Translation of "まさか!" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "まさか!" in a sentence and their turkish translations:

まさか!

İmkansız !

- まさかの時の友は真の友。
- まさかの時の友こそ真の友。

- Gerçek dost kara günde belli olur.
- İhtiyacın olduğunda yanında olan dost gerçek dosttur.

- 秘密なの?
- まさか秘密か?

O bir sır mı?

- まさかのときには貯蓄に頼ればよい。
- まさかのときには貯蓄すればいい。

- Acil bir durumda birikimlerine baş vurabilirsin.
- Acil bir durumda tasarruflarınıza baş vurabilirsiniz.

まさかの時のために蓄えなさい。

- Kötü bir gün için tasarruf yapın.
- Kara gün için tasarruf edin.

まさかのときに備えて貯蓄せよ。

Sıkıntılı bir gün için bir şey saklayın.

まさかトムに会うとは思わなかった。

Tom görmeyi umduğum son kişiydi.

まさか!彼がそこへ行ったはずがない。

Oraya nah gitti!

まさかの時に備えておくのは賢明だ。

Kötü gün için tedbir almak akıllıca.

まさかそんなことまで言う気はない。

Öyle şeyler söyleyecek kadar ileri gitmem.

- 冗談をいっているのでしょう。
- 冗談でしょう。
- まさか。冗談言うなよ!
- まさか、嘘でしょう。
- 冗談だろう!

Şaka yapıyor olmalısın!

まさかの時にはあなたを助けてやろう。

İhtiyacın olduğunda yanında olacağım.

まさか彼が病気だなんて思わなかった。

Onun hasta olabileceğini hiç düşünmemiştim.

まさかの時のために彼は保険に加入した。

O kötü bir gün için kendini sigortalattı.

まさかもう彼が来たのではないでしょうね。

O zaten gelmedi, değil mi?

まさかの時のために備えなければならない。

- Ak akçe kara gün içindir.
- Kötü bir gün için tedarikli olmalısın.

まさかここでトムに会うとは思ってなかった。

Tom'u burada görmeyi beklemiyordum.

まさか彼女がそんな事をやるとはおもえない。

Onun öyle yapacağını pek düşünmüyorum.

まさかの時にはすぐにこのボタンを押して下さい。

Acil durumda derhal bu düğmeye basınız.

- 彼女は外国でまさか彼と会おうとは夢にも思わなかった。
- まさか海外で彼に会うとは、彼女は夢にも思わなかった。

Onunla yurt dışında tanışacağı hiç aklına gelmezdi.

まさかと思うだろうが、彼女には子供が3人いる。

İster inan ister inanma, ama o kadının üç çocuğu var.

「まさかトムが勝つとは思わなかったなあ」「僕もだよ」

- "Tom'un kazanacağını hiç düşünmemiştim." "Ben de."
- "Tom'un yeneceğini hiç düşünmemiştim." "Ben de."
- "Tom'un galip geleceğini hiç düşünmemiştim." "Ben de."

我々はまさかの時の為備えをしなければならない。

Kara gün için tasarruf etmek zorundayız.

まさかここで君に会うなんて思ってもいなかった。

Burada görmeyi beklediğim son kişisin.

パターソン博士:まさか。彼女はその子猫に大変優しくしました。

Dr Patterson: Oh, hayır! Ona karşı çok nazikti.

私たちはまさかの時に備えて金を蓄えておくべきだ。

Kara gün için para biriktirmeliyiz.

まさかの時に備えてお金をいくらか貯えておくべきだ。

Sıkıntılı günlere karşı biraz para biriktirmelisiniz.

まさかの時に備えていくらか貯えておかねばならない。

Kötü bir gün için bir kenara bir şey koymalısın.

まさかこれが起こるだろうだなんて、思いもしませんでした。

Bunu olacağına dair hiçbir fikrim yoktu.

まさかこんなことが起きようとは、トムには知る由もなかった。

Tom'un bunun olacağını bilemezdi.

まさかの時のためにいつも貯金をしておかなければならない。

Kötü bir gün için her zaman para biriktirmelisin.

トムさんはまさか、自分のクラシックカーを売るのを検討するとはお思いません。

Tom'un şimdiye kadar antika arabasını satmayı düşündüğünden şüpheliyim.

- 彼に会うとは思いがけなかった。
- まさか彼に会えるとは思わなかった。

Görmeyi beklediğim son kişiydi.

- 馬鹿な!
- まさか!
- 嘘!
- あり得ねぇー。
- ウソだろ!
- あるわけがない。
- とんでもない!
- とんでもございません!
- とんでもありません!

- Mümkün değil!
- Asla!

More Words: