Translation of "彼らが" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "彼らが" in a sentence and their turkish translations:

彼らが わがルワンダ チームで

İşte Ruanda'daki bu takımımızda

彼らがみんな好きだ。

Ben onların hepsini seviyorum.

でも 彼らが私の隣に座り

Yanıma oturduklarında

彼らが結婚したのは最近だ。

Onlar kısa süre önce evlendiler.

彼らが先週忙しかったですか。

Onlar geçen hafta meşgul müydü?

彼らが抱き合ってキスしている。

Onlar sarılıyorlar ve öpüşüyorlar.

彼らがどこにいるか知らない。

Onların nerede olduklarını bilmiyorum.

彼らがどうしてここにいるの?

Onlar neden buradalar?

- 彼らが対処すべき問題がたくさんある。
- 彼らが解消すべき問題がたくさんある。

Onların ilgilenmesi için bir sürü sorun var.

彼らが氷を通り抜けた ときの川 。

buzun içine düştüğünde.

彼らがケネディ大統領の目標を達成し、

İlk defa, Başkan Kennedy'nin hedefine ulaşmaları

彼らが結婚して4年になります。

Onlar dört yıldır evliler.

彼らが出した食事はまずかった。

Onların verdiği akşam yemeği kötü pişirilmişti.

彼らが古い建物を壊すのを見た。

Onların eski binayı yıkışını izledim.

私は彼らが野球をするのを見た。

Onların basketbol oynadığını gördüm.

- ここは彼らが普通夕食をとる場所だ。
- ここは、普段彼らが夕飯を食べる場所なんです。

İşte onların genellikle akşam yemeği yedikleri yer.

彼らがほとんど会ったことがない

neredeyse hiç görmedikleri bir şeyle karşılaştırıyoruz:

彼らが日本にきてから5年になる。

Onlar Japonya'ya geldiğinden beri beş yıl oldu.

彼らがみんな貧しいわけではない。

Onların hepsi fakir değil.

彼らが遅れてきたのは私の責任だ。

Onların geç gelmesi benim hatamdı.

私達は彼らが野球をするのを見た。

Onların Beyzbol oynamasını izledik.

私たちは彼らが外出するのを見た。

Onların çıktığını gördük.

それは彼らが探しているものです。

Bu onların aradığı şey.

いつ彼らが到着するかわからない。

Onların ne zaman döneceğini tahmin etmek mümkün değil.

- 彼らがいつ到着するか知っていますか。
- 彼らがいつ着くか知ってますか。
- 彼らがいつ到着するかご存知ですか。
- それらがいつ届くかわかりますか。

Onların ne zaman varacağını biliyor musunuz?

- 私は、彼らが彼を囲んでいるのを見た。
- 私は彼らが彼を取り囲んでいるところを見ました。

Onların onun etrafını çevirdiğini gördüm.

彼らが休暇中に働くのはよいことだ。

Tatilleri sırasında çalışmaları onlar için iyidir.

彼らがここにきて1時間になります。

Onlar bir saattir buradalar.

私は彼らがその銀行に入るのを見た。

Onların bankaya girdiğini gördüm.

彼らが見る新しいビデオがここにあるよ。

İşte onların izlemesi için yeni bir video.

彼らが会うことは避けられなかった。

Onların karşılaşmaları kaçınılmazdı.

彼らがいつやってくるかわからない。

Ne zaman geleceğini tahmin etmek mümkün değil.

彼らが新しい車を買うとは思えない。

Onların yeni bir araba almasını ummuyoruz.

ここは彼らが普通夕食をとる場所だ。

Bu onların genellikle akşam yemeklerini yedikleri yer.

彼らが販売する自動車部品は欠陥品で

Böylece bu sahte, kusurlu araba parçalarını satın alarak

ナポレオンが誤って計算したこと、そして彼らが

Çok geçmeden Napolyon'un yanlış hesapladığı ve

彼らが直接会ったのは8年ぶりでした。

Sekiz yıldır ilk kez yüz yüze tanışıyorlardı.

僕達は彼らが次々と得点するのを見た。

Onların peş peşe basket yapmasını izledik.

彼らが遅れてくることを確かめなさい。

Onların buraya geç geldiklerinden emin ol.

彼らが結婚してからほんの2ヶ月です。

Sadece iki aydır evliler.

彼らが帰ってくるまでここで待ちます。

Onlar geri gelinceye kadar burada bekleyeceğim.

彼らがどうやって脱獄したのかなぞだ。

Onların hapishaneden nasıl kaçtıkları bir sırdır.

彼らがそのプランに賛成するとは思えない。

Planı onaylayacak gibi görünmüyorlar.

彼らがみな幸福であるとはかぎらない。

Onların hepsi mutlu değil.

- 彼らが互いに愛し合っているのを僕は知っている。
- 彼らが愛し合っているのを僕は知っている。
- 彼らがお互いに愛し合っているのを僕は知っている。

Onların birbirlerine âşık olduğunu biliyorum.

- 彼らが駅に着いたとき列車はすでに出ていた。
- 彼らが駅についた時、列車はすでに出発していました。

Onlar istasyona vardığında tren zaten gitmişti.

彼らが中間なのは 不確かだからではなく

Emin olmadıklarından gri alanda değiller,

彼らが仲良くやっていけない予感がする。

Onların birlikte iyi geçinmeyecekleri içime doğuyor.

彼らが欠席している理由を教えて下さい。

Bana onların bulunmama nedenini söyle.

彼らがけんかをやめてくれればいいのに。

Keşke onlar dövüşmeyi bıraksalar.

彼らが時間どおり来たことがありますか。

Onlar hiç zamanında geldiler mi?

列車は彼らが駅へ着く前に出てしまった。

Onlar İstasyona varmadan önce tren gitmişti.

これは彼らが子供の頃住んでいた家です。

Bu onlar çocukken yaşadıkları evdir.

- その洪水は彼らが体験したうちで最大の災害だった。
- その洪水は彼らが経験した中で最悪の災害だった。

Sel, yaşadıkları en büyük felaketti.

彼らが試したことや 興味深い発見について

Test ettikleri şeyleri ve buldukları ilginç sonuçları

彼らが受け継いだ遺伝子や 勿論 私達 親との

ve bu süreç miras edindikleri genler ile,

彼女は彼らが求めたことをするのを拒んだ。

Onların istediklerini yapmayı reddetti.

彼らが結婚してから5年になると思います。

- Galiba beş senedir evliler.
- Sanırım onlar beş yıldır evli.

彼らがどの列車に乗っているかわからない。

Onların hangi trende olacaklarını bilmiyorduk.

私は彼らが腕を組んで歩いているのを見た。

Ben onların kol kola yürüdüğünü gördüm.

道理で彼らが彼女の申し出を断ったわけだ。

Onun teklifini geri çevirdiklerine şaşmamalı.

彼らが憎しみから脱出する術を見出したなら

çünkü onlar nefretten arınmayı başarabilmişlerse geri kalanımız da

我々は彼らが損害賠償を拒んだので告訴した。

Zararı ödemeyi reddettikleri için mahkemeye gittik.

彼らが奈良を過ぎて10分後、車はガス欠になった。

Onlar Nara'yı geçtikten on dakika sonra, arabanın benzini bitti.

彼らが火事を消し止めたのは夜明け前だった。

Onların yangını kontrol altına alması şafaktan önceydi.

彼らがここへ来たという事実は否定できない。

Onların buraya geldiği gerçeği inkar edilemez.

彼らが生きているという望みはほとんどない。

Hayatta olduklarına dair biraz ümit var.

彼らがフランス語を話すことは、もしあってもまれだ。

Nadiren, kırk yılda bir, Fransızca konuşurlar.

彼らがうそを言ったということは明白だった。

Onların yalan söylediği belliydi.

彼らが駅に着くと、列車はすでに発車していた。

İstasyona vardığında tren çoktan ayrılmıştı.

私は彼らが試験に受かることを確信している。

Onların testi geçeceğinden eminim.

あなたは彼らが戻るまでここにいるべきです。

Onlar dönünceye kadar burada kalacaksın.

彼らが彼を議長に選んだのは不思議ではない。

Onu başkan seçmelerine şaşmamalı.

- 彼らが何を言おうと気にしない。
- 彼らが何と言おうときにしない。
- あの人たちが何言ったって、別に気にならないよ。

İnsanların ne dediği umurumda değil.

実際には、彼らが興味を持つのは権力だけなのだ。

Aslında, onların bütün ilgilendiği güçtür.

彼らがなぜ話すのをやめたのか知っていますか。

Onların niçin konuşmaktan vazgeçtiklerini biliyor musun?

彼女はなぜ、彼らが戦ったのか理解できなかった。

Onların niçin dövüştüklerini anlayamadı.

彼らが結婚するといううわさはすぐに広まった。

Onların evleneceği söylentisi hemen yayıldı.

彼らがしているのは経済をだめにすることです。

Onların yaptıkları şey ekonomiyi mahvediyor.

彼らがフランスに戻った直後、デサイクス将軍はマレンゴの戦いで殺され、

Fransa'ya döndükten kısa bir süre sonra, General Desaix, Davout'u yakın bir arkadaşı ve patronundan soyarak

彼らが 僕の話を聞いてくれた後で 教えてくれました

Hikâyemi dinledikten sonra kendi hikâyelerini anlattılar.

彼らが私に警告するまで、私は危険に気づかなかった。

Onlar beni uyarıncaya kadar tehlikenin farkında değildim.

私たちは彼らが新車を買うなんて予想もしなかった。

Onların yeni bir araba almasını ummuyorduk.

彼らが出発するか、しないかのうちに、雨が降り出した。

Onlar başlar başlamaz yağmur yağmaya başladı.

私は彼らが支払いを忘れているのに腹を立てている。

Ödemeyi unutmuş olmaları sinirimi bozuyor.

君たちは彼らが到着するまで出発しないほうがいいよ。

Onlar gelinceye kadar başlamasan iyi olur.

彼らが帰ったらすぐに君に電話をかけてあげましょう。

Onlar döner dönmez sana telefon edeceğim.

私は彼らがあの部屋に泊まるのに、お金を請求しすぎた。

Odaları için onlara çok fazla para ödedim.

彼らが将来 生み出す進歩や発明を 想像してみてください

Onların yapacakları muazzam buluşları düşünün:

でも 彼らが 探索し創意工夫できるよう 成長するためには

ancak onlara, kâşif ve mucit olmaları için

彼らが私の言うことを理解できるようにゆっくり話した。

Beni anlayabilsinler diye yavaş konuştum.

彼らが私にいくら寄付してほしいのかよく分かりません。

Benden ne kadar bağış beklediklerinden emin değilim.

彼らがまだ東京に住んでいるかどうか彼に聞いてごらん。

Ona hâlâ Tokyo'da yaşayıp yaşamadıklarını sor.

「彼らがいつ到着するか知っていますか」「今夜11時30分です」

"Onların ne zaman geleceklerini biliyor musun?" "Bu akşam on bir buçukta."

彼らが彼に読んでほしいと頼んだマニュアルは2インチの厚さだった。

Okumasını istedikleri el kitabı iki inç kalınlığındaydı.

彼らがパリで会ったとき、彼らはお互いに暖かくなりました。ナポレオン

Fransa'nın yeni Birinci Konsolosu Napolyon Bonapart'ın dikkatine çekti

彼らが目的達成のために暴力に訴えなければいいのですが。

Hedeflerine ulaşmak için şiddete başvurmayacaklarını umuyorum.

彼らが僕を温かく迎えてくれたのでくつろぐことができた。

Beni sıcak karşıladılar, bu yüzden evimde gibi hissettim.

More Words: