Translation of "まるで" in Turkish

0.020 sec.

Examples of using "まるで" in a sentence and their turkish translations:

‎まるで・・・

Şey gibi...

‎まるで別の惑星だ

Başka bir gezegende gibisin.

まるで 教科書の味だ

Dostum, bu resmen bir okul kitabını yemek gibi.

まるで 教科書の味だよ

Dostum, bu resmen bir okul kitabını yemek gibi.

- まるで頭のような話し方をする。
- まるでボスのような話し方をする。

- Sanki sen şefmişsin gibi konuşuyorsun.
- Sanki patronmuşsun gibi konuşuyorsun.

まるでベネトンのCMのようです

Benetton reklamı gibi,

まるで自然物のようです

Oldukça doğal gözüküyor.

正解をまるで囲みなさい。

Lütfen doğru cevabı daire içine alın.

まるで酔っているようだ。

- Sanki sarhoş gibi görünüyor.
- Sarhoşmuş gibi görünüyor.

- まるで一人で笑ってるみたいだ。
- まるでひとりで笑っているみたいだ。

O kendine gülüyor gibi görünüyor.

どう当てはまるでしょうか

hip-hop'la bağlantısı ne?

まるでサンタにロールス・ロイスを 頼んだら

ama siz Noel Baba'dan Rolls Royce araba istemişsiniz de

タコはまるで 宇宙人のようだ

Birçok insan ahtapotları uzaylı gibi görür.

まるで君は僕の鏡みたいだ。

Sen benim için tek aynasın.

まるで初めて愛されるように

daha önce sevmemişim gibi.

寒くて手の感じがまるでない。

Ellerim soğuktan uyuşmuş.

その犬はまるで人間みたいだ。

Bu köpek neredeyse bir insan.

まるで夢を見ているようだよ。

Sanki hayal görüyormuş gibi hissediyorum.

ジョンソンさんはまるで生き字引です。

Bay Johnson, adeta, yürüyen bir sözlüktür.

これじゃあまるで四面楚歌だ。

Düşman yüzler tarafından kuşatıldığımı görüyorum.

この部屋はまるで豚小屋だな。

Bu ev bir domuz ahırına benziyor.

- 彼はまるで病人のような顔色をしている。
- 彼はまるで病人みたいに見えるね。

O hastaymış gibi görünüyor.

これで まるで私が主張を重ねて

Ve gördüğünüz gibi, önemli bir noktaya temas ediyormuşum,

まるで友達のように応答します

konuşma tanıma teknolojisini kullanıyor.

まるで 私はビッキーよりも優れていて

ondan daha iyiymişim

君の考えと僕のとまるで違うね。

Fikriniz benimkinden tamamen farklı.

まるで夢を見ているようだった。

Sanki bir rüyadaymışım gibi hissettim.

彼は私をまるで他人行儀に扱う。

Bana sanki bir yabancıymışım gibi davrandı.

成功のレシピとは まるで無縁でした

başarının tarifi için değerlendirdiğimiz hiçbir şeye sahip değillerdi.

まるで這い回る 装填された銃です

Tereddütsüz saldıran, sürüngen bir makine.

ギザギザの鋭(する)い端(はし)は まるでノコギリだ

Jilet gibi keskin kenarları sizi testere gibi keser.

- まるで眠れやしない。
- 全然眠れない。

Hiç uyuyamıyorum!

まるで月面を歩いているみたいだ。

Bu tıpkı ayda yürümek gibi bir şey.

それはまるで岩のように堅かった。

O, kaya gibi sertti.

彼女は私の計画にはまるで反対だ。

Onun benim planıma güçlü bir itirazı var.

まるで雨が降り出しそうに見える。

Yağmur yağacağa benziyor.

彼女はセックスのことをまるで知らない。

- Kuşlar ve arılar hakkında hiçbir şey bilmiyor.
- Cinsel konular hakkında hiçbir şey bilmiyor.

このトイレットペーパーは、まるで紙やすりのようだ。

Bu tuvalet kağıdı zımpara kağıdı gibi.

この薬で頭痛はおさまるでしょう。

Bu ilaç baş ağrınızı yatıştıracaktır.

ここしばらく彼にまるで会わない。

Bir süredir onunla ilgili bir şey görmedim.

まるでゴールドラッシュでした まさに一攫千金です

Büyük bir şans gibiydi, adeta talih kuşuydu.

まるで、沈む船から逃げるネズミみたいね。

Onlar tam batan bir gemiden ayrılan sıçanlar gibi.

彼女はまるで先生のように話します。

Sanki bir öğretmenmiş gibi konuşuyor.

彼はまるでアメリカ人のように英語を話す。

İngilizceyi sanki bir Amerikalıymış gibi konuşur.

この辞書はまるで使い物にならない。

Bu sözlük tamamen yararsız.

- 彼はまるで王様のように行動をする。
- 彼はまるで王様のであるかのような振る舞いをする。

Sanki o bir kral gibi davranıyor.

一般的な議論や認識が高まるでしょう

genel bir tartışma ve farkındalık yaratmamıza yardım edecektir.

