Translation of "ちゃう!" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "ちゃう!" in a sentence and their turkish translations:

最高!笑っちゃうよ。

Bu ne çığlık!

えっ?やめちゃうの?

Gerçekten mi? İstifa edecek misin?

彼女に見とれちゃう。

Gözlerimi ondan alamıyorum.

- 違う!
- 誤解だよ!
- ちゃう!

Hatalısın!

「殺されちゃう」と言うと

''Beni öldürürler'' dedim.

暑くてうだっちゃうよ。

Eriyeceksin.

トムは吃音しちゃうんだ。

Tom kekeleyerek konuşuyor.

- 嫌だ!
- いいえ。
- 違う!
- ちゃう!

Hayır!

みんなに知られちゃうよ。

Herkesin bildiğini düşünüyorum.

わが目を疑っちゃうなあ。

Gözlerime inanamıyorum.

さもないと冷え切っちゃう

Yoksa çok hızlı şekilde üşürüm.

この悪天、いやになっちゃう!

Bu havadan nefret ediyorum!

遅くなったら叱られちゃう。

Eğer geç kalırsam azarlanacağım.

そんなすぐに諦めちゃうの?

Çok yakında vazgeçiyor musun?

どれにしようか迷っちゃうなぁ。

Hangisini seçeceğimi bilmiyorum.

これしちゃうと、一生後悔するよ。

Bunu yaparsan, hayatının sonuna kadar pişman olacaksın.

何でこんなに早く行っちゃうの?

Neden bu kadar çabuk gidiyorsun?

アイス早く食べないと溶けちゃうよ。

Onu çabuk şekilde yemezsen dondurman eriyecek.

いつか私のことは忘れちゃうわ。

- Bir gün beni unutacaksınız.
- Bir gün beni unutacaksın.

バスがもうすぐ停留所を出ちゃうよ。

Otobüs duraktan hareket etmek üzere.

びっくりしちゃうプランがあるんです。

Harika bir planım var.

- 君はかぜをひくよ。
- 風邪引いちゃうよ。

Üşüteceksin.

結局はツアーに入っちゃうのが安いよね。

Sonunda, bir tura katılmak daha ucuz.

早く食べないと学校に遅れちゃうよ。

Hızlı yemek yemezseniz, okula geç kalırsınız.

毛繕いしないと、ボサボサになっちゃうんだ。

Kürküme bakmazsam, çok dağınık hale gelir.

血を少し見るだけで、彼、気絶しちゃうのよ。

Sadece kan görme onu bitkin düşürüyor.

ミーティングは僕が着く前に終わっちゃうだろうな。

Toplantı vardığında bitmiş olacak.

そんなこと本当にできちゃうと思ってるの?

Böyle bir şeyin yapılabileceğinden emin misin?

「トム、ご飯冷めちゃうよ?」「ちょっと待って、今行く!」

"Tom akşam yemeğin soğuyor." "Bir dakika. Geliyorum."

なぜか勉強を始めると眠くなっちゃうんだ。

Her nedense okumaya başladığımda kendimi uykulu hissediyorum.

ノリノリの音楽がかかると、つい踊っちゃうんだよね。

Neşeli müzik çalmaya başladığında, ben sadece dans etmeye başlarım.

雪道で急ハンドルを切っちゃだめだよ。スリップしちゃうから。

Karlı bir yolda direksiyonu o şekilde çevirirsen, kayarsın.

そんなことを言われたって、びっくりしちゃうわ。

Öyle söylediğini duymak başımı döndürüyor.

彼女、方向音痴だから、すぐに道に迷っちゃうんだ。

O gerçekten kolayca kaybolur. Onun yön duygusu yok.

ハンドクリームを塗らないと、すぐに手がガサガサになっちゃうんだ。

Eğer el kremi sürmezsen ellerin kuruyacak.

あの人、私が言うことなら何でも信じちゃうのよ。

Söylediğim her söze inanır.

- 迷子になってしまいますよ。
- 迷子になっちゃうぞ。

Kaybolacaksın.

血を見て失神しちゃうような看護師はいらないわ。

Kan görünce bayılan bir hemşire istemiyorum.

フランス語を速く話されちゃうと、理解するのが難しいんだ。

Hızla konuşulduğunda Fransızcayı anlamayı zor buluyorum.

あんなやつを信用したら骨までしゃぶられちゃうぞ。

Böyle bir adama güvenrseniz sahip olduğunuz her şeyi kaybedersiniz.

- 私ね、時々吃音しちゃうの。
- 僕、時々吃音してしまうんだ。

Ben bazen kekelerim.

楽しい時って、あっと言う間に時間過ぎちゃうんだよね。

Sen eğleniyorken zaman uçarak geçiyor gibi görünüyor.

忘れようとすればするほど元彼のこと思い出しちゃう。

Eski erkek arkadaşımı ne kadar unutmaya çalışırsam onu o kadar düşünürüm.

- 足がぬれると、風邪をひくよ。
- 足が濡れたら風邪引いちゃうよ。

Ayaklarınız ıslanırsa, üşütürsünüz.

- 急がないと終電逃すよ。
- 急がないと終電に乗り遅れちゃうよ。

Eğer acele etmezseniz, son treni kaçırırsınız.

- それって、もみの木とちゃうよ。
- それって、もみの木じゃないよ。

Bu bir köknar ağacı değil.

- 休暇も終わりに近付いた。
- 休みがもうちょっとで終わっちゃうよ。

Tatil bitmek üzeredir.

海外に行くと、気が大きくなって思わず使いすぎちゃうんだよね。

Yurt dışına seyahat ettiğinde çok geniş hissedersin. Böyle bir ruh hali içinde fazla para harcamak kolaydır.

泣かないでよ。泣かれたらこっちまで泣きたくなっちゃうじゃん。

Ağlama. Ben de ağlamaya başlayacağım.

- 私は何をしましょうか。
- 私はどうなっちゃうの。
- 私の役割は何ですか。

Nereden girebilirim?

私の特技は、いつでもどこでも誰とでも友達になれちゃうことなの。

Benim özel yeteneğim, herkesle, her yerde, her zaman arkadaş olmaktır.

あんな風に理路整然と話されちゃうと、こっちは何も言えないよな。

O durumu bu kadar mantıklı bir biçimde ortaya koyarken benim ne demem gerekiyor?

- 急がないと、電車に乗り遅れるよ。
- 急がないと、電車に乗り遅れちゃうよ。

Acele etmezsen, treni kaçırırsın.

うちの子供、「きくごぼう」が言えなくて、いつも「きくぼごう」になっちゃうの。

Benim çocuğum "kikugobo" diyemez. Her zaman "kikubogo" gibi çıkar.

悪事千里を走るって言うだろう。悪い噂はアッという間に広まっちゃうのさ。

Kötü niyetli dedikodular orman yangını gibi yayılır.Sanırım kötü haber tez yayılır demelerinin nedeni budur.

- 私はときどきひどくふさぎ込むことがある。
- 時々さ、気が滅入っちゃうんだよ。

Zaman zaman depresyona girerim.

「言うこと聞かないとトムの秘密みんなにばらしちゃうよ」「え、なに僕の秘密って」

- "Ne söylediklerimi dinlemiyorsan Tom, sırrını herkese derim!" "Ha? Ne sırrı?"
- "Söylediklerimi dinlemezsen Tom, sırrını herkese anlatırım!" "Ha? Ne sırrı?"

イヤなところといえば、仕事とプライベートがかなりごっちゃになっちゃうってところだな。

İşin kötü tarafı, mesleğimin ve özel hayatımın bu derece birbirine karışıyor olması.

うちの子、「きんぴらごぼう」が言えなくて、いつも「きんぴらぼごう」になっちゃうの。

Çocuğum "Kinpiragobo" diyemiyor, onun yerine her zaman "Kinpirabogo" diyor.

- 毎日同じもの食べるのはうんざりだ。
- 毎日同じものじゃぁ、うんざりしちゃうよ。

Her gün aynı şeyi yemekten usandım.

もしかして、食卓の上におきっぱなし?冷蔵庫に入れておかないと、くさっちゃうよ。

Hey, bu bütün gün yemek masasında mı duruyordu? O, buzdolabına gitmeli yoksa bozulacak.

- 単位を落としてしまうかもしれません。
- 単位を落としちゃうかもしれないんだよ。

Kursta başarısız olabilirim.

「もうこんな時間!学校に遅れちゃう!いってきます!」「いってらっしゃい。気をつけてね」

"Saate bak! Okula geç kalacağım! Hoşça kal!" "Görüşürüz. Dikkatli ol."

- お肉は冷蔵庫に入れて、そうしないと腐っちゃうよ。
- 肉は冷蔵庫に入れないと痛むよ。

Eti buzdolabına koy yoksa bozulacak.

- たぶん遅れるけど、そこに行くよ。
- 遅れちゃうかもしれないけど、そこには行くからね。

Geç kalabilme ihtimalime rağmen orada olacağım.

- お昼ご飯を食べる場所が決めれないんだよ。
- どこでお昼ご飯を食べようか迷っちゃうな。

Öğle yemeğini nerede yiyeceğime karar veremiyorum.

- 私は決心するのにとても時間がかかる。
- 私ね、何かを決めるのにすごく時間がかかっちゃうの。

- Çok yavaş karar veriyorum.
- Karar vermede çok yavaşım.

- 足元に気をつけなさい。さもないと手荷物につまずくよ。
- 足元に気をつけて。荷物につまずいちゃうよ。

Adımına dikkat et, yoksa bagajda yoculuk yapacaksın.

- 入るお金が右から左へと出てしまう。
- お金が入ると、すぐ使っちゃうんだよ。
- お金が入るそばから、すぐ使ってしまうんだ。

Alır almaz parayı harcarım.

- この雨天にはうんざりしている。
- この雨の天気にはうんざりだ。
- この悪天候にはうんざりだ。
- こんな雨ばっかりで嫌になっちゃう。

Bu yağışlı havadan usandım.

- 洋服にお金を全部使ってしまわないくらいの分別を持つべきだ。
- 服にお金を全部使っちゃうとか、やったら駄目なのわかるでしょ。

Bütün paranı elbiselere harcamayacak kadar akıllı olmalısın.

- 物事をあわててすると、間違いをします。
- 慌てて事を運ぶとミスをしますよ。
- 急いで物事をすると間違えますよ。
- 急いでやったら間違えちゃうよ。

İşlerini aceleyle yaparsan hatalar yaparsın.

- 音を立てないで。立てると鳥たちを驚かせて飛んでいってしまうわよ。
- 音を立てちゃ駄目だからね。じゃないと、鳥がびっくりして飛んでっちゃうよ。

Herhangi bir gürültü yapmayın yoksa kuşları korkutup kaçıracaksınız.

More Words: