Translation of "Blanc " in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Blanc " in a sentence and their turkish translations:

- C'est bonnet blanc et blanc bonnet.
- C'est blanc bonnet et bonnet blanc.

Ha Hoca Ali, ha Ali Hoca.

C'était blanc.

Beyazdı.

- Ce chien est blanc.
- Le chien est blanc.

Köpek beyaz.

L'aigle est blanc.

Kartal beyazdır.

Tout est blanc.

Her şey beyaz.

C'est tout blanc.

- O tamamen beyaz.
- Tamamen beyaz.

- Aimez-vous le vin blanc ?
- Aimes-tu le vin blanc ?

Beyaz şarap sever misin?

- Elle était vêtue de blanc.
- Elle était habillée en blanc.

O, beyaz giyinmişti.

Si vous êtes blanc,

Eğer beyaz tenliyseniz

C'est blanc comme neige.

O kar gibi beyaz.

Mon chien est blanc.

- Köpeğim beyaz.
- Benim köpeklerim beyaz.

J'ai un chat blanc.

Beyaz bir kedim var.

Le livre est blanc.

Kitap beyazdır.

Ce papier est blanc.

Bu kağıt beyaz.

J'ai un cheval blanc.

Beyaz bir atım var.

Le chien est blanc.

Köpek beyaz.

Le papier est blanc.

- Kağıt beyazdır.
- Kağıt beyaz.

Mon traîneau est blanc.

Benim atlı kızağım beyazdır.

Le cheval est blanc.

At beyazdır.

Mon chat est blanc.

Benim kedim beyaz.

Ce chien est blanc.

Köpek beyazdır.

- La maison est peinte en blanc.
- La maison est peinte de blanc.

Ev beyaz boyalıdır.

- Pourquoi cherchez-vous un bison blanc ?
- Pourquoi cherches-tu un bison blanc ?

Neden beyaz bir bizon arıyorsun?

Une infirmière s'habille en blanc.

Bir hemşire beyaz giyer.

- Est-ce blanc ?
- C'est blanc ?

O beyaz mı?

Son visage vira au blanc.

Yüzü bembeyaz olmuştu.

Ce papier est-il blanc ?

Bu kâğıt beyaz mı?

J'aime le blanc de l'œuf.

- Ben yumurta akını pek severim.
- Yumurtanın beyazını çok severim.

Il avait un chat blanc.

Beyaz bir kedisi vardı.

Il a un chien blanc.

Onun beyaz köpeği var.

Elle est vêtue de blanc.

O beyaz giymiş.

Le cheval n'est pas blanc.

At beyaz değildir.

Le blanc te va bien.

Beyaz içinde iyi görünüyorsun.

Le blanc éclaircira la pièce.

Beyaz boya odaya ışık katacaktır.

C'est blanc comme la neige.

Bu, kar gibi beyazdır.

Tom a un chien blanc.

Tom'un beyaz bir köpeği var.

Le blanc agrandit la pièce.

Beyaz renk, odanın daha büyük görünmesini sağlar.

Aimez-vous le vin blanc ?

Siz beyaz şaraptan hoşlanıyor musunuz?

25% du public était blanc.

Dinleyicilerin yüzde 25'i beyazdı.

Elle a un chat blanc.

Onun beyaz bir kedisi var.

Nous avons un chat blanc.

Beyaz bir kedimiz var.

J'adore le fromage blanc fermier.

Çiftlik peynirini severim.

C'est écrit noir sur blanc.

Siyah beyaz yazılmış.

Ce cheval n'est pas blanc.

Bu at beyaz değil.

- Vous êtes blanc comme un drap.
- Tu es blanc comme un cachet d'aspirine.

Bir çarşaf kadar beyazsın.

- Quelle hauteur a le mont Blanc ?
- Quelle est la hauteur du mont Blanc ?

Blanc Dağı'nın yüksekliği nedir?

- L'extérieur du château était peint en blanc.
- L'extérieur du château fut peint en blanc.

Kalenin dış tarafı beyaza boyandı.

- Sur la plage le sable était blanc.
- Le sable de la plage était blanc.

Plajda kum beyazdı.

- Un chien noir et blanc m'a mordu.
- Un chien blanc et noir m'a mordu.

Siyah ve beyaz bir köpek beni ısırdı.

Pour moi, c'est blanc ou noir.

Bence bu konu siyah ya da beyaz.

L'un est rouge, l'autre est blanc.

Biri kırmızı ve diğeri beyaz.

J'ai un chien noir et blanc.

Bir siyah ve beyaz köpeğim var.

Elle peint sa chambre en blanc.

O, odasını beyaza boyuyor.

Tout n'est pas noir et blanc.

Her şey siyah ya da beyaz değildir.

La maison était peinte en blanc.

Ev beyaza boyandı.

J'ai peint la clôture en blanc.

Çiti beyaza boyadım.

Vous êtes blanc comme un drap.

Bir çarşaf kadar beyazsın.

- Elle a un chat. Le chat est blanc.
- Elle a un chat. Ce chat est blanc.

Onun bir kedisi vardır ve kedi beyazdır.

Notre télévision était en noir et blanc

Siyah beyaz televizyonumuz vardı

J'étais riche, instruit, blanc, américain et homme.

Başarılı, iyi eğitim almış, beyaz ırktan Amerikalı bir erkektim.

Elle a peint les murs en blanc.

Duvarları beyaza boyadı.

Il a peint la porte en blanc.

Baştan sona kapıyı beyaza boyadı.

Veux-tu du vin blanc ou rouge ?

Beyaz şarap mı yoksa kırmızı şarap mı istersin?

Le mont Blanc mesure 4807 mètres d'altitude.

- Mont Blanc Dağı'nın yüksekliği 4807 metreye ulaşmaktadır.
- Mont Blanc'ın yüksekliği 4807 metreye ulaşmaktadır.

Le poisson s'accompagne habituellement de vin blanc.

Balığa normalde beyaz şarap eşlik eder.

Il porte une chemise de coton blanc.

O, bir beyaz pamuklu gömlek giyiyor.

Tom est connu comme le loup blanc.

Tom iyi tanınmış ve kötü şöhretlidir.

Sur la plage le sable était blanc.

Plajda kum beyazdı.

Le drapeau rouge-blanc flottait au vent.

Kırmızı-beyaz bayrak rüzgarda dalgalanıyordu.

Nous avons un chien noir et blanc.

Bizim siyah beyaz bir köpeğimiz var.

Qui sont ces hommes en costume blanc ?

Şu beyaz takım elbiseli adamlar kimler?

Je vois quelqu'un agiter un drapeau blanc.

Beyaz bayrak sallayan birini gördüm.

J'espère que nous aurons un Noël blanc.

- Umarım Noel'de kar yağar.
- İnşallah Noel'de kar yağar.
- Umarım Noel'de her yer beyaz örtü ile kaplanır.

Dan se révéla être un suprémaciste blanc.

Dan beyaz bir üstünlük yanlısı olduğunu ortaya koydu.

Le chien noir voit le chat blanc.

Siyah köpek beyaz kediyi görüyor.

Le vin blanc devrait être plus frais.

Beyaz şarap daha soğuk olmalı.

Je préfère le vin rouge au blanc.

Kırmızı şarabı beyaza tercih ederim.

Nous avons peint les murs en blanc.

Duvarları beyaza boyadık.

C'est une photo en noir et blanc.

O siyah beyaz bir fotoğraf.

Un bateau blanc est arrivé en vue.

Beyaz bir gemi göründü.

- J'aime le vin rouge plus que le vin blanc.
- Je préfère le vin rouge au vin blanc.

Kırmızı şarabı beyazdan daha çok severim.