Examples of using "僕には" in a sentence and their turkish translations:
benim gidecek bir yerim hep olacak
Benim bir el bombam var.
Nasihat için başvuracak kimsem yok.
Pek çok yeteneklerim var.
Sadece bana mantıklı gelmiyor.
Bir araba almayı göze alamam.
Bu işi anlayamıyorum.
O benim için büyük bir şoktu.
- Bu benim için fazla zordu.
- O benim için çok zordu.
Onun ne dediğini anladım.
Daha büyük bir odaya ihtiyacım var.
- Bir ağabeyim ve iki küçük kız kardeşim var.
- Bir ağabeyim ve iki kız kardeşim var.
Bu kitabı okumak, benim için çok zor.
Tom sertleşebilir, eminim.
Bir bisiklet satın almayı göze alamadım.
Ayrıca benim çok sevdiğim bir de büyükbabam vardı.
Ondan niçin hoşlanmadığını bilmiyorum.
Halledecek bir sürü sorunum var.
O kadar çok ödemeyi göze alamam.
Benim bir sürü hayallerim var.
Bir şeyden korkmadım.
Ben onun sahip olduğunun sadece yarısı kadar çok kitaba sahibim.
James'in hatayı niçin her zaman eşinde bulduğunu anlayamıyorum.
Bu kitap okuyamayacağım kadar zor.
O kadar fazla ödemeye param yetmez.
Ne söylemeye çalıştığını anlamıyorum.
Tom her zaman öyle kısık sesle konuşur ki ne söylediğini ben zar zor anlayabiliyorum.
Bazen sessiz bir emekli hayatı yaşayabilmeyi düşünüyorum fakat buna birkaç günden daha fazla dayanabileceğimden şüpheliyim.
Bu kitap beni aşar.
Ne söylemeye çalıştığını anlayamıyorum.
Onların neden böyle iyi arkadaşlar olduklarını anlayamıyorum. Onların ortak çok az şeyi var.
Ebeveynlerim kız arkadaşımdan hoşlanmıyorlar. Benim için yeterince iyi olmadığını düşünüyorlar.
İşi bir günde bitirmem sadece söz konusu değildir.
- Bu kitap okuyamayacağım kadar çok zor.
- Bu kitap çok zor, ben onu okuyamıyorum.
Sen gerçekten iyi bir sekretersin. Her şeyle ilgilenmemiş olsaydın , ben hiçbir şey yapamazdım. Sen harikasın.
Ne demek istediğin hakkında hiçbir fikrim yok.