Translation of "大変だ" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "大変だ" in a sentence and their turkish translations:

大変だ

Tanrım!

大変だよ

Gerçekten zor.

大変だ ひどいぞ

Tanrım, bu kötü!

‎落ちたら大変だ

Kaymak, ölümle sonuçlanabilir.

大変だぞ でもやろう

Bu zor olabilir. Ama bir deneyelim.

大変だ 全部砕けてる

Tanrım, baksanıza. Resmen paramparça...

この町で暮らすのは大変だ。

Bu şehirde yaşamak zordur.

穴が続く先が分かるよ 大変だ

Deliğin gittiği yönü hissedebiliyorum. Tanrım.

火事場はやじ馬で大変だった。

Yangın mahallinde büyük bir kalabalık toplandı.

それって、そんなに大変だったの?

O kadar zor muydu?

私の家を見つけるの、大変だった?

- Evimi bulmakta zorlandın mı?
- Evi bulmakta zorlandın mı?

大変だ。車のキーを無くしてしまった。

Tanrım! Araba anahtarlarını kaybettim.

見つけるのが大変だった よくやった

Sen bulunması zor bir kızsın, değil mi? Çok iyi iş çıkardın.

‎真っ暗な砂丘で ‎メスを探すのは大変だ

Fakat bu engin, tekdüze kumullarda karanlıkta yol bulmak zor.

干草に火がついたらそれこそ大変だ。

Eğer saman yanarsa, gerçek bir felaket olur.

その仕事をやり遂げるのは大変だった。

İşi bitirmek zordu.

大雨の時にタクシーをつかまえるのは大変だ。

Taksiler sağanak sırasında seyrekti.

当時は旅行が今よりもずっと大変だった。

O günlerde seyahat etmek çok daha zordu.

食べ物にアレルギーがあると、外食の時大変だよね。

Gıda alerjiniz varken dışarıda yemek yemek zordur, değil mi?

こういうトンネルを進み― 迷ってしまったら大変だ

Böyle tünellerde ilerlerken kaybolmak hiç eğlenceli değildir.

子供がなかなか寝つかないので大変だった。

Çocuğu yatağa koyarken sıkıntı çektim.

でもこの巨大な砂漠で サソリを探し出すのは 大変だ

Ama devasa çöl arazisinde bir akrep aramak çok uzun sürebilir.

‎でも子連れでは大変だ ‎オスの子供たちは ‎遊びに夢中

Peşinde yavrularla kolay olmuyor. Genç erkek daha çok oyun peşinde gibi.

ニックは東京の物価は高くて大変だと私に不平を言った。

Nick Tokyo'daki yüksek fiyatlar hakkında bana şikâyette bulundu.

- この山は登るのが困難だよ。
- この山は登るのが大変だよ。

Bu dağa tırmanmak zordur.

こっちにきてから、ずっと近所でビバークしてたの?大変だったね。

Buraya geldiğinden beri kamp mı yapıyorsun? Çok berbat olmalı.

IPadアプリを作るのがこんなに大変だとは思ってもみなかった。

Bir iPad app oluşturmanın bu kadar zor olacağını asla düşünmemiştim.

30過ぎての商売替えは大変だからしたくないのですけれどね。

Pekala, otuzundan sonra işleri değiştirmek zordur bu yüzden bunu gerçekten yapmak istemiyorum.

ピクニックテーブルを組み立てるのがこんなに大変だなんて思ってもみなかったよ。

- Bir piknik masası yapmanın bu kadar zor olacağını asla düşünmemiştim.
- Bir piknik masasını kurmanın bu kadar zor olacağını asla düşünmemiştim.

- 英語を習得するのは難しい。
- 英語を習得するのは大変だ。
- 英語をマスターすることは難しい。

İngilizceyi öğrenmek zordur.

- 当時は旅行が今よりもずっと大変だった。
- その当時旅は現在よりもはるかに困難であった。

Seyahat etmek o günlerde çok daha zordu.

初の海外で一緒に旅行にいったうちの一人がスリに遭ってもう大変だったんだ。だから、あまりいい印象が残ってないのだと思う。

Yurt dışına ilk yolculuğumuzda birlikte gittiğim bir arkadaş cüzdanını çaldırdı. Bunun iyi bir izlenim bıraktığını sanmıyorum.

- 残念ですが。
- 気の毒ですね。
- それは大変だねえ・・・。
- それは困ったね。
- それはいけませんね。
- お気の毒に。
- それは残念だね。
- それは残念だよ。

- Bu çok kötü.
- Ne yazık!
- Vah vah!

- 最初のころ、人々が話すのが速すぎると、言っていることを理解するのが難しかった。
- みんながあまりにも速く話していて、最初は理解するのが難しかった。
- 最初のうち、速く話されると理解するのが大変だった。

Başlangıçta, çok hızlı konuştukları zaman insanları zorlukla anlardım.

More Words: