Examples of using "知らなかった?" in a sentence and their turkish translations:
Sen bilmiyor muydun?
Onu bilmiyor muydun?
Gerçekten mi? Bunu bilmiyordum.
Kimse bilmiyordu.
Tony bilmediğini söyledi.
Onu gerçekten bilmiyor muydun?
O şarkıyı bilmiyordum.
O, durumun farkında değildi.
- Pardon, bilmiyordum.
- Özür dilerim, haberim yoktu.
Gerçeği kimse bilmiyordu gibi görünüyor.
Tom'un Fransızca konuşabildiğini bilmiyordum.
Tom'un sigara içtiğini bilmiyordum.
Aslında, onu bilmiyordum.
- O, gerçekten habersizdi.
- O, gerçeği bilmiyordu.
Tom Mary'nin soyadının ne olduğunu bilmiyordu.
Onu bilmiyordu.
Bunu bilmiyordum.
Hiç kimse sebebini bilmiyordu.
Dün gelen kız bana bir yabancıydı.
Tom onun kim olduğunu bilmiyordu.
Tom onların isimlerini bilmiyordu.
Onun kitapla ilgili en küçük bir fikri yoktu.
- Planını bilmiyordum.
- Planından haberim yoktu.
Tom'un eş cinsel olduğunu bilmiyor muydun?
Bir Osaka baskısı olacağını bilmiyordum.
Tom'un Avustralyalı olduğunu bilmiyor muydun?
Tom'un geri döndüğünü bilmiyordum.
Yeni bir kız arkadaşım var; tanımıyor musun?
Onun Japon olduğunu bilmiyordum.
Onun hasta olduğunundan haberim yoktu.
Aslında onu hiç bilmiyordum.
Ben senin bir şair olduğunu bilmiyordum.
Araba sürebileceğini bilmiyordum.
Tom'un zengin olduğunu bilmiyor muydun?
Onun ne yapmayı planladığı hakkında hiçbir fikrim yoktu.
Bu şehirde olduğunu bilmiyordum.
Dorgan dachshund'u nasıl heceleyeceğini bilmiyordu.
Son zamanlara kadar onun hakkında bir şey bilmiyordum.
Tom bu sorunu nasıl çözeceğini bilmiyordu.
Tom'un mutsuz olduğunu bilmiyordum.
Ben onun zayıf bir kalbi olduğunu bilmiyordum.
Onun evli olduğunu bilmiyordum.
Tom Mary'nin yemek pişirmeyi sevdiğini bilmiyordu.
Onun, gerçeği bilemediği doğrudur.
Mary ve Alice'in kız kardeş olduklarını bilmiyordum.
Biriyle görüştüğünü bilmiyordum.
- Maria onun ne adını ne de telefon numarasını biliyordu.
- Maria ne onun adını ne de telefon numarasını biliyordu.
O, plan hakkında bir şey bilmiyor.
Onun İngilizce konuşabildiğini bilmiyordum.
Tom paranın nereden geldiğini bilmiyordu.
Tom'un Mary'den hoşlandığını bilmiyor muydun?
Onun işini terk etmek için karar verdiğini bilmiyordum.
Öyle iyi bir aşçı olduğunu bilmiyordum.
Elma ağaçlarının tohumdan yetiştiklerini bilmiyordum.
Onun nereden geldiğini fark etmedi.
Konuya ilişkin hiçbir şey bilmiyorum.
Oradaki hiç kimse onu iyi tanımıyordu.
O onun ne adresini ne de telefon numarasını biliyordu.
Onun yokluğunun farkında değildim.
Onun orada olduğunu bilmiyordum.
Bob'un ne zaman Japonya'ya geldiğini bilmiyordum.
Böyle bir görevi hiç bilmiyordum.
Onların çıktığını bilmiyordum.
Aslında, o planlar hakkında bir şey bilmiyordum.
Tom gizli bir hayranı olduğunu bilmiyordu.
Yabancı Japoncayı hiç bilmiyordu.
Gitmeye karar verdiğini bilmiyordum.
Formülü bilmemiş olabilir.
Bir kedin olduğunu bilmiyordum.
Avustralya'da yaşam maliyetinin çok yüksek olduğunu fark etmedim.
Burada bir havuz olduğunu bilmiyordum.
Soya peynirinin bu kadar lezzetli olduğunu bilmiyordum.
O, Shakespeare'in Romeo ve Juliet'i yazdığını bilmiyordu.
Tom'un burada olduğunu bilmiyor muydun?
Tom'un onun hakkında bilmediğine eminim.
Bunu o zaman bilmiyordum ama şimdi biliyorum.
Tom'un nerede yaşadığını kimse bilmiyordu.
Bunu yapmak istemediğimi bilmiyor muydun?
Tom Mary'nin işini bırakmaya karar verdiğini bilmiyordu.
Ona suikast yapılacağı planından habersizdi.
Bu kadar iyi yemek pişirebildiğini bilmiyordum, Tom.
Ne! Tom Hollandaca konuşuyor!
Onun hasta olduğu bile bilmiyordu.
O şimdi eve geldi. Bunu bilmiyor muydunuz?
Onun bilimsel becerileri vardı ama o bile onu bilmiyordu.
- Onun yaklaşık iki yıl önce vefat ettiğini bilmiyor muydun?
- Onun yaklaşık iki yıl önce vefat ettiğini bilmiyor muydunuz?
Kasabanın tahrip edildiği gerçeğinden habersizdi.
Bu kadar iyi yemek pişirebildiğini bilmiyordum.
Kimse kazanın nasıl olduğunu kesin olarak bilmiyordu.
Onun o kadar çok içtiğini bilmiyordum.
Tom'un Mary'nin daha önce evli olduğunu bildiğinden şüpheliyim.
Tom, Mary'nin Fransızca konuşabileceğini bilmediğini söyledi.