急にボールの動きがまるで スローモーションのように見え

Top aniden ağır çekimde göründü

少女はまるで魔法のように消え失せた。

Kız, sihir gibi kayboldu.

彼はまるで先生であるかのように話す。

Bir öğretmenmiş gibi konuşuyor.

彼はまるでアメリカ人であるかのように話す。

Sanki bir Amerikalıymış gibi konuşur.

彼はまるで老人のような話し方をする。

Sanki yaşlı bir adammış gibi konuşur.

彼はまるで6歳の子供のように泣いた。

Altı yaşında bir çocukmuş gibi ağladı.

彼女は私をまるで赤ん坊のように扱う。

Bana sanki bir bebekmişim gibi davranıyor.

- ライトさんは、まるで母国語の様に日本語を話します。
- ライトさんはまるで日本人のように日本語を話します。

Bay Wright Japoncayı bir Japon gibi konuşur.

まるで宇宙人や UFOの話であるかのように

uzaylılardan veya uçan daireden bahsediyormuş gibi.

まるで子供の頃に 鉛筆を折ってしまって

Tıpkı çocukken kaleminizin kırılması

ティムはまるで左利きのような書き方をする。

Tim sanki solakmış gibi yazar.

その女性はまるで先生のような口をきく。

Kadın, öğretmenmiş gibi konuşuyor.

その子はまるで大人のようなことを言う。

Çocuk sanki bir adammış gibi konuşuyor.

彼はまるで専門家であるかのように話す。

O, sanki bir uzmanmış gibi konuşuyor.

彼はまるで夢見ているような感じだった。

O sanki bir rüyadaymış gibi hissetti.

彼はまるで気が狂ったように振る舞った。

O sanki deliymiş gibi davrandı.

その学校はまるで刑務所のように見える。

O okul tam bir hapishaneye benziyor.

まるで兄の様に 私の面倒を見てくれました

bana ağabeyim gibi davranan biriydi.

まるで それを恐れるべきだと知りながらも

Sanki korkmaları gerektiğini bilseler de

君はまるで人ごとみたいな顔をしているね。

Sanki bu seni ilgilendirmiyor gibi görünüyorsun.

我々は山道をまるでアリが這うように進んだ。

Biz dağ geçişi boyunca pek çok karıncalar gibi süründük.

まるで夢を見ているかのような気分だった。

Sanki hayal görüyormuşum gibi hissettim.

ベティはまるで何でも知っているみたいに話す。

Betty sanki her şeyi biliyormuş gibi konuşuyor.

それはまるでスローモーション映画を見ているようだった。

Ağır çekim bir film izlemek gibiydi.

その泥棒はまるで警官のような変装をした。

Hırsız kendini polis olarak gizlemiş.

その男はまるで少年のように顔を赤らめた。

Adam bir çocuk gibi utandı.

その少年はまるで女の子のように話します。

Erkek çocuğu sanki bir kızmış gibi konuşuyor.

まるでそれが正しい英語の証左かのように。

Sanki bu, İngilizcenin doğru olduğunun kanıtıydı.

ハムレットはまるで気が狂ったかのようにふるまう。

Hamlet sanki deli gibi davranır.

時々彼はまるで私の上司のように振る舞う。

Bazen sanki patronummuş gibi davranır.

彼はまるで何もなかったみたいに振舞った。

O sadece bir şey yokmuş gibi davrandı.

私はまるで招かれざる客のような気がした。

Davetsiz bir misafirmişim gibi hissettim.

彼は英語をまるでアメリカ人のように流暢に話す。

O, İngilizceyi bir Amerikalı kadar akıcı bir şekilde konuşur.

彼はまるで何もかも知っているように話す。

O her şeyi biliyormuş gibi konuşuyor.

彼はまるで百万長者のように暮らしている。

Sanki bir milyonermiş gibi yaşıyor.

まるで軽警備の刑務所のよう だったそうです

Bunun küçük bir güvenlik zindanı gibi göründüğünü söyledi.

まるでなんでも知っているような口ぶりだね。

Her şeyi biliyormuşsun gibi konuşuyorsun.

彼女はまるで病気であったかのように見えた。

Sanki hastaymış gibi görünüyordu.

彼女、まるで何もなかったような顔をしている。

O, kendine bir şey olmamış gibi görünüyor.

ジョディはまるで幽霊でも見たような顔をしている。

Jody sanki bir hayalet görmüş gibi görünüyor.

あの政治家が言うことはまるで真実ではない。

O politikacının söylediği hiç gerçek değil.

ケンはまるで何でも知っているかのように話す。

Ken her şeyi biliyormuş gibi konuşur.

叔母にかかったら私なんかまるで子ども扱いだ。

Teyzem bana sanki bir çocukmuşum gibi davranır.

ライトさんは、まるで母国語の様に日本語を話します。

Bay Wright, sanki onun ana diliymiş gibi Japonca konuşuyor.

彼はまるで父親に会ったことがないかのようだ。

O, daha önce babasıyla hiç tanışmamış gibi görünüyor.

- まるで雨が降り出しそうに見える。
- 雨が降りそう。

- Yağmur yağacağa benziyor.
- Yağmur yağacak gibi görünüyor.

More Words: