Examples of using "どうも。" in a sentence and their turkish translations:
Teşekkür ederim.
- Teşekkür ederim.
- Sağ olun.
- Teşekkürler.
- Teşekkür ederiz.
- Sağ ol.
- Sağ olasın.
- Eyvallah.
- Mersi.
- Sağ ol, var ol.
- Teşekkür.
- Teşekkür ettim.
- Hay yaşa.
Anlaşıldı. Hemen hallediyoruz. Teşekkürler. Tamam.
Çok naziksiniz.
Ateşim var gibi görünüyorum.
- Milyonlarca teşekkürler.
- Binlerce kez teşekkür ederim.
Ben sadece memnun hissetmiyorum.
Merhaba, ben Taro Kawaguchi.
- Merhaba, nasılsın?
- Selam, nasılsın?
Sanırım bir dişim çürüdü.
Oh, seninle aynı görüşte olup olmadığımı bilmiyorum.
- Anlamadım.
- Ben onu anlamıyorum.
fakat herhangi bir çekicilik görmüyorum.
Oldukça yeterli olduğumu hissetmiyorum.
Onun görüşü çok iyimser görünüyor.
Bir kaşık, bir çatal ve bir bıçağa ihtiyacım var. Teşekkür ederim.
- Benim tarzım değil.
- Bu bana göre değil.
Yazdığın için teşekkür ederim.
Onlar çok yakın.
Kötü bir izlenim bırakıyor.
Görünüşe göre, o gelmiyor.
Maalesef yağmur yağacak.
Bunu tamamen anlayamıyorum.
Herkese merhaba, ben Mike'ım.
- İlginize minnettarım.
- Endişenizi anlıyorum.
Telefonla bir sorun var gibi görünüyor.
Bilgisayarda bir sorun var gibi görünüyor.
Ben sadece Tom'la anlaşamıyorum.
Korkarım ki öyle.
- Teşekkür ederim arkadaşlar.
- Teşekkürler arkadaşlar.
Birbirlerine âşık gibi görünüyorlar.
- Ne kadar naziksiniz!
- Ne kadar naziksiniz.
Gitmeye gerek yok gibi görünüyor.
Çok çok teşekkürler.
Bill Mary'ye aşık gibi görünüyor.
Ben onun başarısız olacağından korkuyorum.
Onun ne demek istediğini anlayamıyorum.
Sanırım burada kalsam daha iyi olur.
Sanırım ben tehlikedeyim.
“Her şey için teşekkür ederim.” “Rica ederim.”
Masa işi sevdiğim bir iş değil.
Çok üşüyorum. Sanırım nezle olacağım.
O noktada pek emin değilim.
"O başarılı olacak mı?" "Korkarım ki hayır."
Hepinize çok teşekkür ederim.
Ben onun başarısız olacağından korkuyorum.
Maalesef yeni bir araba almaya gücüm yetmez.
Çok teşekkür ederim, doktor.
Çok teşekkürler.
Gerçekten buraya ait olmadığımı hissediyorum.
O adamla uyuşmam.
- Teşekkür ederim!
- Teşekkürler!
Ona yardım edemiyorum.
Dün yediğim balık bana dokundu.
Beni yolcu etmeye gelmeniz bir inceliktir.
Gelip beni görmen ne hoş.
- Çok teşekkür ederim!
- Çok teşekkürler.
ve sanırım gençken çok fazla Jules Verne okumuşum,
"Sana bir fincan kahve getireyim." "Bunu takdir ediyorum."
- Özür dilerim.
- Üzgünüm.
Sana da teşekkür ederim.
Bana yolu gösterdiğin için çok naziksin.
Beni davet ettiğin için çok naziksin.
Üzgünüm, onu demek istemedim.
Sözümü bana hatırlattığınız için çok naziksiniz.
Neredeyse seninle konuşmaya korkuyordum.
Ödevimde bana yardımcı olman çok hoştu.
Ben hastayken beni ziyaret etmen büyük kibarlıktı.
- Lütfen beni affet.
- Affedersiniz.
Maalesef onu çok iyi açıklamadım.
Yüzündeki ifadeye bakılırsa, o başarmış görünüyor.
- Selam.
- Merhaba.
Yabancılar arasında asla rahat hissedemem.
- Beni davet ettiğiniz için çok naziksiniz.
- Beni davet ettiğin için çok naziksin.
Maalesef öğle yemeği randevumuz için bunu yapamayacağım.
Bu hikaye bana pek olası görünmüyor.
"Son zamanlarda çok iyi hissetmiyorum." "Bir doktora gitsen iyi olur."
Bugün için teşekkür ederiz.
Ben onun güvenilir bir adam olduğunu düşünerek yanıldım.
Geçen gün için teşekkür ederim.
bu süper gücü yeterince kullanmadığımızı görüyoruz.
İstiridye bana iyi gelmiyor.
Korkarımki üşüttüm.
"Onlar tekrar grev yapacaklar mı?" "Korkarım ki öyle."
Ben onunla geçinemiyorum.
Aramızda kalsın, John'un fikri pek ilgimi çekmiyor.
"Tom, hiç havanda değilsin." "Ah, öyle mi?" "Ters giden bir şey mi var?" "Hayır, her şey yolunda."
- Merhaba, nasılsın?
- Selam, nasılsın?
- Çok teşekkür ederim!
- Çok teşekkür ederiz!
- Çok teşekkürler!
- Çok teşekkür ederim.
- Çok sağ ol!
- Çok sağ olun!
Mektubun için çok teşekkür ederim.
Kız kardeşim Maya'ya, kız kardeşim Alma'ya, bütün diğer erkek kardeşlerime ve kız kardeşlerime, bana verdiğiniz tüm destek için çok teşekkür ederim.
Size çok teşekkür ederim.
Sadece öğrencilerin isimlerini ezberleyemiyorum.
Hâlâ bir şikâyetin olduğunu hissediyorum. Eğer söyleyecek bir şeyin varsa, ortaya çık ve söyle.
Seni takip etmiyorum.