Translation of "おそらく―" in Turkish

0.031 sec.

Examples of using "おそらく―" in a sentence and their turkish translations:

それに おそらく

Ve belki, belli noktaya kadar

おそらくインフルエンザですね。

Sanırım sen grip oldun.

おそらく無駄でしょう

Öyle olabilir.

申し上げたとおり おそらく―

dediğim gibi, muhtemelen cevabı

おそらく詩のようなもので

Daha çok şiir gibi olmalı,

おそらく天気になるだろう。

O, muhtemelen iyi olacak.

彼はおそらく失敗するだろう。

Başarısız olması muhtemel.

- たぶん遅れる。
- おそらく遅れる。

Muhtemelen geç kalacağım.

おそらく雨だろうと彼は言った。

Muhtemelen yağmur yağacağını gözlemledi.

首相はおそらく辞任するであろう。

Başbakan muhtemelen istifa edecek.

夕刻にはおそらく雨になるだろう。

Biz bu akşam yağmur alabiliriz.

おそらく彼女は試合に勝つだろう。

O büyük olasılıkla oyunu kazanacak.

おそらく彼のチームが優勝するだろう。

Onun takımı muhtemelen kazanacak.

晩までにはおそらく雨になるだろう。

Bu geceden önce iyi yağmur yağabilir.

おそらく、あなたが正しいと思います。

Büyük olasılıkla haklı olduğunu düşünüyorum.

彼はおそらくまだ寝ているのだろう。

Büyük olasılıkla o hâlâ yataktadır.

彼らはおそらく来週到着するでしょう。

Onların büyük olasılıkla önümüzdeki hafta geleceklerini düşünüyorum.

私にできる事はおそらくほとんどない。

Herhâlde benim yapabileceğim çok az şey var.

おそらく聞く側にとっても重いでしょう

bunları dinlemek de zor olmalı.

おそらくワインとチーズを嗜んでいる 両親のいる

Leo Eyhards ailesine bir bakıyor,

これはおそらく 砂金を採ってた時代のだ

Bu muhtemelen  altın aranan dönemlerden.

その計画は結局おそらく失敗するだろう。

O plan uzun vadede muhtemelen başarısız olacak.

彼女はおそらく試験に合格するでしょう。

Neredeyse kesinlikle testi geçecek.

彼はおそらくこれは策略だろうと思った。

Belki bunun bir hile olduğunu düşündü.

おそらくトムのことを仰ってるんですよね。

Sanırım Tom hakkında konuşuyorsun.

善良な人々 おそらくは善良な従業員でさえ

Bunlar iyi insanlardı, belki de çok iyi çalışanlardı

あの暗い雲がおそらく雨をもたらすだろう。

Şu kara bulutlar muhtemelen yağmur getirecek.

- おそらく午後7時過ぎは食べないほうがいいでしょう。
- おそらく午後7時以降は食べない方がよいでしょう。

Akşam 7.00'den sonra yemek yememek muhtemelen daha iyidir.

私はおそらく小さな車や大きな政府ではなく

muhtemelen mini mini arabalar ve büyük hükümetler yerine

- 彼はやって来そうだ。
- 彼はおそらく来るだろう。

O muhtemelen gelecektir.

おそらくわれわれは数日留守をするでしょう。

Biz muhtemelen birkaç gün uzakta olacağız.

トムは私たちにおそらく理由を言えるはずです。

Tom muhtemelen bize nedenini söyleyebilir.

おそらく彼女の最初のレコードはよく売れるだろう。

Onun ilk albümünün iyi satacağı olasıdır.

彼らはおそらく私たちの計画に賛成するだろう。

- Onların planımızı kabul etmeleri muhtemel.
- Muhtemelen planımızı kabul ederler.

トムはおそらくメアリーよりほんの1、2歳若いだけです。

Tom Mary'den muhtemelen bir ya da iki yıl daha gençtir.

おそらく食べ物のことだけに 留まらないでしょう

belki bu sefer sadece yiyecekten ibaret olmaz.

- 彼は十中八九来るだろう。
- 彼はおそらく来るだろう。

O, muhtemelen gelecektir.

生命が生まれない世界も おそらく存在するでしょう

ayrıca tahminen üzerinde yaşamın hiç başlamayacağı gezegenler var.

ナポレオンの参謀長であるベルティエ元帥、そしておそらく皇帝自身を含め

Pek çoğu,

- それは多分本当だろう。
- それはおそらく真実かもしれない。

O doğru olabilir.

おそらく政治は何も準備を必要としない唯一の職業である。

Politika, belki de hiçbir hazırlığın gerekli görülmediği tek meslektir.

- たぶん、明日は雪が降るだろう。
- 明日はおそらく雪が降るだろう。

Yarın muhtemelen kar yağacak.

それがある女性は おそらく 雌雄同体なのだろうと結論づけました

ve buna sahip olan bir kadının da muhtemelen çift cinsiyetli olduğunu.

それはおそらく単純な事故でしたが、彼 が罪悪感や絶望 から自殺し

Büyük olasılıkla basit bir kazaydı, ancak bazıları kendini

おそらく、答えを提供するのに最適な人物は、NASAのトップロケット科学者であるヴェルナー

Belki de cevap verecek en iyi kişi, NASA'nın en iyi roket bilimcisi Werner

おそらく君はトムが時間通りに来ることを期待しているのだろうね。

Büyük ihtimalle Tom'un zamanında varmasını bekliyorsun.

- おそらく午後に雨が降るでしょう。
- あいにく午後から雨になりますよ。

Korkarım ki öğleden sonra yağmur yağacak.

おそらく、見張りに重大な欠陥があったんではないかと考えています。

Gözetlemede muhtemelen büyük bir hata olduğunu zannediyorum.

- おそらく彼は試験にパスするだろう。
- 彼は間違いなく試験に合格するのでしょう。

Şüphesiz o, sınavı geçecek.

アメリカの太平洋北西海岸沿いに住む原住民は、おそらくアジアから移住した種族の子孫なのである。

Amerika'nın Kuzey-Batı Pasifik sahili yerlileri muhtemelen Asyalı kabilelerin soyundandı.

火災がどのように発生したかは正確には特定されていませんでした。しかし、それはおそらく

Yangının nasıl başladığı kesin olarak belirlenemedi: ama büyük olasılıkla

みなさん、おそらく彼女が病気のおばあさんを見舞いに行く途中だと言ったと思っているだろう。

Sen muhtemelen onun hasta büyükannesini ziyaret etmek için yolda olduğunu bana söylediğini düşünüyorsun.

- 多分トムはフランス語が話せない。
- トムは多分フランス語を話すことができない。
- トムは多分フランス語が喋れない。
- おそらくトムはフランス語を喋ることができない。

Belki de Tom Fransızca bilmez.

- 彼の言った事はたぶん本当だろう。
- 彼の言ったことは本当かも知れない。
- 彼が言ったことはおそらく本当だろう。
- 彼が言ったことは、たぶん本当だろう。

Onun söylediği doğru olabilir.

- 彼は外見が大層変わってしまったので、あなたには彼だとわからないでしょう。
- 彼の外見はすっかり変わってしまったので、おそらく君は彼だとわからないだろう。

Onun görünüşü o kadar çok değişti ki sen onu iyi tanımayabilirsin.

- おそらく知らず知らずのうちに遺伝子組み換えの果物や野菜をいつも口にしているだろう。
- たぶん知らぬ間に遺伝子組み換えの果物や野菜をいつも食べているんだろうな。

Muhtemelen genetiği değiştirilmiş meyve ve sebzeleri, bilmeden her zaman yersiniz.

生い立ちを知らない人にネイティブみたいに聞こえるよって言われたら、それはおそらく、あなたの喋り方のどこかが、ネイティブじゃないと感じさせたってことだよ。つまりね、ネイティブのようには聞こえないということなんだよ。

Senin geçmiş deneyimini bilmeyen biri senin bir yerli konuşmacı gibi konuştuğunu söylerse, bu senin bir yerli konuşmacı olmadığını onlara fark ettiren konuşman hakkında muhtemelen bir şey fark ettiği anlamına gelir.Yani, senin gerçekten yerli konuşmacı gibi konuşmadığını.

More Words: