Examples of using "やめて!" in a sentence and their turkish translations:
- Unut gitsin.
- Boş ver.
- Acıyor! Kes şunu!
- Canım yanıyor! Kes şunu!
- Canım acıyor! Kes şunu!
Benimle alay etmekten vazgeç!
Ciddi ol.
Oh! durdur şunu!
Oyun hakkında konuşmayı bırak.
Boom! At gözlüğü çıktı.
Beni rahatsız etmeyi bırak.
Tom'u kötülemeyi bırak.
Lütfen sigara içmeyi bırak.
Lütfen dur.
Oraya gitme.
- Dur!
- Bırak!
Zorbalığından vazgeç.
Lütfen tartışmayı kesin.
Bağırmayı kes, senden rica ediyorum.
Kes şunu! Ben bir Giants taraftarıyım.
Bira içmeyi bıraktım.
Lütfen konuşmayı keser misin?
Bana Tom demekten vazgeç.
Beni rahatsız etmeyi bırak.
Konuşmayı bırakın ve beni dinleyin.
İngilizceden vazgeçme.
Böyle söylemeyi bırak!
Kahve yerine çay içmek istiyorum.
Lütfen yalan söylemeyi kes.
burada kalıp aşağıya inerek ormana mı ulaşalım?
Onu yapmamanı sana tekrar tekrar söyledim.
Saçmalamayı kes, lütfen?
O eşine dedi ki: "Dur!"
Ken konuşmayı durdurdu ve yemek yemeğe başladı.
Beni arkadan itmeyi bırak.
Lütfen mırıldama.
Bana öyle demeyi keser misin?
Lütfen yiyecek hakkında konuşmayı keser misin?
Köpeklerini durdur.
İşini umutsuzluk içinde terk etme.
Çalışmayı bırakalım ve bir süre dinlenelim.
Keşke sigara içmeyi bıraksa.
Beni sadece sıradan bir insan gibi düşünmeyi bırak.
Sorularımı bir soru ile cevaplamayı bırakır mısın?
Bana öyle bakmaktan vazgeç.
Bana bu pis hikayeleri anlatmayı kes.
Seninle işim arasında bir seçim yapmamı isteme benden.
Senin ve çocuklarım arasında tercih yapmamı söyleme.
Yaygara yapmayı bırak.
Keşke onlar dövüşmeyi bıraksalar.
Beni rahatsız etmeyi bırak.
Gevezelik etmeyi bırakın ve işinizi bitirin.
Yazmayı bırak ve kağıdını teslim et.
Babam sigara içmeyi ve içki içmeyi zaten bıraktı.
Kız kardeşim bir haftadır diyetteydi ama vazgeçti.
Ben ciddi konuşuyorken benimle dalga geçme.
Tuvalette gizlenerek oyun oynamayı durdurabilir misin?
Siz ikinizin artık dövüşmediğine sevindim.
Beni itip kalkma.
Burada bırakalım ve yarın devam edelim.
Konuşmayı bırakın ve müziği dinleyin.
Lafı uzatma ve bana doğruyu söyle!
O sanat için hukuku terk etmeye karar verdi.
Lütfen lafı dolandırmayı bırak ve sadede gel.
O gazeteyi bırakıp beni dinler misin?
Geceleyin telefonda yüksek sesle konuşmaya son verebilir misin?
Birçok üye aidatlar yükseldiğinde kulüpten ayrıldı.
Lütfen buradan uzaklaş ve canımı sıkmayı bırak.
Şikâyet etmeyi bırak ve sana söylenildiği gibi yap.
Onu bırak dedim!
Eğer çok fazla düzeltilirse o konuşmaktan vazgeçecek.
O Yunanca öğrenmeye çalıştı ama kısa sürede usandı ve vazgeçti.
Ne kadar yaramazsın! Beni rahatsız etmeyi kes!
Tembellik yapmayı bırak ve yapacak bir şey bul.
Yerinde olsam, işimi bırakırım ve Londra'dan ayrılırım.
Senin kendi evin olsa bile, lütfen etrafta çıplak dolaşmayı bırak.
Konuşmayı bırak, tamam mı?
Lütfen izinsiz konuşmaktan sakının.
O okulda öğretmekten vazgeçtiğinden beri ne kadar süre oldu?
Oyunu bıraktılar ve bana baktılar.
Onu yemesem iyi olur.
Eğer o, o zaman sigara içmeyi bıraksaydı, böyle bir hastalıktan muzdarip olmayabilirdi.
- Ben ciddi bir tarzda konuşurken benimle alay etme.
- Ben ciddi bir tarzda konuşurken benimle alay etmeyin.
- Lafı uzatma ve sadede gel.
- Lafı gevelemeyi bırak ve sadede gel.
Kes şunu. Saçmalıyorsun.
Ona konuşmayı durdurmasını rica ettikten sonra o konuşmaya devam etti.