Examples of using "いるだろう" in a sentence and their turkish translations:
O, muhtemelen uyuyor.
Onu kim biliyor?
Burası bir sürü mahlukla doludur.
O, onu bekliyor olacak.
Parçalar birleşiyor mu?
Mars'ta hayat var mıdır?
Bu yüzden böcekler daha serin bir yerde saklanıyor olacaklar.
O, bütün akşam burada olacak.
Bir tarihsel roman okuyor olacaksın.
Gelecek hafta Avrupa'ya seyahat edeceğim.
Saat sekizde evinde olacağım.
Yarın bu zaman Londra'da olacak.
Gümrükte uzun kuyruklar olacak.
Yarın bu zamanda ne yapıyor olacaksın?
O, şimdiye kadar Paris'te olacak.
O, yarın öğleden sonra tenis oynuyor olacak.
O bir mektup yazmış olacak.
O, şimdiye kadar Osaka'ya varmış olacak.
Herhangi bir kız ondan hoşlanabilir mi?
Yarın yaklaşık olarak bu saatte TV izliyor olacağım.
İnsanların hayvanlar ve kuşlar üzerinde hakimiyeti var mıdır?
Hokkaido'da şu sıralar kar yağıyor olmalı.
Nereye giderseniz gidin, Japon turistleri bulursunuz.
Şüphesiz haberi duydun.
İki öğrenci birbirleriyle konuşuyor olacak.
Annem beni her an bekliyor olacak.
Yarına kadar ev ödevini bitirmiş olacak.
Yarın bu vakitte ailesiyle konuşuyor olacak.
Yarın yaklaşık bu saatte sınav oluyor olacağım.
Tom muhtemelen öfkeli.
O yaklaşık yarın bu zamanda Zao dağında kayıyor olacak.
O, oraya varmadan önce hava kararacak.
- Yeni köprü marta kadar bitmiş olacak.
- Yeni köprü, marta kadar tamamlanmış olacak.
Carol yarın sekize kadar Londra'dan ayrılmış olacak.
Sen gelene kadar çocuk seni bekleyecek.
Sen oraya varıncaya kadar neredeyse karanlık olacak.
6:30 a kadar akşam yemeği hazır olacak.
Sanırım şu andan itibaren bir yıl seninle birlikte yaşayacağım.
Yarın bu vakitte onunla akşam yemeği yiyor olacak.
Salıya kadar ev ödevimi bitirmiş olacağım.
Onu her ziyaret edişinizde, onu video oyunları oynarken bulacaksınız.
Albüm önümüzdeki Temmuz ayına kadar tamamlanmış olacak.
2020 yılına kadar, bu şehrin nüfusu iki katına çıkmış olacak.
Sen dönmeden önce ben muhtemelen gitmiş olacağım.
Polis buraya gelene kadar hava kararacak.
Sen dönmeden önce ben buradan ayrılmış olacağım.
Ben bu kitabı okumayı salı gününe kadar bitirmiş olacağım.
Seni bir dahaki sefere gördüğümde, oldukça farklı olacaksın.
Karanlık ve rutubetli yerler börtü böcek bulmak için her zaman iyidir. Biz de oraya gidiyoruz.
2020 yılına kadar şehrimizin nüfusu ikiye katlanmış olacak.
Babam şimdi evde olabilir.
Gelecek haftaya kadar işi bitirmiş olacağım.
Sen dönmeden önce o buradan ayrılmış olacak.
Saat yedide geldiğinde çalışıyor olacağım.
O oraya varmadan önce, neredeyse hava kararacak.
Ozon tabakası olmasa, tehlikede oluruz.
Sen başlamadan önce onlar oraya varmış olacak.
Oraya varana kadar, yine mutlu olacak.
Gelecek hafta, milyonlarca insan TV programını izliyor olacak.
O uçağa binmiş olsaydık, şimdi ölmüş olacaktık.
O, o kazayla karşılaşmamış olsaydı şimdi hayatta olurdu.
Bu kompozisyonu yarın öğleye kadar yazdıracaksın, değil mi?
Araba çarptığında o, emniyet kemerini takıyor olsaydı hala hayatta olurdu.
Saat onda çıksaydı, şimdiye kadar buraya varırdı.
Yüzyılın sonuna gelindiğinde, dünya sıcaklıkta çarpıcı bir artış yaşamış olacak.
O, o zaman o uçuşu yapmamış olsaydı, şimdi hayatta olurdu.
O, nasihatimi dinleseydi, şimdi zengin olurdu.
Yarın yaklaşık olarak bu saatte Londra'da olacağız.
Yarın sabah kalktığımda, güneş parlıyor ve kuşlar ötüyor olacak.
Biz oraya varmadan önce toplantı bitmiş olacak.
Çok ödevim olmasına rağmen bu akşam saat dokuzda televizyon seyrediyor olacağım.
Eğer benim oğlum trafik kazasında ölmüş olmasaydı, şu an üniversite öğrencisi olacaktı.
Gençliğimde çok çalışsaydım şimdi başarılı olurdum.
Şimdiye kadar orada olacaktır.
Sen gelmeden önce o gitmiş olacak.
Şimdi çok aç olmalısın.
Sen muhtemelen onun hasta büyükannesini ziyaret etmek için yolda olduğunu bana söylediğini düşünüyorsun.
Yarın yaklaşık bu zamanda Pasifik üzerinde uçuyor olacağım.
Bunca yıldan sonra beni tanıyıp tanımayacağını merak ediyorum.
Muhtemelen genetiği değiştirilmiş meyve ve sebzeleri, bilmeden her zaman yersiniz.
Bu ayın sonunda, bu şehirde çalışan insanların sayısı bini geçmiş olacak.