Translation of "Asztalon" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Asztalon" in a sentence and their turkish translations:

Az asztalon van.

- O masada.
- O masanın üzerinde.

- Az asztalon van egy alma.
- Alma van az asztalon.

- Masanın üstünde bir elma var.
- Masada bir elma var.

- Macska van az asztalon?
- Van egy macska az asztalon?

Masanın üzerinde bir kedi var mı?

- A könyv az asztalon van.
- Könyv fekszik az asztalon.

Kitap masanın üstündedir.

- A macska az asztalon alszik.
- A cica az asztalon alszik.

Masadaki kedi uyuyor.

- Az asztalon egy alma van.
- Egy alma van az asztalon.

Masanın üzerinde bir elma var.

Talán az asztalon hagyhattam.

Onu masanın üstünde bırakmış olabilirim.

Nincs narancs az asztalon.

- Masanın üstünde hiç portakal yok.
- Masanın üstünde bir portakal yoktur.
- Masada portakal yok.

Talán az asztalon hagytam.

- Belki de masanın üzerinde bıraktım.
- Belki de masanın üstünde bıraktım.

Van étel az asztalon.

Masada yiyecek var.

Vannak könyvek az asztalon.

Masanın üstünde bazı kitaplar var.

- Hány könyv van az asztalon?
- Hány darab könyv van az asztalon?

Masanın üstünde kaç tane kitap var?

- Művészeti könyvek vannak az asztalon.
- Művészetről szóló könyvek vannak az asztalon.

Masada sanatla ilgili kitaplar var.

Van egy térkép az asztalon.

Masanın üstünde bir harita var.

Van egy kártya az asztalon.

Masada bir kart var.

Hány toll van az asztalon?

Masanın üstünde kaç tane dolma kalem var?

Egy olló van az asztalon.

Masanın üstünde bir makas var.

Van egy könyv az asztalon.

- Masanın üzerinde bir kitap var.
- Masanın üstünde bir kitap var.

Van egy virág az asztalon.

Masanın üstünde bir çiçek var.

Az asztalon van egy rádió.

Masanın üstünde bir radyo var.

Van egy narancs az asztalon.

- Masanın üstünde bir portakal var.
- Masanın üzerinde bir portakal var.

A kulcs az asztalon van.

Anahtar masanın üstünde.

Van egy macska az asztalon?

Masanın üzerinde bir kedi var mı?

Az asztalon volt egy macska.

- Masanın üstünde bir kedi vardı.
- Bir kedi masanın üstündeydi.

Tom mobiltelefonja rezgett az asztalon.

Tom'un cep telefonu masada titredi.

A könyvek az asztalon vannak.

- Kitaplar masanın üzerinde.
- Kitaplar masada duruyor.

A kulcsok az asztalon vannak.

Anahtarlar masanın üzerinde.

Az asztalon ült egy macska.

Bir kedi masaya oturdu.

A rádió az asztalon van.

Radyo masanın üzerinde.

Láttam egy virágot az asztalon.

Ben masada bir çiçek gördüm.

Az asztalon lévő szótár Tomié.

Sıranın üstündeki sözlük Tom'undur.

A pénz az asztalon van.

Para masanın üzerinde.

Szétnyitottam a térképet az asztalon.

Haritayı masaya serdim.

A füzet az asztalon hever.

- Defter masanın üzerinde.
- Defter masanın üstünde.

A macska az asztalon alszik.

Kedi masanın üstünde uyuyor.

Az órád az asztalon van.

Sizin saatiniz masanın üstünde.

Van egy váza az asztalon.

Masada bir vazo var.

Hagyd abba az asztalon való könyöklést.

Dirseklerini masanın üstüne koymayı kes.

A szótár az asztalon az enyém.

Sıradaki sözlük benim.

Az asztalon lévő számológép az enyém.

- Masanın üstündeki hesap makinesi benim.
- Masadaki hesap makinesi benim.

Van egy üveg bor az asztalon.

Masanın üstünde bir şişe şarap var.

- Hol van a könyve? - Az asztalon.

"Onun kitabı nerede?" "Masanın üstünde."

Nyitva van az asztalon lévő könyv.

Masanın üzerinde açık bir kitap var.

Kinek a könyve van az asztalon?

Masadaki kimin kitabı?

- Láttad a mobilom? - Az asztalon van.

"Cep telefonumu gördün mü?" "Masanın üstünde."

Mit csináljak az asztalon lévő könyvekkel?

Ben masanın üstündeki kitaplarla ne yapmalıyım?

Az a rádió az asztalon egy Sony.

- Masadaki radyo bir Sony.
- Masanın üzerindeki radyo bir Sony.

Akarsz egy poharat? Van egy az asztalon.

Bir bardak istiyor musun? Masanın üzerinde bir tane var.

Egy táncról szóló könyv van az asztalon.

Masanın üstünde dans etme hakkında bir kitap var.

Van egy csomag az asztalon a számodra.

Masada senin için bir paket var.

A könyv, amit vettem, az asztalon van.

Satın aldığım kitap masanın üzerindedir.

A pincér ránézett a fényképezőre az asztalon.

Garson masadaki kameraya baktı.

Az asztalon egy üveg pezsgő és két pohár volt.

Masanın üzerindekiler bir şampanya şişesi ve iki bardaktı.

Tom hagyott számodra néhány könyvet azon az asztalon ott.

Tom oradaki masanın üstünde senin için bazı kitaplar bıraktı.

Van egy könyv, egy ceruza és egy papírlap az asztalon.

Masanın üzerinde bir kitap, bir kalem ve bir kağıt var.

Ne edd meg az asztalon lévő tálból a gyümölcsöket! Nem igaziak.

Masanın üstünde duran sepetteki meyveyi yeme. Plastik.

- Mari széthajtogatta a nagy térképet az asztalon.
- Mary kiterítette a nagy térképet az asztalra.

Mary büyük haritayı masanın üstüne yaydı.