Examples of using "いいね。" in a sentence and their turkish translations:
İşte bu çok iyi.
O inanılmaz geliyor!
O bir mucizedir.
Senin güzel bir cildin var.
Umarım bu halat oraya ulaşır.
Kirpiler sevimlidir.
Çok havalı.
Senin kıyafetini seviyorum.
Bakın, işte. Bu gayet iyi.
Tom'un çok güzel bir tebessümü var.
Evde olmak iyi.
Tekrar buluşabilsek muhteşem olurdu.
Gerçekten harika görünüyorsun.
Hayatta olmak iyidir.
Küçük kız kardeşi çok tatlı, değil mi?
Bir hata yapmadığınızı umalım.
Sevimli gözlerin var.
Umarım kısa zamanda iyi olursun.
Yakında soğuk algınlığını atlatacağını umuyorum.
- O, ilginç bir reklam.
- Bu ilginç bir reklam.
Hangisi bize en iyi korumayı sağlar?
İnşallah yakında iyileşirsin.
Rüzgar bugün harika hissettiriyor.
- Senin çocukların sevimli.
- Senin çocukların sevimliler.
Bu oldukça iyi bir doğal sığınak.
- O muhteşem görünüyor.
- O harika görünüyor.
- O, kulağa harika geliyor.
- Onu sevdim.
- Bunu beğendim.
Yatmadan önce, TV'yi kapat, tamam mı?
İnşallah çabalarınız meyvesini verecektir.
Tom'un yakında iyileşeceğini umuyorum.
Daha fazla egzersiz yapmalıyım.
Onlar iki adam için tuhaf biçimde yakınlar, öyle düşünmüyor musun?
"Yağmurun durup durmadığını merak ediyorum." "Umarım öyle olur."
O ev güzel görünüyor.
Ben senin kravatını beğeniyorum.
Facebook'ta ne kadar beğeni aldığımızı.
Onu ebeveynlerine söylememelisin.
Artık burada kalmasak iyi olur.
"Sence gelecek mi?" "Umarım gelmez."
O iyi görünüyor.
"O ağır hasta mı?" "Umarım değildir."
İyi bir müzik zevkin var.
Yakında iyileşeceğini umuyorum.
Bugün ruh halin iyi. Güzel bir şeyler mi oldu?
Tom bugün keyifli.
O kahve güzel kokuyor.
O iyi bir çocuk - kavramada çok hızlı ve yapılması gerekeni yapar.
Hedefimiz beğenilmek ya da retvitlenmek olmamalı.
Güzel gözlerin var, değil mi?
Şu saat çok hoş.
Elbiseni o kadar çok seviyorum ki keşke basabileceğim bir 'Seviyorum' butonu olsa.
Umarım yakında iyileşirsin.