Translation of "めるよ" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "めるよ" in a sentence and their turkish translations:

始めるよ

Bunu yapalım.

埋(う)めるよ

Ve de üstünü dolduracağım.

置いておこう うめるよ

Bakın, onları böyle bırakacağız. Ve de üstünü dolduracağım.

君が前に進めるように

"yürümene yardımcı olabilirim" dedim.

留めるよ 無事を祈っててくれ

Şuna bağlanalım. Dua edin de halat beni taşısın.

いびきをかくことは認めるよ・・・。

- Horladığımı kabul etmek zorundayım.
- Horladığımı kabul etmeliyim.

医者は煙草をやめるようにいった。

Doktorum sigarayı bırakmamı tavsiye etti.

日本語を読めるようになりたいです。

Japonca okuyabilmeyi istiyorum.

トムは、門を閉めるよう私に言いました。

Tom bana kapıyı kapatmamı söyledi.

彼女は彼に辞めるよう圧力をかけた。

O ona istifa etmesi için baskı yaptı.

彼は私たちに始めるように合図した。

O, bize başlamak için sinyal verdi.

隠れることを やめるようになりました

saklanmayı bırakmadım.

運転者はシートベルトをしめるように指導された。

Sürücü bize emniyet kemerlerimizi bağlamamızıı tavsiye etti.

彼はジョンにかわりを務めるように命じた。

O, John'u vekili olarak hareket etmesi için atadı.

私はたばこを止めるように説得された。

- Ben sigarayı bırakmak için ikna edildim.
- Sigarayı bırakmaya ikna oldum.

警官が私に車を停めるように命令した。

Bir polis memuru arabayı durdurmamı söyledi.

彼の医者は彼にタバコをやめるよう忠告した。

- Doktoru ona sigarayı bırakmasını tavsiye etti.
- Doktoru ona sigarayı bırakması tavsiyesinde bulundu.

トラックは狭い道を塀にかすめるように通った。

Kamyon dar yolda duvar boyunca sıyırdı.

面前で人を誉めるような人を信用するな。

Senin huzurunda seni öven insanlara güvenme.

彼女は彼に資金を集めるように依頼した。

Onun fonu yükseltmesini söyledi.

私は彼にたばこをやめるように忠告した。

Ona sigaradan vazgeçmesini tavsiye ettim.

- 彼はアラビア語を読みます。
- 彼はアラビア語が読めるよ。

O, Arapça okur.

彼は簡単に非を認めるような人ではない。

O, hatalarını kolayca kabul edecek bir adam değildir.

医者は彼に喫煙と飲酒をやめるよう言った。

Doktor sigarayı ve içkiyi bırakmasını söyledi.

医者はあなたにタバコを辞めるようにと勧めた。

Doktor sigarayı bırakmanı tavsiye etti.

その新聞は政府にインフレを止めるように求めた。

Gazete hükümetin enflasyonu durdurmasını istedi.

兄は私にたばこをやめるようにと忠告した。

Erkek kardeşim bana sigara içmeyi bırakmamı tavsiye etti.

彼は彼女に飲酒をやめるようにと忠告した。

O, ona içki içmeyi bırakmasını tavsiye etti.

彼女は、彼に仕事を辞めるよう、圧力をかけた。

O, ona işini bırakması için baskı yaptı.

医者は彼にたばこをやめるようにと忠告した。

Doktor ona sigara içmekten vazgeçmesini tavsiye etti.

医者は彼に働きすぎを止めるように忠告した。

Doktor ona çok fazla çalışmayı bırakmasını önerdi.

医者はスミスさんに喫煙を止めるようにと勧めた。

Doktor, Bay Smith'e sigara içmeyi bırakmasını söyledi.

婦人参政権を認めるように憲法が修正された。

Kadınların oy verebilmesi için anayasa değiştirildi.

その後でマイクは博にシートベルトを締めるように言います。

Bundan sonra, Mike Hiroshi'ye emniyet kemerini bağlamasını söyler.

彼女は彼に、酒をきっぱりやめるよう忠告した。

O ona içmekten vazgeçmesini tavsiye etti.

彼はおしゃべりをやめるように私達に警告した。

O, bizi konuşmayı kesmemiz için uyardı.

医者はトムにドッグフードを食べるのを止めるように言った。

Doktor Tom'a köpek maması yemeyi durdurmasını söyledi.

チームを辞めるように言われたら、落ち込んでしまうよ。

Takımı bırakmamı isterlerse bu çok moralimi bozar.

じゃあ 水しぶきと共に始めるよ 試しに決断してみて

Görevimize büyük bir atlayış ve eğlenceli bir deneme kararıyla başlayacağız.

- それら全部読むことができる。
- 僕ね、それ全部読めるよ。

Ben bütün onları okuyabilirim.

彼は万一のためにお金をためるようなことはしない。

O, kötü gün için hiç tasarruf yapmaz.

過度の運動なのでジョギングをやめるように医者が私に言った。

Doktor aşırı egzersiz olduğu için koşuyu terk etmemi tavsiye etti.

彼はよい眺めが楽しめるように最上階の部屋を借りた。

O iyi bir manzaranın tadını çıkarmak için üst katta bir oda kiraladı.

私に付きまとうのをやめるように、トムに言ってください。

Tom'a peşime düşmekten vazgeçmesini söyle.

煙草を吸う人とキスをするのは灰皿を舐めるようなものだ。

Sigara içen bir kişiyi öpmek kül tablası yalamak gibidir.

サムに計画を諦めるように説得したが上手く行かなかった。

Sam'i sadece başarısız olacak planından vazgeçmesi için ikna etmeye çalıştım,

真の科学者なら、事実をゆがめるようなことはしないだろう。

Gerçek bir bilimci gerçekleri çarpıtmaz.

彼が話をやめるように頼んだが、彼はそれでもはなしつづけた。

Ondan susmasını istedim ama yine de devam etti.

あり、ベルティエはスモレンスクでの前進を止めるようにナポレオンを説得しようとした人々の1人でした。

ve Berthier, Napolyon'u Smolensk'teki ilerlemeyi durdurmaya ikna etmeye çalışanlar arasındaydı.

- 喫煙をやめるように医者に言われた。
- タバコを断念するようにと医者が私に言った。

Doktor bana sigaradan vazgeçmemi söyledi.

- 何も私にそれをあきらめるように強制することができない。
- 何があろうとも私はあきらめない。

Hiçbir şey ondan vazgeçmem için beni zorlayamaz.

- 僕が悪かったの認めます。
- 僕がわるかったことは認めます。
- 私が間違っていたと認めよう。
- 自分が間違ってたって認めるよ。

Ben hatalı olduğumu itiraf ederim.

- 私は友人に結婚をやめるよう説得しようとした。
- 私は友人に結婚しないように説得に努めた。
- 私は友人に結婚を思いとどまらせようとした。

Bir arkadaşımı evlenmekten vazgeçirmeye çalıştım.

More Words: