Translation of "けれども" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "けれども" in a sentence and their turkish translations:

けれども 実際のところ

Size söyleyebilirim ki

彼は若いけれども経験がある。

O genç ama deneyimli.

彼は疲れていたけれども働いた。

Yorgun olmasına rağmen, çalıştı.

けれども 英雄として振舞うことや

Ama size

欠点はあるけれども、彼はいい奴だ。

Tüm hatalarına rağmen, o iyi bir adam.

彼は疲れていたけれども、働き続けた。

O yorgundu fakat çalışmaya devam etti.

目には見えないけれども 具体化します

Sadece görmekle kalmazsınız, bir bütün hâline gelirsiniz.

とても寒かったけれども私は外出した。

Hava çok soğuktu, ama dışarı çıktım.

雨が降っていたけれども彼女は外出した。

Yağmur yağmasına rağmen, dışarı çıktı.

彼が悪かったけれども、あやまらなかった。

O yanılıyor olmasına rağmen üzgün olduğunu söylemedi.

母はお茶が好きだけれども、私はコーヒーが好きだ。

Ben kahve severken, annem çay sever.

疲れていたけれども、彼女は働き続けました。

O yorgun olmasına rağmen çalışmaya devam etti.

けれども、何かがおかしな方向に進みました。

Ama bir şey yanlış gitti.

列車が遅れたけれども、なんとか間に合った。

Tren geç kalmış olsa bile, biz zamanında gittik.

彼は若いけれども、決して時間を無駄にしない。

Genç olmasına rağmen vaktini boşa harcamaz.

彼は60歳をこえているけれども、若く見えます。

60 yaşından fazla olmasına rağmen o hala genç görünüyor.

彼女は疲れていたけれども、歩くことに決めた。

Yorgundu fakat yürümeye karar verdi.

昨夜は寒かったけれども、彼はコートを着なかった。

Dün gece hava soğuktu, ama o ceket giymedi.

私は疲れているけれども一生懸命勉強しよう。

Yorgun olmama rağmen sıkı çalışacağım.

ボブは変装していたけれども、一目で彼と分かった。

Bob maskeli olmasına karşın, ben onu bir bakışta tanıdım.

ジェーンは走るのは遅いけれども、とても速く泳ぎます。

Jane iyi bir koşucu olmasa da, o çok hızlı yüzebilir.

ジャックは疲れているけれども、元気そうな様子をしていた。

Jack yorgundu, ama iyi görünüyordu.

私はよくころんだけれども、決してあきらめなかった。

Sık sık düştüm ama asla vazgeçmedim.

- 貧乏だけれど彼は幸福だ。
- 彼は貧しいけれども幸福だ。

O, yoksul olduğu için mutludur.

政府は認めようとしないけれども、今の経済政策はガタガタだ。

Hükümet bunu kabul etmeyi reddetse de, ekonomi politikası harap olmuş durumda.

雨が降っていたけれども、みんなは楽しい時を過ごした。

Yağmur yağmasına rağmen, herkes iyi vakit geçirdi.

たいへん困難な仕事だけれども、私は最善を尽くします。

Çok zor bir görev omasına rağmen, ben elimden geleni yapacağım.

君の言うことは認めるけれども、言い方が気に入らない。

Söylediğinin doğru olduğunu kabul ediyorum ama onu söyleme tarzından hoşlanmıyorum.

彼女は疲れていたけれども、その仕事を仕上げようとした。

O yorgundu ama işi bitirmeye çalıştı.

彼は怒っていたけれども、辛抱強く私の言うことを聞いた。

Öfkesine rağmen, sabırla beni dinledi.

彼は子供だけれども、哲学の本を読むことに興味があった。

Bir çocuk olmasına rağmen felsefe kitapları okumak ilgisini çekerdi.

山田さんの家に何度か電話したけれども、誰も出なかった。

Birkaç defa Bay Yamada'nın evini aradım fakat hiç kimse telefona cevap vermedi.

私は彼にドアを開けないように言ったけれども、彼は開けた。

Kapıyı açtı, açmamasını söylememe rağmen.

トムはほんの16歳であるけれども、20歳以上のように見える。

Tom sadece on altı yaşında olmasına rağmen yirminin üzerinde gibi görünüyor.

けれども 多様性と包含性を正す 魔法の杖など存在しません

Ancak çeşitliliği ve katılımı düzeltebilen sihirli bir değnek yok.

若かったけれども彼女は献身的に病気の祖母の世話をした。

O, genç olduğu için, hasta büyük annesine özveriyle hizmet etti.

彼は疲れていたけれども、働くのをやめようとはしなかった。

O yorgun olmasına rağmen, çalışmayı durdurmadı.

彼はダイエットしたけれども、まだ体重を減らすことが出来なかった。

Diyet yapmasına rağmen hala kilo veremedi.

トムは猫を飼っていない。けれども犬を飼っているのですよね?

Tom'un bir kedisi yok ama Tom'un bir köpeği var, değil mi?

日本語を少し話せるけれども、英語で話すほうがよいと思う。

Sanırım biraz Japonca bilmeme rağmen İngilizce konuşsak iyi olur.

耳を傾けたけれども、彼らが行なっている事が理解できなかった。

Ben dinledim ama onların ne söylediğini çıkaramadım.

口論もよくするけれども、たいていは皆とても仲良くやっている。

Onlar çok tartışır ama genelde birlikte oldukça iyi geçinirler.

彼は重傷を負っていたけれども、何とか電話までたどりつくことができた。

Ağır yaralı olmasına rağmen telefona ulaşmayı başardı.

私は彼のことが好きだが、けれども心から彼を信用しているわけではない。

Ondan hoşlanıyorum fakat aynı zamanda ona gerçekten inanmıyorum.

- 私は疲れているけれども一生懸命勉強しよう。
- 疲れてるけど、勉強頑張るよ。

Yorgunum ama çok çalışacağım.

- 私は疲れているけれども一生懸命勉強しよう。
- 疲れていても勉強は頑張るよ。

Yorgun olmama rağmen çok çalışacağım.

- 私は疲れていたけれども、最善をつくした。
- 私は疲れていたが、最善を尽くした。

Yorgun olmama rağmen elimden geleni yaptım.

君が働きに出ることには反対しないけれども、子供達の面倒はどうするつもりだい。

Ben çalışmak için dışarı gitmene itiraz etmiyorum fakat çocuklara kim bakacak.

- 雪が降っていたけれども外はあまり寒くなかった。
- 雪は降ってたけど、外はそんなに寒くなかった。

Kar yağıyordu ama dışarısı çok soğuk değildi.

- 彼女は貧しかったけれども、なけなしの金を全部彼に与えた。
- 彼女は貧しかったけれど、持っていたわずかな金をありったけ彼に与えた。

O, fakir olmasına rağmen, sahip olduğu az miktarda parayı ona verdi.

- 父は私にその会に出ないように言っていたが、私は出席した。
- 私の父はその会合に出席しないように言ったけれども私は出席した。
- わたしは父に背いてその会合に出た。

Babam bana katılmamamı söylemesine rağmen toplantıya katıldım.

More Words: