Translation of "行くよ。" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "行くよ。" in a sentence and their turkish translations:

でも行くよ

Ama ben buna varım, hadi.

日曜に行くよ。

Pazar günü gideceğim.

うん、行くよ、ボブ。

Evet, Bob, geleceğiz.

- 私が君のところへ行くよ。
- 君のところに行くよ。

Senin yerine geleceğim.

今夜教会に行くよ。

Bu akşam kiliseye gideceğiz.

- 行くよ。
- あとで行くね。

- Gideceğim.
- Gidiyorum.

- 行くよ。
- 私が行きます。

Gideceğim.

7時に迎えに行くよ。

Saat yedide seni arabayla alacağım.

救助を頼む 了解 行くよ

Alınmam gerekecek. Merhaba. Tamam, geliyoruz.

タクシーで行くより歩きたい。

Taksiye binmektense, yürümeyi tercih ederim.

二時半に迎えに行くよ。

2.30'da seni alacağım.

あなたと一緒に行くよ。

- Sizinle geleceğim.
- Seninle geliyorum.
- Seninle gideceğim.
- Seninle birlikte gidiyorum.
- Seninle gidiyorum.
- Seninle gidiyor olacağım.

- 彼はそこへ行くように助言した。
- 彼はそこに行くように助言した。

O, oraya gitmemi tavsiye etti.

君が来るなら僕も行くよ。

Eğer gelirsen gideceğim.

正午に車で迎えに行くよ。

Seni almak için öğleyin geleceğim.

- いま行くよ。
- いま、行きます。

- Geliyorum.
- Ben geliyorum.

1ヶ月に1回床屋に行くよ。

- Berbere genelde ayda bir giderim.
- Genellikle ayda bir kez berbere giderim.

海に行くよりは山に行きたい。

Sahile gitmektense dağlara gitmeyi tercih ederim.

- 万一明日雨が降ったら、私たちはバスで行くよ。
- もし明日雨が降れば、私たちはバスで行くよ。
- 明日雨になったら、俺たちバスで行くよ。

Yarın yağmur yağarsa, otobüsle gideriz.

- 彼に部屋から出て行くようにいった。
- 私は彼に部屋から出て行くように言った。

Ona odanın dışını temizlemesini söyledim.

そこへ行くように彼女に勧めた。

- O, oraya gitmemi tavsiye etti.
- Oraya gitmemi tavsiye etti.

魚釣りに行くよりも家にいたい。

Evde kalmayı balık tutmaya tercih ederim.

彼にそこへ行くように主張した。

Onun oraya gitmesine önem verdik.

- 今すぐ行くよ。
- 今すぐに参ります。

Ben derhal geleceğim.

彼はそこに行くように助言した。

O oraya gitmemi önerdi.

- 彼の両親は彼に大学へ行くように言った。
- 彼の両親は彼が大学へ行くように言った。

Ebeveynleri ona bir üniversiteye girmesini söyledi.

勇気ある決断だ 君に従って行くよ

Hava sıcak, bu cesur bir karar ama yetki sizde, hadi gidelim. Hadi.

宿題をすませてしまったら行くよ。

Ev ödevimi yaptığımda, geleceğim.

- 必ずうかがいましょう。
- 絶対行くよ。

Kesinlikle geleceğim.

- 今、行くわ。
- すぐ参ります。
- いま行くよ。

- Geliyorum.
- Ben geliyorum.

彼女は彼にそこに行くよう勧めた。

O onun oraya gitmesini tavsiye etti.

私はトムにボストンに行くように説得した。

Tom'u Boston'a gitmek için ikna ettim.

トムはメアリーに病院に行くように言った。

Tom Mary'ye hastaneye gitmesini söyledi.

一人で行くよりはむしろ家にいたい。

Yalnız gitmektense evde kalmayı tercih ederim.

よしわかった。できるだけ早く行くよ。

Tamam. En kısa sürede geleceğim.

バスで行くよりも徒歩で行く方がよい。

Yaya gitmeyi otobüsle gitmeye tercih ederim.

彼に警察へ行くよう忠告しましたか。

Onun polise gitmesini tavsiye ettin mi?

水泳に行くよりは、むしろフットボールをしたい。

Yüzmeye gitmektense futbol oynamayı tercih ederim.

たいてい私は8時前に学校へ行くよ。

Kural olarak, saat sekizden önce okula giderim.

- もちろん私も行きます。
- もちろん、行くよ。

Elbette gideceğim.

彼女は私たちが行くように強く言った。

O bize gitmemiz için ısrar etti.

彼らは私に警察へ行くように助言した。

Onlar benim polis karakoluna gitmemi tavsiye etti.

買い物に行くよりも、むしろ家にいたい。

Alışverişe gitmektense evde kalmayı tercih ederim.

私たちはそこへ行くよりほかなかった。

- Oraya gitmekten başka yolumuz yoktu.
- Oraya gitmekten başka seçeneğimiz yoktu.

- すぐ参ります。
- すぐ行きます。
- いま行くよ。

Ben orada olacağım.

- 毎朝ショッピングに出かけます。
- 毎朝、買い物に行くよ。

Her sabah alışverişe gidiyorum.

- それじゃお先に失礼します。
- 今から行くよ。

- Ben gidiyorum.
- Gidiyorum.

彼女は私がそのパーティーに行くように主張した。

O, partiye katılmamı ilke edindi.

その映画を見に行くよりも散歩の方がいい。

Yürüyüşe gitmeyi film izlemeye tercih ederim.

公園へ行くよりもむしろ動物園に行きたい。

Parka gitmektense hayvanat bahçesine gitmeyi tercih ederiz.

母は歯医者に行くようにと忠告してくれた。

Annem diş hekimi ile görüşmemi tavsiye etti.

私は彼に明日そこへ行くように頼みました。

Yarın oraya gitmesini rica ettim.

眠いときにだけ 寝室に行くようにしましょう

Sadece uykunuz geldiğinde yatağa dönün,

私たちは彼にすぐに出て行くように言われた。

Onun tarafından odayı derhal terk etmemiz söylendi.

彼はそこへ一人で行くようなばかなことはない。

Oraya yalnız gitmeyecek kadar akıllıdır.

- すぐそちらに行きますよ。
- 速攻でそっちに行くよ。

Bir dakika içerisinde orada olacağım.

彼女は彼がまだ若いのに海外へ行くようアドバイスした。

O ona hâlâ gençken yurt dışına gitmesini tavsiye etti.

トムは一緒に教会に行くようメアリーへの説得を試みた。

Tom Mary'yi onunla birlikte kiliseye gitmek için ikna etmeye çalıştı.

- やってみれば旨く行くよ。
- やってみたら成功するよ。

Çabalarsan, başarırsın.

その映画を見に行くよりも散歩に行くほうがいい。

Film izlemektense yürümeyi tercih ederim.

- 私はよく映画を見に行く。
- よく映画を見に行きます。

Sık sık sinemaya giderim.

- 誰でも仲良くやって行くように努力しなければならない。
- だれとでも仲良くやって行くように努力しなければならない。

Herkesle geçinmek için çaba göstermelisin.

暗くてしめった場所には 虫たちがいるだろう 行くよ

Karanlık ve rutubetli yerler börtü böcek bulmak için her zaman iyidir. Biz de oraya gidiyoruz.

彼女は、私がそこへ行くようにと言って聞かなかった。

O oraya gitmeme ısrar etti.

- 今出かける所なんですよ。
- 今から出ます。
- 今から行くよ。

Ben şimdi gidiyorum.

ラッシュアワーの電車で行くよりむしろ早く出かけるほうがいい。

Kalabalık trenlerde seyahat etmektense erken çıkmayı tercih ederim.

- 私は行くより仕方なかった。
- 行くしかなかったんだよ。

Gitmekten başka seçeneğim yoktu.

私の父は、私がその場所を見に行くようにと主張した。

Babam yeri görmeye gitmem konusunda ısrar etti.

今晩はどちらかというと映画に行くより家にいたい。

Bu gece sinemaya gitmektense evde kalmayı tercih ederim.

- 私は月に1度理髪店へ行く。
- 1ヶ月に1回床屋に行くよ。

Ayda bir kez berbere giderim.

そのスパイは本国へ帰るとすぐに他国へ行くように言われた。

Casus ülkesine döner dönmez başka bir ülkeye gitmesi söylendi.

私の父はわたしがその場所を見に行くようにと要求した。

Babam benim gidip o yeri görmemi istedi.

私は、彼に、私の眼鏡を取りに私の部屋へ行くように頼んだ。

Gözlüğüm için odama gitmesini istedim.

- 行くよ。
- 行きましょう。
- まあ行ってみよう。
- さあ、行くぞ。
- 行こう!

- Gidelim!
- Hadi gidelim!

- 私たちは行かざるを得ない。
- 行くより他に仕方がないんだ。

Gitmekten başka seçeneğimiz yok.

お腹が空いたから、私は何か食べるものを仕入れに行くよ。

Açım, bu yüzden yiyecek bir şeyler alacağım.

- 幸運を祈って下さい。
- うまく行くように祈ってくださいね。

Lütfen bana şans dile.

- タクシーで行くより歩きたい。
- タクシーで行くくらいなら歩いた方がよい。

Taksiyle gitmektense yürümeyi tercih ederim.

そんな危険な場所へ行くようなばかなまねをすべきではない。

Böyle tehlikeli bir yere gitmeyecek kadar mantıklı olmalısın.

- 毎朝買い物をします。
- 毎朝ショッピングに出かけます。
- 毎朝、買い物に行くよ。

- Her sabah alışverişe çıkarım.
- Her sabah alışverişe giderim.

ねえ、もしさ、七時にご飯できてないんだったら、ぼくレストランに行くよ。

Hey, eğer yemek yediye kadar hazır olmazsa restorana gideceğim.

- そこにいて下さい。迎えに行きますから。
- そこにいて。迎えに行くよ。

Olduğun yerde kal, geleceğim ve seni alacağım.

- たとえ大雨になっても私は行く。
- 雨がひどくったって、俺は行くよ。

Şiddetli yağmur yağsa bile gideceğim.

- できるだけ早く買いに行くよ。
- できるだけ早く買いに出かけるよ。

Elimden geldiğince kısa sürede dışarı çıkacağım ve bir tane alacağım.

私は船で行かず飛行機で行くようにと言われて、その忠告に従った。

Tekneyle değil uçakla gitmem söylendi, nasihatı dinledim.

彼女は彼に病院に行くよう勧めたが、彼は彼女の勧めには従わなかった。

O ona hastaneye gitmesini tavsiye etti fakat o onun tavsiyesine uymadı.

- 彼に遅れずに付いて行くようにしなさい。
- 彼に遅れずについていきなさい。

Ona ayak uydurmaya çalış.

- 私は彼に部屋から出て行くように言った。
- 私は彼に部屋を離れるように言った。

Ona odadan ayrılmasını söyledim.

- たぶん遅れるけど、そこに行くよ。
- 遅れちゃうかもしれないけど、そこには行くからね。

Geç kalabilme ihtimalime rağmen orada olacağım.

- 私は買い物に行くよう頼まれるのが好きではない。
- 買い物を頼まれるのは好きじゃない。

Benden alışverişe gitmemin rica edilmesinden hoşlanmam.

- きょうの午後医者へ行く予定にしている。
- 今日の午後に、お医者さんに診てもらいに行くよ。

Bu öğleden sonra doktora gideceğim.

More Words: