Examples of using "彼らが" in a sentence and their turkish translations:
İşte Ruanda'daki bu takımımızda
Ben onların hepsini seviyorum.
Yanıma oturduklarında
Onlar kısa süre önce evlendiler.
Onlar geçen hafta meşgul müydü?
Onlar sarılıyorlar ve öpüşüyorlar.
Onların nerede olduklarını bilmiyorum.
Onlar neden buradalar?
Onların ilgilenmesi için bir sürü sorun var.
buzun içine düştüğünde.
İlk defa, Başkan Kennedy'nin hedefine ulaşmaları
Onlar dört yıldır evliler.
Onların verdiği akşam yemeği kötü pişirilmişti.
Onların eski binayı yıkışını izledim.
Onların basketbol oynadığını gördüm.
İşte onların genellikle akşam yemeği yedikleri yer.
neredeyse hiç görmedikleri bir şeyle karşılaştırıyoruz:
Onlar Japonya'ya geldiğinden beri beş yıl oldu.
Onların hepsi fakir değil.
Onların geç gelmesi benim hatamdı.
Onların Beyzbol oynamasını izledik.
Onların çıktığını gördük.
Bu onların aradığı şey.
Onların ne zaman döneceğini tahmin etmek mümkün değil.
Onların ne zaman varacağını biliyor musunuz?
Onların onun etrafını çevirdiğini gördüm.
Tatilleri sırasında çalışmaları onlar için iyidir.
Onlar bir saattir buradalar.
Onların bankaya girdiğini gördüm.
İşte onların izlemesi için yeni bir video.
Onların karşılaşmaları kaçınılmazdı.
Ne zaman geleceğini tahmin etmek mümkün değil.
Onların yeni bir araba almasını ummuyoruz.
Bu onların genellikle akşam yemeklerini yedikleri yer.
Böylece bu sahte, kusurlu araba parçalarını satın alarak
Çok geçmeden Napolyon'un yanlış hesapladığı ve
Sekiz yıldır ilk kez yüz yüze tanışıyorlardı.
Onların peş peşe basket yapmasını izledik.
Onların buraya geç geldiklerinden emin ol.
Sadece iki aydır evliler.
Onlar geri gelinceye kadar burada bekleyeceğim.
Onların hapishaneden nasıl kaçtıkları bir sırdır.
Planı onaylayacak gibi görünmüyorlar.
Onların hepsi mutlu değil.
Onların birbirlerine âşık olduğunu biliyorum.
Onlar istasyona vardığında tren zaten gitmişti.
Emin olmadıklarından gri alanda değiller,
Onların birlikte iyi geçinmeyecekleri içime doğuyor.
Bana onların bulunmama nedenini söyle.
Keşke onlar dövüşmeyi bıraksalar.
Onlar hiç zamanında geldiler mi?
Onlar İstasyona varmadan önce tren gitmişti.
Bu onlar çocukken yaşadıkları evdir.
Sel, yaşadıkları en büyük felaketti.
Test ettikleri şeyleri ve buldukları ilginç sonuçları
ve bu süreç miras edindikleri genler ile,
Onların istediklerini yapmayı reddetti.
- Galiba beş senedir evliler.
- Sanırım onlar beş yıldır evli.
Onların hangi trende olacaklarını bilmiyorduk.
Ben onların kol kola yürüdüğünü gördüm.
Onun teklifini geri çevirdiklerine şaşmamalı.
çünkü onlar nefretten arınmayı başarabilmişlerse geri kalanımız da
Zararı ödemeyi reddettikleri için mahkemeye gittik.
Onlar Nara'yı geçtikten on dakika sonra, arabanın benzini bitti.
Onların yangını kontrol altına alması şafaktan önceydi.
Onların buraya geldiği gerçeği inkar edilemez.
Hayatta olduklarına dair biraz ümit var.
Nadiren, kırk yılda bir, Fransızca konuşurlar.
Onların yalan söylediği belliydi.
İstasyona vardığında tren çoktan ayrılmıştı.
Onların testi geçeceğinden eminim.
Onlar dönünceye kadar burada kalacaksın.
Onu başkan seçmelerine şaşmamalı.
İnsanların ne dediği umurumda değil.
Aslında, onların bütün ilgilendiği güçtür.
Onların niçin konuşmaktan vazgeçtiklerini biliyor musun?
Onların niçin dövüştüklerini anlayamadı.
Onların evleneceği söylentisi hemen yayıldı.
Onların yaptıkları şey ekonomiyi mahvediyor.
Fransa'ya döndükten kısa bir süre sonra, General Desaix, Davout'u yakın bir arkadaşı ve patronundan soyarak
Hikâyemi dinledikten sonra kendi hikâyelerini anlattılar.
Onlar beni uyarıncaya kadar tehlikenin farkında değildim.
Onların yeni bir araba almasını ummuyorduk.
Onlar başlar başlamaz yağmur yağmaya başladı.
Ödemeyi unutmuş olmaları sinirimi bozuyor.
Onlar gelinceye kadar başlamasan iyi olur.
Onlar döner dönmez sana telefon edeceğim.
Odaları için onlara çok fazla para ödedim.
Onların yapacakları muazzam buluşları düşünün:
ancak onlara, kâşif ve mucit olmaları için
Beni anlayabilsinler diye yavaş konuştum.
Benden ne kadar bağış beklediklerinden emin değilim.
Ona hâlâ Tokyo'da yaşayıp yaşamadıklarını sor.
"Onların ne zaman geleceklerini biliyor musun?" "Bu akşam on bir buçukta."
Okumasını istedikleri el kitabı iki inç kalınlığındaydı.
Fransa'nın yeni Birinci Konsolosu Napolyon Bonapart'ın dikkatine çekti
Hedeflerine ulaşmak için şiddete başvurmayacaklarını umuyorum.
Beni sıcak karşıladılar, bu yüzden evimde gibi hissettim.