Translation of "Ayakkabı" in German

0.007 sec.

Examples of using "Ayakkabı" in a sentence and their german translations:

Ayakkabı almalıyım.

Ich muss Schuhe kaufen.

Ayakkabı bağlarını bağla.

- Binde deine Schnürsenkel.
- Binde deine Schuhe zu.

Ayakkabı ölçün nedir?

- Welche Schuhgröße hast du?
- Welche Schuhgröße habt ihr?

Eğer ayakkabı uyarsa....

- Wenn du dich angesprochen fühlst ...
- Jeder zieht sich den Schuh an, der ihm passt.

Onlar ayakkabı giymiyorlar.

Sie ziehen keine Schuhe an.

Bunlara ayakkabı denir.

Das nennt man Schuhe.

O ayakkabı satıyor.

Er verkauft Schuhe.

Tom ayakkabı satar.

Tom verkauft Schuhe.

Mary ayakkabı satıyor.

Mary verkauft Schuhe.

Biz ayakkabı satıyoruz.

Wir verkaufen Schuhe.

Onlar ayakkabı satıyor.

Sie verkaufen Schuhe.

Ayakkabı mı giyiyorsun?

Hast du Schuhe an?

Ayakkabı bağlarımı bağladım.

Ich band meine Schnürsenkel.

Tom ayakkabı giymiyordu.

Tom trug keine Schuhe.

Ayakkabı bağcıklarımı bağlayamam.

Ich kann meine Schnürsenkel nicht binden.

- Tom'un ayakkabı numarası nedir?
- Tom kaç numara ayakkabı giyer?

- Was ist Toms Schuhgröße?
- Welche Schuhgröße hat Tom?

- Evin içinde ayakkabı giyiyor musunuz?
- Evin içinde ayakkabı giyer misiniz?
- Evin içinde ayakkabı giyiyor musun?
- Evin içinde ayakkabı giyer misin?

Trägst du bei dir im Haus Schuhe?

Bir çift ayakkabı aldım.

Ich habe ein Paar Schuhe gekauft.

Ayakkabı çift olarak satılmaktadır.

Schuhe werden paarweise verkauft.

Kaç numara ayakkabı giyiyorsun?

Welche Schuhgröße haben Sie?

Ayakkabı cilasını kullanabilir miyim?

Darf ich die Schuhpolitur benutzen?

Onlar ayakkabı olmadan yürüyorlar.

Sie laufen ohne Schuhe.

Biz ayakkabı giymeye alışkınız.

Wir sind daran gewöhnt, Schuhe zu tragen.

Kaç numara ayakkabı giyiyorsunuz?

- Welche Schuhgröße haben Sie?
- Welche Schuhgröße habt ihr?

Tom ayakkabı bağlarını bağladı.

Tom band sich die Schnürsenkel zu.

Tom'un ayakkabı numarası nedir?

Welche Schuhgröße hat Tom?

Tom yeni ayakkabı giyiyor.

Tom trägt neue Schuhe.

İçeride ayakkabı giyer misin?

- Trägst du im Haus Schuhe?
- Tragt ihr im Haus Schuhe?
- Tragen Sie im Haus Schuhe?

Ben evimde ayakkabı giymem.

Ich trage bei mir zu Hause keine Schuhe.

Bir takım ayakkabı istiyorum.

Ich hätte gerne ein paar Schuhe.

Tom ayakkabı bağlarını bağlayamaz.

Tom kann seine Schuhe nicht zubinden.

Bir çift ayakkabı almalıyım.

Ich muss mir ein paar Schuhe kaufen.

- O bir ayakkabı dükkânı çalıştırıyor.
- O bir ayakkabı dükkânı işletir.

Er betreibt ein Schuhgeschäft.

Günümüzde birçok ayakkabı plastikten yapılmaktadır.

Viele Schuhe sind heutzutage aus Plastik.

Ayakkabı bağlarımı bağlayacak kadar nazikti.

Er war so freundlich, mir die Schuhe zu schnüren.

Bana bir çift ayakkabı aldım.

Ich habe mir ein Paar Schuhe gekauft.

Ben benim ayakkabı bağlarını gevşettim.

Ich habe meine Schnürsenkel gelockert.

Tom evde ayakkabı giyer mi?

- Trägt Tom drinnen Schuhe?
- Läuft Tom drinnen mit Schuhen herum?

Tom evinde ayakkabı giymememizi istedi.

Tom bat uns, bei ihm zu Hause nicht in Schuhen herumzulaufen.

Bu ayakkabı bir boy büyüktür.

Dieser Schuh ist eine Nummer größer.

Ayakkabı bana uymuyor. Çok küçük.

Der Schuh passt mir nicht: der ist zu klein.

Tom ayakkabılarını ayakkabı çekeceğiyle giydi.

Tom zieht seine Schuhe mit seinem Schuhanzieher an.

Küçük kız ayakkabı giymeyi sevmez.

Das kleine Mädchen trägt nicht gerne Schuhe.

Tom Mary'nin ayakkabı ölçüsünü bilmiyor.

Tom weiß nicht, welche Schuhgröße Mary hat.

Tom bir ayakkabı dükkanı işletiyor.

Tom betreibt ein Schuhgeschäft.

Tom Mary'nin ayakkabı boyutunu bilmiyor.

Tom kennt Marias Schuhgröße nicht.

- Spor ayakkabı satıyor musun?
- Spor ayakkabı satıyor musunuz?
- Spor ayakkabısı satıyor musunuz?

Verkaufen Sie Sportschuhe?

- Tom makosenlerini giyiyordu.
- Tom'un ayağında makosen ayakkabı vardı.
- Tom makosen ayakkabı giyiyordu.

Tom trug Mokassins.

Nancy bir çift kırmızı ayakkabı istiyor.

Nancy will ein Paar rote Schuhe.

Ayakkabı tamircisi yeni bir örs arıyor.

Der Schuster ist auf der Suche nach einem neuen Dreifuß.

Tom ayakkabı bağcıklarını nasıl bağlayacağını bilmiyor.

- Tom kann sich nicht die Schnürsenkel zubinden.
- Tom kann sich nicht die Schuhe zubinden.

Ben yeni bir çift ayakkabı aldım.

Ich habe ein neues Paar Schuhe gekauft.

Henüz yeni bir çift ayakkabı aldım.

Ich habe mir gerade ein Paar neue Schuhe gekauft.

En son ne zaman ayakkabı aldın?

- Wann haben Sie das letzte Mal Schuhe gekauft?
- Wann hast du das letzte Mal Schuhe gekauft?

Tom ayakkabı bağlarını bağlamak için eğildi.

Tom beugte sich vor, um sich die Schnürsenkel zuzubinden.

Benim ayakkabı bağcığım yürüyen merdivene takıldı.

Mein Schnürsenkel hat sich in der Rolltreppe verfangen.

O yeni bir ayakkabı satın aldı.

Er kaufte ein neues Paar Schuhe.

Bir dakika bekle. Ayakkabı bağlarım çözülmüş.

Warte einen Moment. Meine Schnürsenkel sind offen.

Tom yeni bir çift ayakkabı giyiyor.

- Tom trägt ein neues Paar Schuhe.
- Tom trägt neue Schuhe.

Mary bir ayakkabı ile hamamböceğini öldürdü.

Maria erschlug die Schabe mit einem Schuh.

Bu biftek ayakkabı derisi kadar sert.

Dieses Beafsteak ist so zäh wie eine Schuhsohle.

O, yeni bir çift ayakkabı aldı.

Er kaufte ein neues Paar Schuhe.

Ayakkabı mağazasında yeni ayakkabılar satın aldım.

Ich habe mir in dem Schuhgeschäft neue Schuhe gekauft.

Onlar o mağazada ayakkabı ve kıyafet satarlar.

In dem Geschäft handeln sie mit Schuhen und Kleidung.

Babalarının kasabada büyük bir ayakkabı dükkânı vardı.

Ihr Vater hatte einen großen Schuhladen in der Stadt.

O, bana hoş bir çift ayakkabı verdi.

- Sie gab mir ein schönes Paar Schuhe.
- Sie schenkte mir ein schönes Paar Schuhe.

Bu çift ayakkabı iki yüz dolar fiyatındadır.

Dieses Paar Schuhe kostet zweihundert Dollar.

Tom ayakkabı kutusunu açtı ve ayakkabıları çıkardı.

Tom öffnete den Schuhkarton und nahm die Schuhe heraus.

Burası benim genellikle ayakkabı satın aldığım yer.

Hier kaufe ich gewöhnlich Schuhe.

Tom'un ayakkabı giymediğini hiç kimse fark etmedi.

Niemand bemerkte, dass Tom keine Schuhe trug.

Bu tür ayakkabı ıslak zeminde kayma eğilimindedir.

Ein solcher Schuh kann bei nassem Untergrund rutschig sein.

Tom yeni bir çift ayakkabı satın aldı.

Tom kaufte ein neues Paar Schuhe.

- Ayakkabı olmadan koşmaktan hoşlanır.
- Ayakkabısız koşmaktan hoşlanır.

Er läuft gerne ohne Schuhe.

Tom tasarruflarını bir ayakkabı kutusunun içine gizler.

Tom versteckt seine Ersparnisse in einem Schuhkarton.

O ne ayakkabı ne de çorap giydi.

- Sie trug weder Schuhe noch Strümpfe.
- Sie hatte weder Schuhe noch Strümpfe an.

Bir ayakkabı tamircisi de bir ayakkabıcı olarak bilinir.

Schuster nennt man auch Schuhmacher.

Tom bir çift daha ayakkabı almak için gitti.

Tom ging hin, um sich ein anderes Paar Schuhe zu kaufen.

Bir ayakkabı kutusuyla, bir iğne deliği kamerası yapabilirsiniz.

Mit einem Schuhkarton kann man eine Lochkamera basteln.

- Onlar yeni ayakkabı mı?
- Onlar yeni ayakkabılar mı?

Sind das neue Schuhe?

Tom, arabasının bagajında fazladan bir çift ayakkabı bulunduruyor.

Tom hat ein zusätzliches Paar Schuhe im Kofferraum seines Wagens.

Tom ayakkabı almalı. Onun eski ayakkabıları tamamen yıpranmış.

Tom muss sich ein neues Paar Schuhe kaufen. Sein altes ist völlig abgetreten.

Tom tasarruflarını yatağın altındaki bir ayakkabı kutusunda tutuyor.

Tom bewahrt seine Ersparnisse in einem Schuhkarton unter dem Bett auf.

O, kısa bir etek ve yüksek topuklu ayakkabı giyiyordu.

Sie trug einen kurzen Rock und Schuhe mit hohen Absätzen.

Tom üç yıldır yeni bir çift ayakkabı satın almıyor.

- Tom hat sich schon seit drei Jahren keine neuen Schuhe mehr gekauft.
- Tom hat sich seit drei Jahren keine neuen Schuhe gekauft.

- Bunlar bir çift ayakkabı daha.
- Bunlar bir çift pabuç daha.

Das ist ein anderes Paar Schuhe.

Tom dolabından eski bir ayakkabı kutusu çıkardı ve onu açtı.

Tom holte aus seinem Schrank einen alten Schuhkarton hervor und öffnete diesen.

Laura ona bayıldı ve o onun ayakkabı bağlarını öpmeye hazırdı.

Laura vergötterte ihn, und er war bereit, ihr die Bänder ihrer Schuhe zu küssen.

- Ben de yeni bir çift ayakkabı var.
- Yeni bir çift ayakkabım var.

Ich habe ein neues Paar Schuhe bekommen.

Bu mağaza, hem kadın hem de erkek için elbise ve ayakkabı satmaktadır.

In diesem Geschäft werden Kleidung und Schuhe sowohl für Herren als auch für Damen verkauft.

Adidas ve Puma, iki rakip kardeş Adolf ve Rudolf tarafından kurulan Bavyeralı ayakkabı şirketleridir.

Adidas und Puma sind zwei bayerische Schuhkonzerne, die von zwei rivalisierenden Brüdern gegründet wurden: Adolf und Rudolf.

Tom Mary'ye en genç kızı için ne zaman bir çift yeni ayakkabı alacağını sordu.

Tom fragte Maria, wann sie vorhabe, ihrer jüngsten Tochter ein Paar neue Schuhe zu kaufen.