Translation of "しかも" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "しかも" in a sentence and their turkish translations:

‎しかも中は暖かい

Üstelik burası daha sıcak.

しかもすぐ疲れてしまう

Ve bu insanı çok hızlı yoruyor.

しかも 読解テストだけでなく

Buna sadece okuma testleri değil,

- それは作りやすいし、しかも安い。
- それはつくりやすいししかも安い。

Yapılması kolay ve ucuzdur.

しかもまっすぐは進めない

Ve şimdi de, kanyon bizi rotamızı değiştirmeye zorluyor

‎しかも周りは捕食者だらけ

Onu avlayan bir sürü yırtıcı tür var.

- このバッグは素晴らしくて、しかも安い。
- このかばんはすばらしくて、しかも安い。

Bu çanta hem iyi hem de ucuz.

しかもクラス全体を歩き回ります

aynı zamanda sınıfın içinde dolaşırdı

しかも海岸なら食料も望める

ve kıyı boyunca yiyecek kaynakları da karşıma çıkabilir.

しかも それはとても高価です

ve o da çok pahalı.

しかも 各国が対等な立場です

eşit üye ülkeler olarak,

それは品質がよく、しかも安い。

O hem iyi hem de ucuz.

しかも かなりメタ的な体験として

Ve gayet meta bir deneyimde,

自分でそれをせよ、しかも直ちに。

Onu kendiniz yapın ve hemen yapın.

しかも 誰も そのことを言いません

Kimse bundan bahsetmiyor.

しかも この物質が存在しなければ

Ama o olmaksızın,

この魚は安くてしかも栄養がある。

- Bu balık ucuz ama besleyici.
- Bu balık ucuz, ama besin değeri yüksek.

彼は音もなくしかもすばやく動ける。

O, sessizce ve çabucak hareket edebilir.

しかも それが良い宣伝になったんです

Ayrıca, bu iyi bir pazarlamaydı.

しかも 保釈金が払えず収監された場合

Dahası, eğer kefaletle hapiste tutuluyorsanız

彼女はフランス語が話せる。しかも流ちょうに。

Fransızca konuşabilir, üstelik akıcı biçimde.

予算は不正確で、しかも非現実的に思える。

Bütçe hatalı ve gerçek dışı görünüyor.

- 君は彼女を助けなければいけない。しかもすぐに。
- あなたは彼女を助けなければならない。しかもすぐにだ。

Ona yardım etmelisin, ve çabucak!

患者は数日しかもたないと医者は強調した。

Doktor hastanın sadece birkaç günlük ömrü olduğunu vurguladı.

ロバートは利益のほんの一部しかもらわなかった。

Robert, karın küçük bir bölümünü aldı..

私の鼻は、とても大きく、しかも曲がっている。

Burnum gerçekten büyük ve ayrıca çarpık.

‎音の発生源を突き止める ‎しかも抜群の精度で

Sesin geldiği noktayı... ...ölümcül tutarlılıkla belirler.

彼、しかも彼独りだけが行かなければならない。

Sadece ve sadece o gitmeli.

我々は彼を助けなければならない、しかも直ちに。

Ona hemen yardım etmek zorundayız.

家はかなりにみえたし、しかも値段が手頃だった。

Ev iyi görünüyordu, üstelik fiyat en uygundu.

君は彼女に謝らなければならぬ、しかもいますぐに。

- Ondan özür dilemelisin. ve derhal.
- Ondan özür dilemelisin ve bunu derhal yapmalısın.

たった50ドルで、しかも靴クリームを2缶おまけいたします。

Yanında iki kutu bedava ayakkabı cilası ile birlikte onlar sadece 50 dolar.

しかも 私ほど新郎と親しくない 人たちだったのです

Damada benim kadar yakın bile değillerdi...

第一次シャンパーニュの戦いは90,000の損害を出し 僅かな結果しかもたらさなかった

ama 1.Champagne çatışması 90bin kayba oranla çok minik toprak kazanırlar

彼は人生にたった一つの目標しかもっていない。それは金もうけである。

Hayatında bir amacı var, para kazanmak.

恋とは巨大な矛盾であります。それなくしては生きられず、しかもそれによって傷つく。

Aşk büyük bir çelişkidir. Onsuz yaşayamazsın ancak aynı zamanda onun tarafından zarar verileceksin.

- 両方一度にはできんよ。
- 両方いいようにはできない。
- ケーキを食べてしかもそのケーキを持っていることはできない。

Yok öyle, hem karnım doysun hem pastam dursun.

More Words: