Examples of using "教えて。" in a sentence and their turkish translations:
- Söyle bana.
- Bana söyle!
- Söyle bana!
Bana ondan bahset!
Tom, e-mail adresini söyle bana.
- Bana Tom'un e-posta adresini söyle.
- Bana Tom'un elektronik posta adresini söyle.
Bana telefon numaranı ver.
Bana öğretebilir misin?
Bana adresini söyler misin?
Ben de öğrettim.
Problemi nasıl çözdüğünü bana söyle.
Bana öğretir misin?
Bana Tom'dan bahset.
- Bana e-posta adresini verir misin?
- Bana e-posta adresini söyler misin?
- Fransızca öğretirim.
- Ben Fransizca öğretirim.
- Saya mengajar bahasa Perancis.
- Ben öğretirim.
- Ben ders veririm.
- Ben öğretmenlik yaparım.
- Ben öğretmenlik yapıyorum.
Bana telefon numaranı verebilir misin?
Lütfen bana adını söyle.
Lütfen adresini bana söyle.
- Onun nasıl yapılacağını bana göster.
- Bunu nasıl yapacağımı bana göster.
Bana ayrıntıları bildirin.
Bana bu kızdan bahset.
Lütfen bana bir şey sor.
Eh, bana senin cep telefonunun posta adresini ver.
Nerenin ağrıdığını bana söyle.
Bana onu nasıl yapacağımı göster.
- Bana salata yapmasını öğret.
- Bana salata hazırlamayı öğret.
O, bana yüzmeyi öğretti.
Lütfen bana yolu gösterir misin?
Arkadaşlarına İngilizce öğretir.
Bize ne öğretebilirsiniz?
Lütfen bana bulunduğunuz yeri bildirin.
- Bana detayları ver.
- Bana ayrıntıları ver.
Tom'a söyle.
Tom Fransızca öğretir.
Onun nereden geldiğini merak ediyorum.
Lütfen bana İngilizce öğret.
Sana bir sır söyleyeceğim.
Bir erkek arkadaş bulursan bana söyle.
Bana gerçeği söyleyin.
Deneyiminizi paylaşın.
Haftada kaç saat ders veriyorsun?
Lütfen bana kalıcı adresinizi verin.
Telefon numaranı alabilir miyim?
Tom bize Fransızca öğretiyor.
Onu nasıl halledeceğini sana göstereceğim.
Ne iş yaptığını bana bildir.
- Onu nasıl yapacağımı bana göster, lütfen.
- Onun nasıl yapılacağını bana gösterin, lütfen.
- Bana yatağımı nasıl toplayacağımı söyle, lütfen.
- Lütfen, bana yatağımı nasıl toplayacağımı söyle.
- Bana yatağımı nasıl toplayacağımı söyleyin, lütfen.
- Lütfen, bana yatağımı nasıl toplayacağımı söyleyin.
O bir kız lisesinde öğretmenlik yapıyor.
O, İngilizce öğretiyor.
Onun ne zaman geleceğini bana söyle.
Bana hayatın anlamını anlat.
Bana yolu söyleyebilir misiniz?
Bana geçmiş tıbbi hikayeni anlatır mısın?
Bana söylediğin için teşekkürler.
Bana bakiyemi söyler misin?
Üç yıldır Fransızca öğretiyorum.
Yetişkinlere Fransızca öğretirim.
Lütfen bana Fransızca öğret.
Bana saati söyler misin?
Annem çiçek düzenleme öğretir.
- Ablan sana gösterecektir.
- Senin büyük kız kardeşin sana gösterecektir.
Bana satranç oynamayı öğretebilir misin?
Bize ne yapacağımızı söyle.
Nerede kaldığını bana bildir.
Tom bana tenis oynamayı öğreten kişiydi.
Sana nasıl araba sürüleceğini öğreteceğim.
- İstasyona giden yolu bana söyleyecek misiniz?
- İstasyona giden yolu bana söyler misiniz?
İstasyona nasıl gideceğimi lütfen bana söyleyebilir misiniz?
Bu kameranın nasıl kullanıldığını bana gösterir misin?
Bana yolu gösterecek kadar nazikti.
Lütfen bana postaneye giden yolu söyler misin?
Tuvaletin nerede olduğunu bana söyleyebilir misin?
Oyun nasıl oynanır bana anlat.
biz öğrencilere hayatı öğretiyoruz.
Sana söylemeyeceğim.
Profesör İngilizce konuşmayı öğretir.
Lütfen kulaklığı nasıl kullanacağımı bana göster.
Bay Brown Harvard'da öğretmenlik yapıyor.
Lütfen bana otobüs durağının nerede olduğunu söyle.
- Peynirin nasıl yapılacağını bana öğretir misin?
- Peynirin nasıl yapıldığını bana öğretir misiniz?
Hiç kimse bana söylemedi.
Acıyıp acımadığını bana bildir.
Bana İngilizce öğretebilir misin?
Bana judo öğret.
Sadece bana ne aradığını söyle.
Tom Mary'ye Fransızca öğreniyor.
Lütfen bana biraz kanji öğret.
Tom Boston'da Fransızca öğretir.
Nasıl paten kayacağını sana kim öğretti?
Bana yöntemini göster.
Bana telefon numaranı ver.