Examples of using "時間がない。" in a sentence and their turkish translations:
Zaman yok.
Zamanım yok.
Tom'un zamanı yok.
Fazla zamanımız yok, acele edelim.
Çok zamanım yok.
Korkarım hiç zaman yok.
Amerika'ya gitmek için zamanım yok.
Gerçekten vaktim yok.
Şu anda vaktim yok.
Çok zamanım yok.
- Okuyacak zamanım yok.
- Okuyacak vaktim yok.
- Öğle yemeği yemek için bugün vaktim yok.
- Bugün öğle yemeği yemek için yeterli vaktim yok.
Zamanım yok.
Benim şimdi çok vaktim yok.
Ona yazacak zamanım yok.
Fazla zamanım yok. Onunla ilgilenebilir misin?
Genellikle büyük bir öğle yemeği yemek için zamanım yok.
- Zamanım yok.
- Benim zamanım yok.
Sorun onların vaktinin olmamasıdır.
Yapmak istediğim her şeyi yapmak için zamanım yok.
O kadar meşgulüm ki okumak için zamanım yok.
Bana kitap okuyacak zamanı olmadığını söyledi.
O kadar meşgulüm ki ayıracak zamanım yok.
O zamanı olmadığına dair şikayet etmeye devam ediyor.
Hiç zamanımız yok.
- Benim okumak için zamanım yok.
- Okuyacak zamanım yok.
Gitmeden önce kitaplarımı düzenlemek için vaktim yok.
Zamanım yok.
- Kitap okumak için zamanım yok.
- Benim kitap okumak için zamanım yok.
Bu öğleden sonra gitmek için boş değilim.
- Benim okumak için zamanım yok.
- Okumak için zamanım yok.
Ne yazık ki bugün vaktim yok.
Çok zamanım yok. Acele eder misin?
Çok vaktim yok, bu yüzden bir fast-food restorana uğrayacağım.
Öncelikle, hiç param yok. ikinci olarak, zamanım yok.