Translation of "信じられない!" in Turkish

0.023 sec.

Examples of using "信じられない!" in a sentence and their turkish translations:

- 信じられないわ。
- 信じられない!

Buna inanmıyorum!

- 信じられない!
- それを信じられない。

Ona inanamıyorum.

信じられない

Bu inanılmaz.

信じられない!

- İnanamıyorum!
- Ben ona inanamıyorum!

信じられないわ。

Bu inanılmaz bir şey.

信じられない話だな。

O, inanılmaz bir hikaye.

きみを信じられない。

Sana inanamam.

それを信じられない。

Ona inanmıyorum!

自分でも信じられない。

Ben bile ona inanamıyorum.

もう誰も信じられない。

Artık kimseye güvenemiyorum.

- 信じられない!
- あり得ねぇー。

Ben ona inanamıyorum!

そんなことは信じられない。

Ben ona inanamıyorum.

信じられないくらい痛ましく 信じられないくらい甘美かもしれません

İnanılmaz derecede acı verici ama bir o kadar da güzel olabilir.

信じられないくらいうまいね。

O muhteşemdi.

また雨だなんて信じられない。

Tekrar yağmur yağdığına inanamıyorum.

トムが死んだなんて信じられない。

Tom'un öldüğüne inanamıyorum.

トムは、まだシングルなんて信じられない。

Tom'un hâlâ bekar olduğuna inanamıyorum.

トムが結婚するなんて信じられない。

Tom'un evlendiğine inanamıyorum.

信じられない知らせに頭を抱えこみ

kafamı düşünülemez haberler ile dolduruyorum,

- トムがメアリーにそれをしたなんて信じられない。
- トムがメアリーにそんなことしたなんて、信じられないわ。

Tom'un onu Mary'ye yaptığına inanamıyorum.

トムがまだ独身だなんて、信じられないよ。

Tom'un hâlâ bekar olduğuna inanmak zor.

人々は信じられないことを サイにしている

İnsanların gergedanlara yaşattığı şeyler artık inanılır boyutta değil.

彼女は、信じられないほどに世間知らずだ。

- O inanılmaz derecede saf.
- O inanılmaz derecede toy.

トムが私を覚えているなんて、信じられない。

Tom'un beni hatırlamasına inanamıyorum.

トムがあんなミスをするなんて信じられない。

Tom'un bu tür bir hata yaptığına inanamıyorum.

人間関係は信じられないほどややこしい。

İlişkiler inanılmaz derecede karmaşıktır.

ジョージののどぼとけは信じられないぐらい大きい。

George inanılmaz büyüklükte bir gırtlak kemiğine sahiptir.

君が本当にハーバードに受かったなんて、信じられないよ。

Harvard'a gerçekten girdiğine inanamıyorum.

信じられないかもしれないけど、トムは70歳なんだよ。

İster inan ister inanma, Tom 70 yaşında.

トムが私に嫌だと本当に言ったなんて信じられない。

Tom'un bana gerçekten hayır dediğine inanamıyorum.

コードEpicHistoryを使用してスマートTVにサインアップすると、この信じられないほどの

Tüm yıl boyunca 15 dolardan daha düşük bir fiyata bu inanılmaz belgesel

信じられないだろうけど、その洞窟から怪獣が現れたんだ。

İster inan ister inanma, mağaradan bir canavar çıktı.

信じられないかもしれないが、実際私は絵を描けるんだよ。

İster inanın ister inanmayın, ben aslında resim çizebilirim.

医者が食べるなって言ったのを食べるなんて、信じられない。

Doktorun yememeni söylediği şeyleri yediğine inanamıyorum.

トムが本当にこれをやろうと計画しているとは信じられない。

Tom'un gerçekten bunu yapmayı planladığına inanamıyorum.

メアリーの住んでいる場所をトムが知っているなんて信じられない。

Tom'un Mary'nin nerede yaşadığını bildiğine inanamıyorum.

あの話には信じられないところが多すぎて本当とは思えない。

O hikaye gerçek olmak için çok olağanüstü.

ひょっとすると彼は彼女の言うことを信じられないかもしれない。

O muhtemelen ona inanamıyor.

この話は信じられないように思われるかもしれないが、本当の話だ。

Bu hikaye inanılmaz gelebilir ama o doğrudur.

こんなこと信じられないかもしれないが、私は酒を全然飲まないのだ。

Buna inanmayabilirsin ama ben hiç içki içmiyorum.

に打ち上げるために信じられないほど巨大なロケットを必要とします。 フォンブラウンは、 小さなロケットに

uzaya fırlatılması için inanılmaz derecede büyük bir rokete ihtiyacı olacaktır. Von Braun, uzay aracını parçalar halinde

ナポレオンが最初の報告を聞いたとき、彼は信じられないほどでした。 「あなたの元帥は 二重に見え

Napolyon ilk haberi duyduğunda inanamıyordu. "Mareşaliniz çifte görüşmüş olmalı

宇宙飛行士を月に着陸させるという信じられないほどの仕事は、アポロ計画として知られています。

Bir astronotu Ay'a indirmenin inanılmaz görevi Apollo Programı olarak bilinecekti.

彼は自分が信じられないほど金持ちでフェラーリを持っていると言ったが、私はすぐに彼の正体を見破った。

Bana Ferrarisi olduğunu ve inanılmaz zengin olduğunu söylemişti ama onun ne mal olduğunu anladım.

More Words: