Translation of "見せてくれ。" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "見せてくれ。" in a sentence and their turkish translations:

見せてくれ。

Bir göz atayım.

俺に見せてくれ。

Onları bana göster.

写真見せてくれる?

O resmi bana gösterebilir misin?

- パスポートを私に見せてくれませんか。
- パスポートを見せてくれませんか。

Bana pasaportunuzu gösterir misiniz, lütfen?

- 彼女は新車を見せてくれた。
- 彼女は新しい車を見せてくれた。

O, bana yeni arabasını gösterdi.

- 見せてくれ。
- 見してくれ。

Onu bana göster.

- 彼女は僕に部屋を見せてくれた。
- 彼女は私に部屋を見せてくれた。

O, bana odasını gösterdi.

アルバムを見せてくれませんか。

Lütfen bana fotoğraf albümünü gösterir misin?

カールは金メダルを見せてくれた。

Carl bana altın madalya gösterdi.

彼は私にアルバムを見せてくれた。

Bana fotoğraf albümünü gösterdi.

切符を見せてくれませんか。

Biletinize bakabilir miyim?

別のを見せてくれませんか。

Lütfen bana başka bir tane daha gösterir misiniz?

- 見てみましょう。
- 見せてくれ。

Onu kontrol edeyim.

あなたのアルバムを見せてくれる?

Bana albümünü gösterir misin?

彼女は新車を見せてくれた。

Bana yeni arabasını gösterdi.

- デイモンは私に郵便切手のアルバムを見せてくれた。
- デイモンは私に切手帳を見せてくれた。

Damon bana pul albümünü gösterdi.

メアリーは私に手紙を見せてくれた。

Mary mektubu bana gösterdi.

もっと上等なのを見せてくれ。

Bana daha iyi bir tane göster.

彼女は私にアルバムを見せてくれた。

O, bana albümünü gösterdi.

彼女は、彼のアルバムを見せてくれた。

O, bana albümünü gösterdi.

- 彼は私に彼のアルバムを見せてくれた。
- 彼は私にアルバムを見せた。
- 彼はアルバムを見せてくれた。

O bana albümünü gösterdi.

その写真を見せてくれませんか。

Bana resmi gösterir misin?

トムはそのやり方を見せてくれた。

Tom bana onu nasıl yapacağımı gösterdi.

彼は私達に写真を見せてくれた。

Bize birkaç resim gösterdi.

トムは財布の中身を見せてくれた。

Tom cüzdanında ne olduğunu bana gösterdi.

トムね、トムの部屋を見せてくれたんだ。

Tom bana odasını gösterdi.

彼は私に切手のコレクションを見せてくれた。

Bana pul koleksiyonunu gösterdi.

私にその本を見せてくれませんか。

Bana kitabı gösterir misin?

彼は私に彼の写真を見せてくれた。

O, bana resmini gösterdi.

ちょっとそれを見せてくれませんか。

Lütfen ona bir göz atmama izin verir misin?

彼女は私に自分のアルバムを見せてくれた。

O, albümünü bana gösterdi.

姉が僕に新しい時計を見せてくれた。

Kız kardeşim bana yeni bir saat gösterdi.

彼は彼の写真帳を私に見せてくれた。

Bana fotoğraf albümünü gösterdi.

彼は僕に彼女の写真を見せてくれた。

Bana onun resmini gösterdi.

- 彼は彼の今度の劇の原稿を私に見せてくれた。
- 彼は私に彼の新しい劇の原稿を見せてくれた。

O, yeni oyununun el yazmasını bana gösterdi.

彼女は旅行中に撮ったスナップを見せてくれた。

- Bana yolculuğu sırasında çektiği fotoğrafları gösterdi.
- O bana yolculuğu sırasında çektiği şipşakları gösterdi.

彼は、前の日に買ったカメラを、私に見せてくれた。

O bana önceki gün aldığı kamerayı gösterdi.

叔母はおいしいコーヒーの入れ方を見せてくれた。

Teyzem bana iyi kahvenin nasıl yapılacağını gösterdi.

あなたが買ったものを見せてくれませんか。

Aldığını bana gösterir misin?

彼は僕に彼女の写真をこっそり見せてくれた。

O, bana fotoğrafını gizlice gösterdi.

あなたが昨日買ったものを見せてくれませんか。

Dün ne aldığını bana gösterir misin?

- ノートを見せてくれないか。
- ノートを見せてもらえないかな?

Notlarına bakmama izin verir misin?

この帽子は小さすぎるよ。別のを見せてくれないか。

Bu şapka çok küçük. Lütfen başka bir tane gösterin .

友人は海外で買ってきた人形を全部見せてくれた。

Arkadaşlarımdan biri yurt dışında aldığı bütün oyuncak bebekleri bana gösterdi.

- パスポートを見せてくれませんか?
- パスポートを見せてもらえますか。

Senin pasaportunu görebilir miyim?

彼は私にたくさんの美しい写真を見せてくれました。

O bana çok sayıda güzel fotoğraflar gösterdi.

あなたの作品の見本をいくつか見せてくれませんか。

Bize çalışmalarınızdan bazı örnekler gösterir misiniz?

彼等は私にたくさんの美しい写真を見せてくれました。

Onlar bana çok sayıda güzel fotoğraf gösterdiler.

- その雑誌を見せてくれますか。
- あの雑誌を見てもいいですか?

O dergiye bakabilir miyim?

ケイコちゃんは、相変わらず、魅力的な微笑みを見せてくれました。

Keiko bize her zamanki gibi hoş bir gülümseme gösterdi.

田中さんは今度生まれた赤ちゃんの写真をたくさん見せてくれた。

Bay Tanaka bize yeni doğmuş çocuğunun bir sürü resmini gösterdi.

女店員は私にたくさんのネクタイを見せてくれたが、その中で好きなのは1本もなかった。

Bayan tezgahtar bana bir sürü kravat gösterdi, ama ben onlardan herhangi birini beğenmedim.

- これは好きではない、別のものをみせて下さい。
- これは気に入らない。別のものを見せてくれ。

Bunu sevmedim. Bana bir başkasını göster.

- 彼女は学校時代のお母さんの写真を私にみせてくれた。
- 彼女は母親の女学生時代の写真を見せてくれた。

O bana annesinin bir kız öğrenci olarak resmini gösterdi.

- この帽子は小さすぎます。別のものを見せて下さい。
- この帽子は小さすぎるよ。別のを見せてくれないか。

Bu şapka çok küçük. Lütfen bana bir tane daha gösterin.

More Words: