Translation of "‎같은" in Turkish

0.022 sec.

Examples of using "‎같은" in a sentence and their turkish translations:

코로나바이러스와 같은 바이러스는 이와 같은 생김새를 갖습니다.

Bir virüs böyle görünür örneğin koronavirüsü.

우리는 같은 편이에요.

İkimiz de aynı taraftayız.

전기공학 같은 분야에서요.

elektrik mühendisliği gibi alanlarda elde edebiliyoruz.

같은 장소의 사진인데요.

Bu fotoğraflar aynı noktaya ait.

정직이나 성실성 같은

yüksek nitelikli karakteristik özelliklere göre

‎악몽 같은 존재

Kâbuslardan fırlama bir şey.

안전벨트 같은 것들에 대해서요.

Emniyet kemerlerini.

지금과 같은 디지털 시대에

Sahte haberlerin

아마 시체 같은 거요

Belki bir leş falandır.

쐐기풀 같은 털이라고 하죠

Bunlara kaşındırma tüyleri denir.

그녀는 같은 암 환자였지만,

Kanser hastası bir arkadaşımdı

직장에서 같은 것을 원하며,

iş yerinde aynı şeyleri istiyorlar,

"kh" 같은 소리가 그래요.

"Kh" sesi örneğin.

우리와 같은 부모란 사실이었죠.

sizin benim gibi anne ve babalar.

"지금과 같은 시간은 없다."

"Bugünün işini yarına bırakma."

저와 같은 토양 생지질학자는

Benim gibi biyojeokimyagerler

자연은 자율주행차 같은 거예요.

Doğa sürücüsüz bir araba gibi.

빨간 코 같은 것들이 있습니다.

ve bir kırmızı burundur.

자물쇠와 열쇠 같은 이치로 작용합니다.

Kilit ve anahtar gibi.

자연광이 LED와 같은 인공광으로 대체됩니다.

Güneş ışığı yerine yapay LED'ler kullanılır.

심지어 이와 같은 광섬유를 사용하여

Güneş ışığını doğrudan iletebilmek için

TED 컨퍼런스, 공연 같은 노력들이

bir TED konferansı, bir performans

박테리아와 같은 단순 미생물 입니다

bakteri gibi basit, mikroskopik yaşam.

저도 같은 이유로 책을 씁니다.

Ben de aynı nedenlerden dolayı yazıyorum.

심장 관련 사망 같은 문제들을요.

ve kalple ilgili ölümler gibi.

그게 바로 매트릭스 같은 이야기에서

Matrix gibi bir hikâyede

아마도, 특히나 저와 같은 사람들

Hatta özellike benim gibi

다른 연구에서도 같은 사실을 확인했습니다.

Diğer çalışmalar da bunu destekliyor.

포인트, 뱃지, 아바타 같은 것이죠.

puanlar, rozetler ve avatarlar gibi.

멜리사와 같은 사람들은 그러지 못했으니까요.

hem de arkadaşım Melissa gibi birçok insan şanslı değilken.

술, 마약, 도박과 같은 것들이요.

bilgisayarlı bir karar verme görevi sundum.

벨과 같은 이야기를 들어왔을 겁니다.

yine Belle'ninki gibi hikâyeler görürdük.

25년간 매일 같은 기사를 낸다면

gibi bir manşet atabilirlerdi.

‎칠흑 같은 어둠 속에서 움직입니다

Zifiri karanlıkta ava çıkmış.

‎칠흑 같은 어둠에 길을 잃었군요

Maymunumuz zifiri karanlıkta kayboldu.

‎마치 환각 같은 자외선 방어막이죠

Rengârenk düşlerden fırlama bir kalkan gibi.

‎보기 드문 마법 같은 순간이죠

Ender görülen büyüleyici bir an bu.

요르단이나 미국이나 같은 신발을 신죠.

aynı ayakkabılar, Jordan, ABD.

다양성과 포용성은 같은 게 아닙니다.

Çeşitlilik ve kapsayıcılık aynı şeyler değil.

인간은 모두 같은 것을 원해요.

Tüm insanlar aynı şeyleri istiyor,

마이클 우드포드 같은 내부고발자들도 있습니다.

Michael Woodford gibi itirafçılar var.

단, 환자가 대개 당뇨병과 같은

güç iyileşmesine kronik yara denir.

이건 고릴라 연구에서의 농구공 같은 거예요.

Goril araştırmasındaki topla aynı amaca hizmet ediyorlar.

한 집에 살면서 같은 침대에서 자고

Aynı yatağı ve evi paylaşacaktık,

자궁에서는 마치 군비경쟁과 같은 현상이 일어났습니다.

rahimde bir silahlanma yarışı yaşandı,

모두 같은 자원을 얻기위해 경쟁하는 것이죠.

hepsi aynı kaynaklar için savaşıyordu.

어딘가의 누군가가, 예를 들어 북한과 같은

Birileri, bir yerler -- mesela Kuzey Kore --

영양과 소재와 같은 분야의 투자도 있었습니다.

Beslenme ve malzeme gibi alanlara yapılan yatırımları da içeriyordu.

심장박동과 같은 무의식적 작용을 담당하는 신경은

Kalp atışı gibi bilinçaltı süreçleri kontrol eden sinirler

그 많은 연구들이 같은 것을 나타내고

pek çok çalışma aynı şeyi gösteriyor.

피부를 뚫는 건 바늘 같은 송곳니이지만

Sivri uçlu zehirli dişleri deriyi kolayca deler

아시아 숲 지네는 악몽 같은 생명체로

Asya orman kırkayağı, korkutucu bir üne ve yüzyıllar boyu

삼각대 같은 발톱이 피부에 꼭 달라붙어

Bu üçayak benzeri pençeler deriye tutunur ve yapışır,

단지 8년 후, 같은 여성의 뇌입니다.

Bu da aynı beynin sadece 8 yıl sonra,

요즘 만연하는 사회적 낙인과 같은 것인데,

Farklı bir damga var.

그러다 바위 같은 데 목줄이 걸렸겠죠

Belki de tasması bir kayaya falan takılmıştır.

오늘 같은 낮에는 해가 안 보이죠

Hem de böyle bir günde güneş de olmaz.

하지만 팬티 같은 건 없어도 괜찮습니다

Ama külot gibi bir şey, olmasa da olur.

그 쐐기풀 같은 털이 피부를 찌르면

O ürpertici tüyler derinize değerse

음식이나 꽃이나 생선 칼 같은 것들이요.

-yemek, çiçekler, balık bıçağı gibi-

다행히, 지하에도 식물과 같은 것이 존재하며

Neyse ki, böyle bir şey var:

우리는 다음과 같은 구체적인 질문을 하고싶었어요.

Özel bir soru sormak istedik:

하지만 완벽주의 지수 같은 건 없었죠.

ancak ne ölçüde olduğu hala saptanamamıştır.

유전적으로 같은 관계인 천체는 존재하지 않습니다.

Diğer hiçbir gezegen cismi, aynı genetik ilişkiye sahip değil.

그러니까 TED 강연장 같은 이런 곳에서

üstelik TED sahnesinde,

저희 부모님이랑 같은 커피 세트를 사용하더라고요.

ailemin de kullandığı kahve takımının aynısıyla servis yaptı.

이 만남들에선 계속 같은 주제가 떠올랐죠.

Bu toplantılar boyunca özel bir tema sürekli mevzu bahis oldu.

중국과 베트남과 같은 공산주의 사회를 포함한

Çin ve Vietnam'ın komünist toplumları da

전체가 지구의 맥박과 같은 곳이기 때문입니다.

bütün o bölge, gezegenin nabzı gibi.

다른 사람들을 만나고 같은 신문을 읽었습니다.

aynı gazeteyi okuyan diğer insanlarla da tanışırlar,

"아메리칸 아이돌" 같은 거라고 생각하시면 되겠네요.

Birazcık "American Idol"ı andırıyor,

오래도록 지속될 것 같은 행복감을 느꼈습니다.

bana uzun süren hoşnutluk hissettiriyordu.

HS: 두 모기를 같은 범위에 놓으니까

HS: Onları aynı duyu menziline koyunca

이 이미지들은 같은 아이디어를 표현하고 있습니다.

Bu görseller de tamamen aynı fikirleri temsil ediyor.

‎이 비단 같은 실은 ‎비밀 무기입니다

Bu ipeksi iplikler gizli bir silahtır.

기후변화 같은 이슈들, 매우 큰 문제입니다.

iklim değişikliği gibi bir şey neden önemli bir sorun,

사회의 여성 같은 약자, 흑인같은 우리들은

ve her Latin asıllı kadın, erkek hepimiz--

‎매일 같은 장소에 ‎왜 가냐고들 묻는데

İnsanlar "Neden her gün aynı yere gidiyorsun?" diyor.

이 양털 같은 합성섬유 옷을 세탁하면

Sentetik bir kıyafeti yıkadığımızda,

때로는 이란 같은 곳의 독재자들을 지지했고

Bazen İran'da olduğu gibi kendisine yakın diktatörler yerleştirdi

"소매판매 2.0" 같은 평범한 명칭 대신에

Standart bir terim olan "Perakende Satış 2.0" yerine

이러한 상징들은 같은 뜻을 가진 사람들을 연결했고

Bu semboller, benzer düşünen insanları birbirine bağladı

그래서 지금은 이전 같은 질문을 묻지 않습니다.

İdealist ve belki de deneyimsiz bir üniversite mezunu olarak

마술 속임수들을 이용해서 주의, 인지, 자유의지 같은

sihir numaralarını kullanarak dikkat, algı, aldatma ve özgür irade gibi

그는 제게 "여기서는 악수 같은 건 안해요.

şöyle söyledi: ''Aslında burada el sıkışmıyoruz.

그는 계속해서 같은 걸 물었다. '너도 느껴져?'

Hep aynı soruyu sordu, ''Onu hissediyor musun?''

저는 저와 같은 사람들의 세계에 들어가고 있었고

Aynı benim gibi olan insanların dünyasına giriyordum;

그럼 우리와 같은 자원이 없는 사람들은 어떡하죠?

Peki bizim sahip olduğumuz kaynaklara sahip olmayanlar?

아마도 "댄싱 위드 더 스타"같은 쇼나

belki de "Dancing with the Stars" hoşunuza gidiyordur veya

인터넷 생방송을 통해 소통과 같은 느낌을 가집니다.

Çünkü canlı yayın aynı türden bir etkileşim hissi sunuyor.

많은 분들이 저와 같은 감정을 느낄 거예요.

Sanırım çoğunuz benim gibi hissediyor, değil mi?

결국 위챗이나 웨이보와 같은 훌륭한 중국 상품들이

Sonuç olarak da Çin'in WeChat ve Weibo gibi ürünleri,

이건 사람의 살과 같은 광학적 성질을 갖고있습니다.

İnsan etiyle aynı optik özelliklere sahip.

그 문제들 모두 같은 원인을 갖습니다. 아닌가요?

Yani hepsinin temelinde aynı şey var, değil mi?

플라스틱 중립은 탄소 중립과 같은 맥락에 있죠.

Plastiği desteklememe karbona karşı olmakla aynı