Translation of "‫نعرف" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "‫نعرف" in a sentence and their turkish translations:

نعرف.

Biliyoruz.

Android نعرف

Bildiğimiz Android

نعرف حقوقنا.

Haklarımızı biliyoruz.

نحن نعرف المجرم. نحن نعرف أيضا القاتل.

Biz suçluyu biliyoruz. Katili de biliyoruz.

نحن نعرف عمومًا كنموذج بقرة ، نعرف كمال سونال

genelde de inek şaban olarak biliriz biz Kemal Sunal'ı

"كل ما نعرف،"

"Bildiğimiz her şey,"

لا نعرف تاريخنا.

biz tarihimizi bilmiyoruz.

لا نعرف ما ينفجر

neyin patladığını bilemiyoruz

لا نعرف ماذا يفهمون

anladıklarını yine bilemiyoruz

نعرف كيف نصلح الحواسيب.

Bilgisayarları nasıl tamir edeceğimizi biliyoruz.

انظروا، جميعنا نعرف الأعداد الصادمة.

Hepimiz dehşet verici rakamları biliyoruz.

نعرف كلّ السجون في البلاد.

Ülkemizin tüm hapishanelerini biliriz.

هنا نعرف الخفافيش عن كثب

işte yarasaları yakından tanıdık

نعرف هدفك ولكن لا تقلق

amacınızı biliyoruz ama merak etmeyin

لأنه قبل 10000 سنة نعرف

çünkü bizim bildiğimiz 10.000 yıl öncesiydi

لكننا لا نعرف حجمها ومتى

fakat büyüklüğünü ve ne zaman olacağını bilemiyoruz

نحن لا نعرف الحقيقة بعد.

Daha doğruyu bilmiyoruz.

نحن لا نعرف عنه شيئاً.

Onun hakkında bir şey bilmiyoruz.

وفقط نحن لا نعرف ما يكون.

bilmediğimiz fikrine hâlâ bağlıyım.

ولكننا نعرف أن هذا ليس صحيحاً.

Fakat bunun doğru olmadığını biliyoruz.

ولا نعرف بالضبط السبب بحدوث ذلك،

Bunun neden olduğunu tam olarak bilmiyoruz

يعني أننا لا نعرف على الإطلاق.

hiç bilmediğimiz anlamına gelir.

فأجبت:"نحن لا نعرف حتّى ماهذا،

Benim cevabım buydu: "Bunun ne olduğunu bile bilmiyoruz,

نعرف جميع السجون في البلاد. لماذا؟

Ülkenin her hapishanesini biliyoruz. Neden?

نحن في الواقع نعرف معظم المديرين

teknik direktörleri yöneticileri çoğunu aslında biliyoruz

لا نعرف من أعدها ومن فعلها

kim hazırlamış kim ne yapmış bilemiyoruz

لا نعرف ماذا سيخرج من هنا

buradan daha neler çıkacak bilemiyoruz

نحن لا نعرف دقة هذا الادعاء

bu iddianın doğruluğunu bilemiyoruz

نحن نعرف أيضًا برنامج Google Earth.

Biz Google Earth'u de biliyoruz.

نعرف أن الشمس أكبر من الأرض.

Biz güneşin dünyadan daha büyük olduğunu biliyoruz.

- دعونا فقط نتظاهر كأننا لا نعرف بعضنا البعض.
- دعنا فقط نتظاهر وكأننا لا نعرف بعضنا البعض.
- دعينا فقط نتظاهر وكأننا لا نعرف بعضنا البعض.

Sadece birbirimizi tanımıyormuş gibi yapalım.

ويتعين علينا أن نعرف كيف نستخدم هذا

ve bizim onun nasıl kullanıldığını

إلى أيّ قدر نعرف حقًا عن محيطاتنا؟

Okyanuslarımız hakkında aslında ne kadar şey biliyoruz?

كلنا نعرف الاعتقاد بأنه سيجلب الحظ السيئ

uğursuzluk getireceği inancını hepimiz biliyoruz

لا نعرف الكثير عن ماضي فاتح بورتاكال.

Fatih Portakal'ın geçmişiyle ilgili de çok fazla bir bilgimiz de yok

ولم نكن نعرف حتى قبل 25 عامًا

ve bizim bundan 25 yıl öncesine kadar haberimiz dahi yoktu

لا نعرف بعد لماذا دخلوا دوامة الموت

ölüm girdabına neden girdiklerini henüz bilemiyoruz

لكنه سيكون من الممتع أن نعرف ذلك.

Ama öğrenmesi çok eğlenceli olacak.

- نريد معرفة السبب.
- نريد أن نعرف لماذا

Biz sebebini bilmek istiyoruz.

يتمنى الطلاب لو نعرف أنهم يريدون التواصل بعمق.

ne kadar çok ilgi istediklerini bilmemizi istiyorlar.

لأننا نعرف الأجابة عن هذا السؤال أليس كذلك؟

çünkü hepimiz cevabını biliyoruz, öyle değil mi?

ماذا نعرف عن مواقف وأشياء لم نختبرها قط؟

Hiç deneyimlemediğimiz onca hayata dair hangi birimiz bir şey biliyoruz?

كلنا نعرف أن في الحياة يوجد ماضٍ ومستقبل.

Biliyoruz ki hayatta önceler ve sonralar var.

لماذا هذا؟ دعنا نقول أننا لا نعرف الآن

nedendir? Bilemiyoruz diyelim şimdilik

حسنًا ، لا نعرف لغة النملة ، فلنغلق هذا الآن

tamam tamam biz karınca dilini bilmiyoruz bunu kapatalım şimdi

نود أن نعرف أي نوع من الجزيئات هي.

Bunun ne tür bir parçacık olduğunu bilmek istiyoruz.

وفي معظم الوقت لا نعرف ما تحت الأرض.

ve çoğu zaman toprağın altında ne olduğunu bilmiyoruz.

نحن لا نعرف اين سنعيش في العام المقبل

Gelecek yıl nerede yaşayacağımızı bilmiyoruz.

‫من الجيّد أن نعرف الآن‬ ‫قبل أن نصبح بداخلها.‬

Ona binmeden önce bunu öğrenmemiz daha iyi oldu.

كان ما عرفته سريعًا هو أنّنا لا نعرف الكثير.

Çabucak öğrendiğim ki pek fazla bir şey bilmiyoruz.

هو أننا نعرف فعلًا كيفية قتل كل أنواع الميكروبات،

her tür mikrobu, virüsü ve bakteriyi

ولكن ما زلنا لا نعرف لماذا قاموا بهذه الخطوة

fakat yinede neden bu hareketi yaptıklarını bilemiyoruz

نحن نعرف عن الكواكب الأخرى أكثر ممّا نعرفه عن كوكبنا،

Diğer gezegenler hakkında kendi gezegenimizden daha fazla şey biliyoruz

كنا نعرف أن نقود الكفالة تُرد في نهاية القضية الجنائية،

Kefalet parasının bir ceza davası sonunda geldiğini biliyorduk,

تم التحايل على الرجال ، وربما قتل بعضهم ، ولا نعرف حتى

erkekler dolandırılıyordu belkide bazıları öldürüldü bile haberimiz dahi yok

ولكننا نعرف أن في الأيام القليلة السابقة للتصويت على الخروج،

Ama şunu biliyoruz ki Brexit oylaması öncesindeki son birkaç gün

نحن نعرف مالك شركة Apple ومالك شركة Microsoft ومالك Facebook

Biz Apple'ın sahibini,Microsoft'un sahibini keza Facebook'un sahibini tanıyoruz

ترون، يرغب طلابنا بالفعل في أن نعرف مدى التعقيدات في حياتهم.

Görüyorsunuz, öğrencilerimiz hayatlarının karmaşıklıklarını bilmenizi istiyor.

نحن ننتظر ذلك الجمال، و نحن نعرف متى يكون الشيء جميلا.

Bu güzelliği bekliyoruz ve bir şey güzel olduğunda biliyoruz.

كلنا نعرف كيف ننظر إلى المسلمين في العالم على أي حال

zaten dünyada Müslümanlara nasıl bir gözle bakıldığını hepimiz biliyoruz

نحاول أن نجعل التعلم ماديًا دون أن نعرف ما هو التعلم.

öğrenmeyi öğrenmeden öğrenme gerçekleştirmeye çalışıyoruz.

- إننا لا نعرفه.
- نحن لا نعرف عنه شيئاً.
- نحن لا نعرفه.

Onu tanımıyoruz.

لكننا لا نريد فقط الأحاسيس الجسمانية التي تجعلنا نعرف ما نشعر به

istemediğimiz şey sadece; duyguyu bize bildiren bedensel hislerdir.

نحن نحملها ونحظرها لأننا نعرف أنها ستحترق عندما تذهب إلى إبريق الشاي

O çaydanlığa gittiğinde yanacağını bildiğimiz için onu tutuyoruz ve engelliyoruz

حيوانات الكسلان هى الحيوان الوحيد الذي نعرف أنه ليس بحاجة إلى إطلاق الريح.

Tembel hayvanlar gaz çıkarmayan, bildiğimiz tek memeliler.

لكن الشيء الوحيد الذي نعرفه هو أننا لا نعرف سوى القليل جدًا عن تاريخ البشرية

fakat bildiğimiz bir şey var o da insanlık tarihi hakkında çok az şey bildiğimizdir

‫نعرف أن الطائرة تحطمت ‬ ‫في مكان ما في محيط ١٢٩ كم مربع‬ ‫من الصحراء القاحلة ‬ ‫المعروفة بـ"وادي الجحيم".‬

Uçağın, Hells Canyon adındaki bu acımasız çölde, dört bin kilometrelik alanda bir yere düştüğünü biliyoruz.

‫لكننا نعرف رجلاً مات بعد 40 يوماً‬ ‫من تعرضه للدغ من قبل أفعى حارية‬ ‫لأنه لم يتلق العلاج. نزف حتى الموت.‬

Ama hastaneye gitmediği için testere pullu engerek ısırdıktan 40 gün sonra ölen birini biliyoruz. Kan kaybından öldü.

يمكننا أن نعرِف ما قد حصل في الماضي، ولكن لا يمكننا تغييره. ويمكننا أن نغير المستقبل، لكن لا يمكننا أن نعرف ما سيحصل فيه.

Geçmiş sadece bilinir, değişmez. Gelecek ise sadece değişir, bilinmez.