Translation of "つまり" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "つまり" in a sentence and their turkish translations:

つまり

Diğer bir deyişle,

この違い つまり

Bu farkları,

幼虫とウジだ つまり…

Larvalar ve kurtlar oluşmuşsa

つまり 栄養満点だよ

Bu çok iyi ve besleyici bir yemek.

コケだ つまり北はあっち

Yosun burada, yani kuzey muhtemelen şurası.

つまり ヒマラヤ・ヒンドゥークシュ地方に住む

Bu demek oluyor ki 240 milyon insan,

つまり、あなたは愚かだ。

Başka bir deyişle sen aptalsın.

つまりDNAの遺伝子コードです

yani DNA genetik kodunuzu.

つまりこれが 東西の線だ

Yani bu bir  doğu-batı hattı.

つまり現時点での興味は

Tüm bunlar demek oluyor ki şimdiki ilgi alanlarınız

つまり 恐竜の肺の上面部は

Yani bunun anlamı, dinozorların ciğerlerinin üst kısmı

彼女の心の中の感情 つまり

bu sebeple, bir duygulanım hâlinde

よし 道だぞ つまり文明だよ

Evet, bir yol! Bu medeniyet demek.

つまり 両親が生まれた国と

ebeveynlerimin doğduğu ülkeyle,

候補者に配布することもできます 。つまり、多様化、つまり混合を意味します。

adaylara bile dağıtılabilir . Bu daha sonra renklendirme, yani karıştırma anlamına gelir.

それはつまり億単位なのです

Milyardan bahsediyoruz, milyon değil.

つまり 私にとっては成功です

Bu benim için bir başarıdır.

つまり彼女は下手な踊り子だ。

O sadece dansta iyi değil.

つまりここは 酸素が少ないんだ

Muhtemelen fazla oksijen olmadığından.

つまり、父は母より2歳年上です。

Yani, babam annemden iki yaş büyüktür.

つまり、彼はあなたが好きなのね。

Bu onun seni sevdiği anlamına geliyor.

つまり常識を疑えということだ。

- Başka bir deyişle, sağduyudan şüphe etmelisin.
- Diğer bir deyişle, sağduyudan şüphelenmelisin.

つまり頭を使って― デーナを捜さなきゃ

Tamam, bu durumda onu bulmak için zekice davranmalıyız.

傾きはあっちだ つまり南はあっち

Eğer tüm büyüme bu yöndeyse güney bu tarafta demektir.

つまり探すのは 崩れやすい廃鉱や―

Yani, dengesiz ve terk edilmiş madenlere,

つまり 私のような裕福な子どもが

Benim zengin bir çocuk olup

つまり アメリカンドリームの追求を 英雄的行為とする―

Amerikan rüyasına dair toplumsal standardımıza göre, Amerikan rüyasını

つまり君が責任を取るべきだったのだ。

Kısacası, sorumluluğu kabul etmeliydin.

彼女は級友二人、つまりジェーンとメアリーを招いた。

Sınıf arkadaşlarından ikisini davet etti - Jane ve Mary

つまり 自らのコミュニティに 土着の音楽だった頃は

Müzik kendi topluluğuna ait hâldeyken

つまり 私は妹や 他の142人のプロジェリアの子供たち

Böylelikle kız kardeşim, diğer 142 Progeria çocuğu

つまり 今までトムがビートボックスで 鳴らしてきた音や

Bu beatbox, Tom'un yıllardır çıkardığı sesler

‎つまり目立つほど ‎狙われやすくなるのだ

Çağrı ne kadar belirgin olursa hedefi bulması o kadar kolay oluyor.

金と私とは他人同士だ。つまり、貧しいのだ。

Para ve ben birbirimize yabancıyız, yani, ben fakirim.

つまり世の中を良くする ということです

yani dünyayı daha iyi bir yer hâline getirmek demek.

つまり 私の知人は皆 動物を好きでいながら

Tanıdığım herkes hayvanları seviyordu

つまり筋肉を使って 前に突く用意をしてる

Bunun anlamı, kaslarını kullanarak öne atılmaya hazır olduğudur.

外国人の一団が江戸、つまり東京に到着した。

Bir grup yabancı Edo'ya geldi, yani Tokyo.

彼らは3日後、つまり6月10日に出発します。

Onlar üç gün içinde gidiyorlar. Yani 10 Haziran'da.

つまり まだネットに繋がっていない 人たちの数が

Bu, hala çevrimdışı veya bağlantı dışı olan

彼は一週間前、つまり五月十日にヨーロッパに向かった。

Bir hafta önce Avrupa'ya gitmek için yola çıktı. Yani 10 mayısta.

祖母は耳が遠い、つまり、耳が少し不自由なのだ。

Büyükannem biraz ağır işitir. Yani hafifçe sağırdır.

つまり殺人、混乱、刑務所、死、破壊 などへの反響です

Cinayet, kargaşa, hapis, ölüm, yıkım

つまり 一般的に 私たち女性は 疲労感があっても

Yani aslında yorulmuş olabiliriz

何かの拍子に取れたんだ つまり ここにいたのさ

Bir şekilde bunu düşürmüş. Yani buraya kesinlikle girmiş.

つまり1秒間に120回 ぶつかり合ってるわけです

Bu da demek oluyor ki sadece bu sesi çıkarmak için

つまり 深海までセンサーを 配備するために使うエネルギーです

sensörleri derin okyanusa göndermek için gerekli olan enerji.

‎そのため獲物を捕って ‎養分を得る ‎つまり肉食だ

Fakat beslenmelerini korkunç bir yöntemle takviye ederler. Etçildirler.

つまりいろんな用途に使え 利用しやすいのです

İşlenebilir. Çalışılabilir.

つまり 私たちが今やったことが 将来起こることに

Bunun anlamı, şu anda yaptığımız şey gelecekte olacak

つまり基本的に 貧しく 権利を奪われた非貴族階級は

Aslında, yoksul, hak sahibi olmayan, soylu olmayan demek

違いはこうだ。つまり、彼のほうが君よりよく働くのだ。

- Fark bu: o senden daha çok çalışıyor.
- Fark şu: O senden daha sıkı çalışıyor.

彼は今日から1週間後、つまり12月10日に帰ってくる。

O, bugünden itibaren bir hafta sonra geri dönecek, yani, 10 Aralıkta.

つまり 脳の物理的な構造が 実際に変わるわけですから

Burada, beynin fiziksel yapısı değişiyor.

つまり 脳が発達中であることだけが 原因なのではなく

Bu yüzden tek sorumlu gelişmekte olan beyin değil.

私は彼女を5日前、つまりこの前の金曜日に駅で見かけた。

Onu beş gün önce istasyonda gördüm, yani, geçen cuma.

つまり彼女は幼いながら 理解し始めていたと分かりました

O hâlde, onun genç olduğunu ama anlamaya başladığını gösteriyor.

新しい細胞を作るために生体物質 つまり 足場を埋め込むと

Yani ben vücuda yeni bir materyal yerleştirdiğimde

- この部屋は息がつまりそうだ。
- この部屋はすごく風通しが悪い。

Bu oda çok havasız.

さらに、投票は、さまざまなリスト、つまりさまざまな 政党や有権者グループの

Ek olarak, oylar farklı listelerden, yani farklı partilerden veya seçmen gruplarından

私の誕生日は今日から数えて1ヵ月先です。つまり、4月5日です。

Doğum günüme bir ay var. Demek ki, 5 Nisan.

長い間、雨が全然降っていません。つまり、4月の初めから降っていないのです。

Uzun zamandır hiç yağmur yağmadı; Aslında, nisan ayının başından beri yağmadı.

つまり筋肉を使って 前に突く用意をしてる 自分がどんなに速くても ガラガラヘビにはかなわない

Bunun anlamı, kaslarını kullanarak öne atılmaya hazır olduğudur. Ne kadar hızlı olduğunuzu düşünseniz de bir çıngıraklı yılan kadar değilsiniz.

投票が行われる場合があります。それは蓄積すること、つまり蓄積することを意味します。

oy verilebilir. Bu biriktirmek, yani biriktirmek demektir.

良い新聞記者は、どんなニュース源からも、つまり、出所不明型のニュース源からも、学びとれるものはなんでも利用する。

İyi bir gazete muhabiri herhangi bir kaynaktan öğrendiklerinden, hatta "küçük kuş ona öyle söyledi" türü kaynaktan bile yararlanır.

時間に縛られた社会では、時は線のように、つまり過去から現在を通って未来に向かって延びる1本の直線と見られている。

Zamana bağlı bir toplumda zaman lineer olarak görülür-yani geçmişten şimdiki zamana ve geleceğe doğru uzanan düz bir çizgi olarak.

生い立ちを知らない人にネイティブみたいに聞こえるよって言われたら、それはおそらく、あなたの喋り方のどこかが、ネイティブじゃないと感じさせたってことだよ。つまりね、ネイティブのようには聞こえないということなんだよ。

Senin geçmiş deneyimini bilmeyen biri senin bir yerli konuşmacı gibi konuştuğunu söylerse, bu senin bir yerli konuşmacı olmadığını onlara fark ettiren konuşman hakkında muhtemelen bir şey fark ettiği anlamına gelir.Yani, senin gerçekten yerli konuşmacı gibi konuşmadığını.