Translation of "、投票" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "、投票" in a sentence and their turkish translations:

- 俺に投票してくれ!
- 私に投票して!

Benim için oy verin!

投票で決める。

Oylayarak karar vereceğiz.

私はケンに投票した。

Oyumu Ken'e verdim.

我々は投票で決めた。

Biz oyla karar verdik.

トムには投票権がある。

- Tom oy verme hakkına sahiptir.
- Tom'un oy kullanma hakkı var.

来週、トムに投票するよ。

- Haftaya oyum Tom'a.
- Haftaya oyumu Tom'a vereceğim.

- 会長選挙でだれに投票しますか。
- 大統領選挙で誰に投票しますか。

Başkanlık için kime oy vereceksin?

投票ができる年齢ですか。

Oy kullanmak için yeterince yaşlı mısın?

全国民が選挙で投票した。

Bütün millet seçimlerde oy kullandı.

ポーランドでは今日が投票日です。

Bugün Polonya'da seçim günüdür.

ただし、投票数が多すぎると投票が無効になるので注意してください。

Ancak dikkatli olun, çok fazla oyunuz varsa, oy pusulası geçersiz olacaktır.

多くの場合 投票権があります

Birçok durumda oy verensiniz.

ブレグジットが決まった国民投票の翌日

Brexit oylamasından sonraki gün,

彼は私たちに投票を勧誘した。

O oyumuzu talep etti.

が投票用紙に記載されてい ます。

oy pusulasında yer alır .

彼はその提案に賛成投票をした。

O, teklifin lehinde oy verdi.

我々はその候補者に賛成投票した。

Biz aday için oy kullandık.

大多数がその法案に反対投票した。

Bir çoğunluk tasarıya karşı oy verdi.

投票の 授与 方法のすべての可能性を

Oyların nasıl verilebileceğine dair tüm olasılıklar

すべての人は投票権を行使すべきだ。

Herkesin oy hakkını kullanması gerekir.

20歳になっていれば、投票できるのに。

Yirmi yaşında olsam oy verebilirim.

あなたは選挙で誰に投票しましたか。

Seçimde kime oy verdin?

リストが授与される投票数よりも短い場合、

Liste, verilecek oy sayısından daha kısaysa

この国民投票は 暗闇の中で行われました

Ve tüm bu referandum karanlıkta gerçekleşti

わかっているのは ブレグジットの投票前の数日間で

Ama şunu biliyoruz ki Brexit oylaması öncesindeki son birkaç gün

誰も予算案に賛成の投票をしないだろう。

Hiç kimse bütçeyi oylamayacak.

私達は20歳になると投票権が与えられる。

20 yaşında bize oy kullanma hakkı verilir.

大統領は投票の過半数をもって選ばれる。

Başkan çoğunluğun oyu ile seçilecek.

合衆国大統領は国民投票によって選ばれる。

ABD Başkanı, ulusal bir seçimle seçilir.

投票用紙の上部には、選出されるものがあります。

Oy pusulasının en üstünde ne seçilecek.

。または完全なリスト。いわゆるリストクロスを使用すると 、投票 は

. Veya tam bir liste. Sözde liste haçı ile oylar daha

その計画に反対の投票をするとは君も勇敢だね。

Plana karşı oy kullanman büyük cesaret.

私たちは投票の権利を持った、自由な市民である。

Biz oy hakkına sahip özgür vatandaşlarız.

この国民投票は ほぼすべてが オンライン上で起こりました

Bu referandum neredeyse tamamen internette gerçekleşti.

これで、個々の候補者に投票を行うことができます

Oylar artık bireysel adaylara verilebilir

多くの共和党員が自党の候補者には投票しなかった。

Birçok Cumhuriyetçiler kendi adayı için oy vermedi.

年初に発表された大統領選挙の ラスムッセン投票調査の結果だと

Hatta, Rasmussen'ın yıl içinde yayınladığı ankete göre

これらの自治体のそれぞれに個別の投票票があります。

Bu belediye organlarının her biri için ayrı bir oylama fişi vardır.

投票数は、それぞれの機関の議席数によって異なります。

Ne kadar oy alacağınız, ilgili organda kaç koltuk olduğuna bağlıdır.

素早い決定を切望していたので、議長は投票を要求した。

Hızlı bir karar için endişeli olduğundan, başkan bir oy için çağrıda bulundu.

候補者は 、授与さ れるすべての投票が使い果たされるまで

, adaylar, verilecek tüm oylar bitene kadar

、上から下に2番目または 3番目の投票 を再び受け取り ます。

, yukarıdan aşağıya ikinci veya hatta üçüncü bir oy alacaklardır .

アメリカではほとんどの人は18才になると投票することができます。

ABD'de, çoğu insan on sekiz yaşına ulaştığında oy kullanabilir.

さらに、投票は、さまざまなリスト、つまりさまざまな 政党や有権者グループの

Ek olarak, oylar farklı listelerden, yani farklı partilerden veya seçmen gruplarından

その他にも ロスさんは 投票が とてつもなく重要だと教えてくれました

Bay Ross'un bize öğrettiği diğer şey, oy vermenin aşırı derecede önemli olması.

ネイの仲間のマーシャルのうちの5人は、死刑に投票した大多数の中にいました。

Ney'in beş Mareşali, ölüm cezasına oy veren büyük çoğunluk arasındaydı.

者3は投票を受け取りません。合計で、7票すべてがここで与えられました。

3. aday oy almıyor. Toplamda yedi oy da burada verildi.

これまでは民主党に投票したものだが、これからは共和党に乗りかえるつもりだ。

Geçmişte demokratik parti aday listesi için oy verdim fakat bundan sonra Cumhuriyetçi partiyi destekleyeceğim.

投票が行われる場合があります。それは蓄積すること、つまり蓄積することを意味します。

oy verilebilir. Bu biriktirmek, yani biriktirmek demektir.

名前にも取り消し線が引かれている場合があります。その後、これらの候補者は投票を受け取りません。

İsimler de üstü çizilebilir. Bu adaylar daha sonra herhangi bir oy alamayacak.

More Words: