Examples of using "ちゃう!" in a sentence and their turkish translations:
Bu ne çığlık!
Gerçekten mi? İstifa edecek misin?
Gözlerimi ondan alamıyorum.
Hatalısın!
''Beni öldürürler'' dedim.
Eriyeceksin.
Tom kekeleyerek konuşuyor.
Hayır!
Herkesin bildiğini düşünüyorum.
Gözlerime inanamıyorum.
Yoksa çok hızlı şekilde üşürüm.
Bu havadan nefret ediyorum!
Eğer geç kalırsam azarlanacağım.
Çok yakında vazgeçiyor musun?
Hangisini seçeceğimi bilmiyorum.
Bunu yaparsan, hayatının sonuna kadar pişman olacaksın.
Neden bu kadar çabuk gidiyorsun?
Onu çabuk şekilde yemezsen dondurman eriyecek.
- Bir gün beni unutacaksınız.
- Bir gün beni unutacaksın.
Otobüs duraktan hareket etmek üzere.
Harika bir planım var.
Üşüteceksin.
Sonunda, bir tura katılmak daha ucuz.
Hızlı yemek yemezseniz, okula geç kalırsınız.
Kürküme bakmazsam, çok dağınık hale gelir.
Sadece kan görme onu bitkin düşürüyor.
Toplantı vardığında bitmiş olacak.
Böyle bir şeyin yapılabileceğinden emin misin?
"Tom akşam yemeğin soğuyor." "Bir dakika. Geliyorum."
Her nedense okumaya başladığımda kendimi uykulu hissediyorum.
Neşeli müzik çalmaya başladığında, ben sadece dans etmeye başlarım.
Karlı bir yolda direksiyonu o şekilde çevirirsen, kayarsın.
Öyle söylediğini duymak başımı döndürüyor.
O gerçekten kolayca kaybolur. Onun yön duygusu yok.
Eğer el kremi sürmezsen ellerin kuruyacak.
Söylediğim her söze inanır.
Kaybolacaksın.
Kan görünce bayılan bir hemşire istemiyorum.
Hızla konuşulduğunda Fransızcayı anlamayı zor buluyorum.
Böyle bir adama güvenrseniz sahip olduğunuz her şeyi kaybedersiniz.
Ben bazen kekelerim.
Sen eğleniyorken zaman uçarak geçiyor gibi görünüyor.
Eski erkek arkadaşımı ne kadar unutmaya çalışırsam onu o kadar düşünürüm.
Ayaklarınız ıslanırsa, üşütürsünüz.
Eğer acele etmezseniz, son treni kaçırırsınız.
Bu bir köknar ağacı değil.
Tatil bitmek üzeredir.
Yurt dışına seyahat ettiğinde çok geniş hissedersin. Böyle bir ruh hali içinde fazla para harcamak kolaydır.
Ağlama. Ben de ağlamaya başlayacağım.
Nereden girebilirim?
Benim özel yeteneğim, herkesle, her yerde, her zaman arkadaş olmaktır.
O durumu bu kadar mantıklı bir biçimde ortaya koyarken benim ne demem gerekiyor?
Acele etmezsen, treni kaçırırsın.
Benim çocuğum "kikugobo" diyemez. Her zaman "kikubogo" gibi çıkar.
Kötü niyetli dedikodular orman yangını gibi yayılır.Sanırım kötü haber tez yayılır demelerinin nedeni budur.
Zaman zaman depresyona girerim.
- "Ne söylediklerimi dinlemiyorsan Tom, sırrını herkese derim!" "Ha? Ne sırrı?"
- "Söylediklerimi dinlemezsen Tom, sırrını herkese anlatırım!" "Ha? Ne sırrı?"
İşin kötü tarafı, mesleğimin ve özel hayatımın bu derece birbirine karışıyor olması.
Çocuğum "Kinpiragobo" diyemiyor, onun yerine her zaman "Kinpirabogo" diyor.
Her gün aynı şeyi yemekten usandım.
Hey, bu bütün gün yemek masasında mı duruyordu? O, buzdolabına gitmeli yoksa bozulacak.
Kursta başarısız olabilirim.
"Saate bak! Okula geç kalacağım! Hoşça kal!" "Görüşürüz. Dikkatli ol."
Eti buzdolabına koy yoksa bozulacak.
Geç kalabilme ihtimalime rağmen orada olacağım.
Öğle yemeğini nerede yiyeceğime karar veremiyorum.
- Çok yavaş karar veriyorum.
- Karar vermede çok yavaşım.
Adımına dikkat et, yoksa bagajda yoculuk yapacaksın.
Alır almaz parayı harcarım.
Bu yağışlı havadan usandım.
Bütün paranı elbiselere harcamayacak kadar akıllı olmalısın.
İşlerini aceleyle yaparsan hatalar yaparsın.
Herhangi bir gürültü yapmayın yoksa kuşları korkutup kaçıracaksınız.