacaksın.
- Hatalar yapmayacaksın.
Hayır, o benim yeni erkek arkadaşım değil.
Hâlâ çılgınsın, değil mi?
Duyduğum o değil.
Benim projem seninkinden farklı.
Tom senin gibi değil.
Yanlış yolda gidiyorsunuz.
Ben ise öyle olduğunu düşünmüyorum.
Annem ve ben her yönümüzle farklıyız.
O göründüğü gibi değil.
- Görüşleri benimkinden çok farklı.
- Onun fikirleri benimkilerden oldukça farklı.
Tom diğer çocuklar gibi değil.
Saatim sizinkinden farklı.
Bir şey planlıyorsun, değil mi?
Hâlâ bekarsın, değil mi?
Benim kameram seninkinden farklıdır.
Kız kardeşim ve ben her bakımdan farklıyız.
Benim fikrim sizinkinden farklıdır.
Afrika bir kıta ama Grönland değil.
İki erkek kardeş görünümde oldukça farklı.
Onların yaşam biçimi bizimkinden farklı.
ve hepsi tamamen farklı olurdu,
Senin fikrin benimkinden çok farklı.
Her gün farklı saatler çalışırım.
- Yanlışlıkla yanlış otobüse bindi.
- Kazara yanlış otobüse bindi.
Bu yılın modası eski yılların modasından farklı.
Ordu yanlış yönde ilerliyordu.
O, bazı bakımlardan benden farklı.
Yasalar ABD'de eyaletten eyalete değişiklik göstermektedir.
farklı davranabilirsiniz.
UV ışığını tuttuğumda nasıl fark ettiğine bakın. Bum.
Fikriniz benimkinden tamamen farklı.