Translation of "何度も" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "何度も" in a sentence and their turkish translations:

何度も何度も読み返しました

buzullar, Antartika ve Grönland

何度も何度も聞いた決まり文句で

O kadar çok duydum ki, artık klişe geliyordu bana

彼はその手紙を何度も何度も読んだ。

Mektubu tekrar tekrar okudu.

私はその手紙を何度も何度も読んだ。

Mektubu tekrar tekrar okudum.

私に構わず 何度も何度も しゃべるのです

ve tekrar tekrar konuşmaya başladılar.

彼女は彼からの手紙を何度も何度も読んだ。

O, mektubunu defalarca okudu.

彼女はその手紙を何度も何度も読み返した。

Mektubu defalarca okudu.

- 彼女は彼を何度も殴った。
- 彼女は彼を何度もぶった。
- 彼女は彼を何度も叩いた。

O, ona defalarca vurdu.

彼は何度も何度も努力したが、成功しなかった。

O tekrar tekrar denedi, ancak başarılı olamadı.

シロサイビン投与後 何度も

Defalarca uygulanan psilosibin tedavilerinin sonrasında

‎だが何度も逃す

Ama her seferinde elinden kaçtılar.

私たちはこの本を何度も何度も読まなければなりません。

Bu kitabı tekrar tekrar okumalıyız.

何度もお湯が出なくて

Birçok defa hava sıcak olmadığında, neredeyse donma

何度もそれを見ました。

Ben birini defalarca gördüm.

私は何度もやってみた。

Tekrar tekrar denedim.

何度も私は彼を叱った。

Onu birçok kez azarladım.

同じ話を何度もします。

Aynı şeyi tekrar tekrar söylüyorum.

トムはメアリーを何度も蹴った。

Tom Mary'yi defalarca tekmeledi.

- 彼はテレビの劇に何度も出演してきた。
- 彼はテレビで何度も演じてきた。

O birçok kez televizyonda oynadı.

GoProカメラで何度も撮りました

Go Pro'larımız vardı,

- 同じことを何回も言わすな!
- 何度も何度も同じことを言わせるなよ。

Bana aynı şeyi tekrar tekrar söylettirme.

- 彼は何度も私に嘘をついてきた。
- 何度も私に嘘をついてきたのだから。

Bana tekrar tekrar yalan söyledi.

その本を何度も読みなさい。

- Kitabı tekrar tekrar okuyun.
- Kitabı tekrar tekrar oku.

何度もそれを読み返しなさい。

Onu tekrar tekrar oku.

僕はそこへ何度も行きました。

Oraya defalarca gittim.

彼はその実験を何度も試みた。

Deneyi tekrar tekrar denedi.

ここは何度も来たことがある。

Sık sık burada bulundum.

トムは何度も私を助けてくれた。

Tom bana birçok defa yardım etti.

彼は同じことを何度も言った。

O tekrar tekrar aynı şeyi söyledi.

何度も重量オーバーの 車に詰め込まれ

Birçok sefer fazla yüklü araçlara sığıştık.

やめてと何度も言ったでしょう。

Onu yapmamanı sana tekrar tekrar söyledim.

彼には何度も会ったことがある。

Onu defalarca gördüm.

私は何度も旅行したことがある。

Ben birçok kez seyahat ettim.

この本は何度も読む価値がある。

Bu kitap defalarca okumaya değer.

その音楽は何度も聞く価値がある。

O müzik defalarca dinlemeye değer.

私は何度も彼に会ったことがある。

Onunla defalarca karşılaştım.

この映画は何度も見る価値がある。

Bu film birçok kez izlenmeye değer.

あの本は何度も読んだことがある。

- O kitabı birkaç kez okudum.
- Bu kitabı birkaç kez okudum.

彼は何度もヨーロッパに行ったことがある。

O pek çok kez Avrupa'da bulundu.

これを1日に何度も繰り返しますが

Hepimiz bunu gün içinde birçok kez yapıyoruz.

‎何度も彼女のところへ ‎連れて行った

Onu gördü, onunla tanıştı. Defalarca kez yanına gittik.

臆病者は本当に死ぬ前に何度も死ぬ。

Korkaklar ölmeden önce defalarca ölürler.

彼女は何度も私に電話をかけてきた。

O, beni defalarca aradı.

彼女はハワイに何度も行ったことがある。

- Birkaç kez Hawaii'de bulundu.
- Birkaç kez Hawaii'ye gitti.

彼は戦場で何度も死をうまく逃れた。

- Savaş alanında defalarca kez kefeni yırttı.
- Savaş alanında pek çok kez ölümün eşiğinden döndü.

私は彼がいじめられるのを何度もみた。

Çoğu kez onun zorbalık yaptığını gördüm.

私の父はロンドンを何度も訪れたことがある。

Babam Londra'yı defalarca ziyaret etti.

何度もやってみたが、うまくいかなかった。

Tekrar tekrar denedim ama başaramadım.

彼女は聴いたことを何度も母親に話した。

Duyduklarını annesine tekrarladı.

彼は何度もドアを叩いたが答えはなかった。

Kapıyı tekrar tekrar çaldı ama hiç yanıt yoktu.

彼女は何度も自分は無実だと繰り返した。

Durmadan masum olduğunu söyledi.

私たちは東京へ何度も行ったことがある。

Biz birçok kez Tokyo'da bulunduk.

何度も繰り返して読む価値のある本もある。

Bazı kitaplar tekrar tekrar okunmaya değer.

私達はその手紙を何度も繰り返して読んだ。

Mektubu tekrar tekrar okuduk.

私は何度も幽霊について考えたことがある。

Defalarca hayaletler hakkında düşündüm.

同じことを何度も聞いてくる 「感じているか」と

Hep aynı soruyu sordu, ''Onu hissediyor musun?''

彼は何度も質問して発言者の話の邪魔をした。

O, sık sık soruları ile konuşmacını sözünü kesti.

彼は何度も私たちに振り向き、歩き回りました。

O birçok kez bize doğru baktı ve uzaklaştı.

激戦は数時間続き 堡塁の主人が何度も変わった

Birkaç saat süren yoğun dövüşlerde, birden fazla kez el değiştirdi.

もっと注意するようにって何度も言ったでしょ。

Sana tekrar tekrar dikkatli olmanı söyledim.

- この話名何かいも聞いた。
- この話は何度も聞いた。

Ben bu hikayeyi defalarca kez dinledim.

あなたはその紙袋を何度も使うようにしなさい。

Kağıt torbaları tekrar tekrar kullanmalısın.

人気になった理由について 何度も話し合いました

uzun bir süre tartıştı.

何度も聞いたので、今ではその詩をそらで言えます。

Birçok kez duyduğum için, şiiri şimdi ezberden okuyabilirim.

その女の人たちはお互いに何度も頭を下げました。

Kadınlar birçok defa başlarıyla birbirlerini selamladı.

彼の助手がその書類の山を何度も繰り返し調べた。

Onun asistanı kağıt yığınını tekrar ve tekrar inceledi.

私は何度も彼の事務所に電話したが誰もでなかった。

- Onun bürosunu tekrar tekrar aradım fakat kimse cevap vermedi.
- Onun bürosuna tekrar tekrar telefon ettim fakat kimse cevap vermedi.

それを何度も繰り返すことで 考えに磨きがかかります

ve siz bu süreci tekrarlarken fikriniz özüne ulaşarak iyileşir.

- 先生は私達にそのことを再三再四はなした。
- 先生は私たちに、そのことを何度も何度も話した。
- 先生はそのことを私たちに再三再四話した。

Öğretmen onu bize tekrar tekrar anlattı.

その映画は何度も見たことがあるが、もう一度見てみたい。

Filmi defalarca gördüm ama tekrar görmek isterim.

しかし毒は 皮膚の下に残り― 何度も痛みを 再発させています

ama zehrin birazı derisinin altında kaldı, aynı acıyı defalarca yaşadı.

彼は私がその部屋を出るまで、何度も同じレコードをかけつづけた。

Ben odayı terk etmek zorunda kalıncaya kadar aynı plağı üst üste çalmaya devam etti.

何度もローマを訪れたことがあるので、彼はローマをよく知っている。

Roma'yı birçok kez ziyaret ettiğinden beri, o onu iyi biliyor.

また、私たちは一日に何度も母に電話するようにしています

Ayrıca, onu gün boyunca birçok kez arıyoruz

その業界はこれまでにも何度も好況と不況を繰り返してきた。

Sanayi geçmişte birçok iniş ve çıkışları gördü.

その映画スターは軽率な発言が多く、何度もあとで謝る事になった。

Film yıldızı söylediği bütün düşüncesiz şeylerden dolayı hatasını kabul etmekte defalarca zorlandı.

彼女はまるで何度も行ったことがあるかのようにパリの話をする。

Sanki o defalarca oraya gitmiş gibi Paris'ten bahsediyor.

- このビルの所有者は何度も変わっています。
- このビルは所有者が数回替わりました。

Bu bina birkaç kez el değiştirdi.

。 30歳のネイは、昇進 を何度 も拒否したにもかかわらず 、自分は資格がないと見なして、

yüzlüyü tercih ediyordu . 30 yaşındaki Ney, terfisini bir kereden fazla

彼は、奇抜なアイデアを出すため、もっと保守的な同僚と何度ももめごとをおこしている。

Onun özgün fikirleri daha tutucu arkadaşlarıyla başını defalarca belaya soktu.

- 君は何度も同じ間違いをし続けている。
- ずっと同じ間違いばかりしてるじゃないの。

Tekrar tekrar aynı hataları yapıyorsun.

彼女は、奇抜なアイデアを出すため、もっと保守的な同僚と何度ももめごとを起こしている。

Onun yeni fikirleri daha tutucu iş arkadaşlarıyla sık sık başını derde sokuyor.

- 私はそこへは何度も行ったことがある。
- 私はしばしばそこへいったことがあります。

Sık sık orada bulundum.

- 私はその時以前に何度も彼女に会ったことがあった。
- それ以前にも何度か彼女に会ったことがあった。

O zamandan önce onunla birçok kez karşılaştım.

私は既に何度も結婚生活というものを経験したが、その中のどれ一つとして私が享受すべき幸福を与えてくれるものではなかった。

Daha önce birkaç evlilik yaptım ama hiçbiri bana hak ettiğim mutluluğu vermedi.

More Words: