Translation of "むしろ" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "むしろ" in a sentence and their turkish translations:

- 私はむしろコーヒーが飲みたい。
- 私は、むしろコーヒーを飲みたい。

Bir kahve içmeyi tercih ederim.

むしろ忙しいんです—

Onlar sadece meşgul.

むしろ 始まりなのです

İyileşme asıl burada başlar.

むしろトムは嬉しそうだ。

Tom gerçekten mutlu görünüyor.

私はむしろここにいたい。

Ben burada kalmayı tercih ederim.

英雄ならむしろスカーフェイスですから

Yaralı Yüz olamıyor?

私はむしろ君に来てほしい。

Gelmeni tercih ederim.

私はむしろビールを注文したい。

Bira sipariş etmeyi tercih ederim.

- 次のバスを待つより、むしろ歩きたい。
- 私は次のバスを待つよりはむしろ歩きたい。
- 私は次ぎのバスを待つよりむしろ歩きたい。
- 私は、次のバスを待つよりむしろ歩きたい。

Bir sonraki otobüsü beklemektense yürümeyi tercih ederim.

むしろ名誉ある死を選びたい。

Ben onurlu bir ölümü tercih ederim.

今日はむしろ外出したくない。

Bugün dışarı çıkmayı tercih etmiyorum.

彼はバスケットボールよりむしろテニスが好きです。

O, basketbol yerine tenisi sever.

私は歩くよりむしろタクシーに乗りたい。

Yürümektense bir taksiye binmeyi tercih ederim.

私は騙すよりもむしろ騙されたい。

Aldatmaktansa aldatılmayı tercih ederim.

私は泳ぐよりもむしろテニスをしたい。

Yüzmektense tenis oynamayı tercih ederim.

- 子供は両親よりもむしろ友達の真似をする。
- 子供は親よりもむしろ友人のまねをする。

Çocuklar anne ve babalarından çok arkadaşlarını taklit ederler.

むしろ完全に 感じようとしています

daha çok bütün hissetmekle alakalı.

一人で行くよりはむしろ家にいたい。

Yalnız gitmektense evde kalmayı tercih ederim.

彼は作家というよりむしろ先生です。

Yazardan çok bir öğretmendir.

水泳に行くよりは、むしろフットボールをしたい。

Yüzmeye gitmektense futbol oynamayı tercih ederim.

私は教師というよりもむしろ作家だ。

Bir öğretmenden daha ziyade bir yazarım.

私は出かけるよりむしろ家にいたい。

Dışarı çıkmaktansa evde kalmayı tercih ederim.

私はむしろ歩くより、自転車に乗りたい。

Yürümektense bisikletime binmeyi tercih ederim.

買い物に行くよりも、むしろ家にいたい。

Alışverişe gitmektense evde kalmayı tercih ederim.

家で休むくらいならむしろ外出したい。

Evde kalmaktansa dışarı çıkmayı tercih ederim.

- 次のバスを待つより、むしろ歩きたい。
- 私は次のバスを待つよりはむしろ歩きたい。
- 私は次ぎのバスを待つよりむしろ歩きたい。
- 私は、次のバスを待つよりむしろ歩きたい。
- 次のバスを待つくらいなら歩いてく方がいいよ。

Bir sonraki otobüsü beklemektense yürümeyi tercih ederim.

私はむしろ一人でそこへは行きたくない。

- Oraya yalnız gitmeyi tercih etmem.
- Oraya yalnız gitmeyi tercih etmiyorum.

雨の中を出かけるよりむしろ家にいたい。

Yağmurda dışarı çıkmaktansa evde kalmayı tercih ederim.

私は映画よりはむしろ美術館へ行きたい。

Sinemaya gitmektense sanat müzesine gitmeyi tercih ederim.

彼は小説家というよりもむしろ評論家です。

O yazardan ziyade eleştirmendir.

公園へ行くよりもむしろ動物園に行きたい。

Parka gitmektense hayvanat bahçesine gitmeyi tercih ederiz.

子どもたちよりむしろ親たちに責任がある。

Çocuklardan ziyade ebeveynler suçlanacak.

- 私は彼と一緒に外出するよりもむしろ家にいたい。
- 私は彼といっしょに外出するよりはむしろ家にいたい。

Onunla çıkmaktansa evde kalmayı tercih ederim.

彼の下で働くぐらいなら私はむしろ餓死する。

Onun emrinde çalışmaktansa açlıktan ölmeyi tercih ederim.

木曜日よりむしろ金曜日においでいただきたい。

Perşembe günü gelmektense cuma günü gelmeni tercih ederim.

私はバスを待ってここにいるよりむしろ歩きたい。

Otobüs bekleyerek burada kalmaktansa yaya gitmeyi tercih ederim.

あの少女は美しいというよりはむしろかわいい。

O kız güzelden çok şirin.

いや むしろ何年間も 重役を迎えていませんでした

Hayır, senelerdir kıdemli birini işe almadık.

私は恥をかいて生きているよりはむしろ死にたい。

Utanç içinde yaşamaktansa ölmeyi tercih ederim.

私は修学旅行にいくよりもむしろ家にいたいです。

Okul gezisine gitmektense evde kalmayı tercih ederim.

ボブに来てもらうよりも、むしろ一人で映画に行きたい。

Bob'ı benimle getirtmektense sinemaya yalnız gitmeyi tercih ederim.

彼女の犬は忠実というよりはむしろよく慣れている。

Onun köpeği uysal olduğu kadar çok sadık değildir.

彼はいわゆる天才ではない。むしろ彼は努力家なのだ。

Ona dahi denilmez, daha doğrusu o çalışkan bir işçidir.

ラッシュアワーの電車で行くよりむしろ早く出かけるほうがいい。

Kalabalık trenlerde seyahat etmektense erken çıkmayı tercih ederim.

私はむしろ衣服にそんなに多くのお金をつかいたくない。

Elbiselere çok para harcamayı tercih etmiyorum.

- 楽しいのはむしろ私達のほうです。
- お役に立てて何よりです。

O zevk bize ait.

彼らの家具はデザインよりむしろ実用性の観点から選ばれていた。

Onların mobilyaları, tarz yerine yarar için seçildi.

タバコをへらすことよりむしろタバコをやめるってのはどうですか。

Sigaraları azaltmak yerine neden sadece onları bırakmıyorsun?

技術者は自然を知ろうとするよりはむしろ利用しようとする。

Mühendisler, tabiatı anlamaktan ziyade, onu kullanmaya çalışırlar.

人の価値は社会的地位よりも、むしろ人格によって判断すべきだ。

Bir insanın değeri onun sosyal konumundan daha çok onun karakteriyle değerlendirilmelidir.

- 出かけるより家にいるほうがよい。
- 出かけるよりは家にいるほうがましだ。
- 外出するよりはむしろ家に居たい。
- がいしゅつするよりかはむしろ家にいたい。

Dışarı gitmektense evde kalmayı tercih ederim.

プロパガンダがどんなものかを認識する事が むしろ難しくなるかもしれません

propagandanın neye benzediğini bilmek daha da zor olabilir.

- バスを待つよりむしろ歩きたい。
- バスを待つくらいなら、歩いた方がいいよ。

Bir otobüs beklemektense yürümeyi tercih ederim.

歴史家の役割は資料の発見や分類よりも、むしろその解釈と説明にある。

Tarihçinin rolü daha az keşfetmek ve onları çevirmek ve açıklamak yerine belgelerin kataloğunu hazırlamaktır.

- 私は室内よりむしろ外に行きたい。
- 室内にいるよりも外に出かけたいかな。

- Dışarı çıkmayı evde kalmaya tercih ederim.
- Evde kalmaktansa dışarı çıkmayı tercih ederim.

そういうことは計画的というよりむしろ偶然に起こることがしばしばある。

Bu tip şeyler genelde maksatlı değil, kazara olur.

- 今日は遊ぶよりもむしろ勉強をしたい。
- 今日は遊ぶよりも勉強したいんだよ。

Bugün oyun oynamaktansa çalışmayı tercih ederim.

時代に遅れないようについていくのは老人にとってむしろ難しいことである。

Yaşlı bir adamın zamana ayak uydurması oldukça zordur.

- 私は魚よりもむしろ鳥になりたい。
- 私はどちらかといえば魚より鳥になりたい。

Bir balık olmaktansa bir kuş olmayı yeğlerim.

- バスよりむしろ歩きたい。
- バスに乗るより歩いて行きたい。
- バスに乗るより歩きがいいな。

Otobüse binmektense yürümeyi tercih ederim.

- 実を言うと、私は外出するより家にいたいのです。
- 実は、出かけるよりむしろ家で過ごす方が良い。

Doğrusunu söylemek gerekirse, dışarı çıkmaktansa evde kalmayı tercih ederim.

- そこに行くよりむしろここにいるほうがましだ。
- そこに行くぐらいなら、ここにいる方がマシだよ。

Oraya gitmektense burada kalmayı tercih ederim.

- 出かけるよりも家にいたい。
- 私は外出するよりむしろ家にいたい。
- 外出するより家にいるほうがいい。

Dışarı çıkmaktansa evde kalmayı tercih ederim.

- テレビはためになるというよりもむしろ害になると主張する人もいる。
- テレビは有害無益だと言う人もいる。

Kimileri televizyonun faydadan çok zarar getirdiğini iddia ediyor.

- 恥をかくより死んだほうがましだと彼は思っている。
- 名が穢れるくらいなら、彼はむしろ死を選ぶ。

Kendini rezil etmektense ölmeyi tercih eder.

- 彼は賢明というより利口である。
- 彼は賢いというより頭がいい。
- 彼は賢いというよりもむしろ利口である。

O bilgeden daha akıllı.

- 私は家にいるよりも外出するほうがいい。
- 家にいるよりむしろ出かけたい。
- 家にいるより、外に出かける方が好きなんだ。

Dışarı gitmeyi evde kalmaya tercih ederim.

- 私はそれをするよりむしろ死にたい。
- 私はそれをするくらいなら死んだ方がいい。
- そんなことするくらいなら死んだ方がましだよ。

Onu yapmaktansa ölmeyi tercih ederim.

More Words: