Examples of using "いかに" in a sentence and their turkish translations:
Bu sadece onun tipik bir örneğidir.
O elbise pahalı bir görünüme sahip.
Önümüzdeki beş yıl boyunca,
Fikir ona özgüdür.
Geç kalması kişisel özelliğidir.
Sorun nükleer savaştan nasıl kaçınılacağıdır.
Bu onun ne kadar güçlü olduğuna bağlı.
Bu tam Meg'in o şekilde davranması gibi.
Kulağa bir başarı hikâyesi gibi geliyor, değil mi?
Vahşi doğanın ne kadar değerli olduğunu anlamamı sağladı.
Mesele paranın nasıl toplanacağı.
Gezegenimizin ne kadar özel olduğunu takdir etmeyi öğrenirsek
yetimhanem her ne kadar güzel olsa da
internetin mesajları nasıl güçlendirebileceğini
Onun o şekilde davranması karakteristiktir.
Çevre kirliliği ile nasıl uğraşacağın ciddi bir konudur.
Tom ne kadar şanslı olduğunun farkında değil.
duygularını uzaklaştırıp bastırdıklarını anlattılar.
"Bu alanın kutsallığını neden kimse göremiyor?"
Mutlu insanların ne kadar nadir olduğunu fark ettim.
Bu onun ne kadar dürüst olduğunu göstermek için hizmet vermektedir.
Şimdi, sizi tarımın oldukça ilgi çekici olduğuna ikna ettiğime göre
İnsan beyninin karmaşıklığı göz önüne alındığında bu hiç şaşırtıcı değil.
Bu konuda ne yapacağımız hakkında uzun bir tartışma yaptık.
En dikkatli adam bazen hata yapar.
Sizin başarınız büyük ölçüde fırsatınızdan nasıl yararlanacağınıza bağlıdır.
Onun, bu toplantının ne kadar önemli olduğu hakkında bir fikri yok.
Hayatımda geriye baktığımda, ben ne kadar çok zamanı boşa harcadığımın farkındayım.
Bu pullu seri katilin ne kadar yaygın olduğunu kendi gözünüzle görmeden anlayamazsınız, diyor.
ve kusurlarımızın farkına varmanın bizi güçlendirebilmesi beni çok şaşırtıyor.
- Babam, büyüdüğümde bir iş bulurken okulun ne kadar da önemli olacağı hakkında konuştu.
- Babam, büyüdüğümde bir iş bulmak için okulun ne kadar da önemli olacağı hakkında konuştu.
Ne kadar çok öğrenirsek, ne kadar az bildiğimizi o kadar çok fark ederiz.
Bu kıyafet içinde sporcu gibi oldum da, ben hiç spor yapmıyorum ki.
Kolay bir meseleyi zor gösteren kişi çok akıllı görünmüyor.
- Kaza hakkında beni en çok şaşırtan şey avukatların olay yerine ne kadar çabuk varmalarıydı.
- Bu kazada beni en çok şaşırtan şey avukatların olay yerine bu kadar çabuk gelmeleri.
Sorunu nasıl çözeceğimi anlıyorum.
Geç gelmek onun huyuydu.
Önceden başardiğımız yarın başarabileceğimiz ve başarmak zorunda olduğumuz için bize ümit verir.
Bu sorunla nasıl baş edeceğiz?