Examples of using "分かんない。" in a sentence and their turkish translations:
- Beni aşar.
- Aklım ermez.
Yunanca bilmiyorum.
Bunun ne olduğunu bilmiyorum.
- Ben onu anlamıyorum.
- Anlamıyorum.
- Bunu anlamıyorum.
- Onu anlamıyorum.
"Tom'un partisine gidecek misin?" "Hâla^emin değilim."
Ne cevap vereceğimi bilmiyorum.
Ne istediğini bilmiyorum.
Sen saçmalıyorsun.
Neye inanacağımı bilmiyorum.
Ne istediğimi bilmiyorum.
"İnsanların neden Twitter'ın çok ilginç olduğunu düşündüğünü bilmiyorum." "Ben de."
- Tom'dan neden bu kadar çok hoşlandığımı ben bile anlamıyorum.
- Tom'u neden bu kadar sevdiğimi ben bile anlamıyorum.
Bunu kendileri kendilerine yapmadıkları sürece kendine zarar vermeyi kimsenin anlayabileceğini düşünmüyorum.
Tom'la hiçbir ortak yanım yok bu yüzden ne hakkında konuşacağımı bilmiyorum.
Ne çalışacağımı bilmiyorum.
Ne demek istediğini bilmiyorum.
Hangisini seçeceğimi bilmiyorum.
Orada olmadığım için bilmiyorum.
Ne demek istediğine dair en küçük bir fikrim yok.
Onun bir dinleme cihazı olup olmadığını bilmiyorum, fakat bu yazılım doğru olarak çalışmıyor.
"Tom, bunu sen çevirdin, değil mi? "Evet, Neden?" "Modemism nedir?" "Bilmiyorum ama o, metinde yazılı." "Gerçekten mi?" "Gerçekten! bak!" "Ah. bekle ama o modernism diyor."