Translation of "Alıp" in Japanese

0.007 sec.

Examples of using "Alıp" in a sentence and their japanese translations:

Alıp almamak size kalmış.

買うかどうかはあなたしだいです。

Kaza oğlunu alıp götürdü.

事故は彼女から息子さんを奪った。

Mektubumu alıp almadığını sordum.

私は彼に手紙を受け取りましたか、と尋ねた。

Parayı alıp altına yatırmıştım.

金投資をしていました

Numara alıp bekleyin lütfen.

番号札をお持ちになってお待ち下さい。

Nefes alıp verdiğinizi farkında olun.

感じてください

Modern hayvanların anatomilerini ele alıp

「現生系統ブラケッティング法」は 覚えていますか

Ya da larvalardan biraz alıp

もしくは幼虫を―

Biz ipek mallar alıp satarız.

我々は絹織物を商っている。

Çantanı alıp hızla eve gitmelisin.

- あわてて荷物をかかえて家に帰ってみたら。
- ほら、かばん持って、早く家に帰りなよ。

Ya da bu larvalardan biraz alıp

もしくは幼虫を―

Derin bir nefes alıp verin, lütfen.

息を深く吸ったり吐いたりしてください。

Şimdi biraz zamanınızı alıp hikâyemi anlatmak istiyorum.

今から みなさんに 時間を借りて お話を 聞いてもらいます

Şu halatı hızlıca geri alıp buradan gidelim.

ロープを回収して― 出ていこう

Biraz su alıp bunu deliğin içine dökebilirim.

水を持ってきて この穴に注いでもいい

Bu gösteride, tüm görüş seviyelerinden insanları alıp

このショーに 視覚の自由・不自由は 関係ありません

Dokunmatik ekranlı cihazınızı alıp bir karar verin.

タッチ画面の端末で決めて

Karbon, yeşil bitkilerin atmosferden karbondioksiti alıp bünyelerinde

炭素は光合成を出発点にして 土の中に入ります

Ve onu alıp puslu ormanın derinliklerine götürdü.

‎かすみがかった森の奥へ ‎彼女を連れ去った

Okumaktan zevk alıp almayacağını belirleyen okuyucunun kendisidir.

読書から楽しみを引き出すのは読者次第です。

Yoksa larvaları alıp donmuş gölde balık mı avlayalım?

幼虫を使ってこおった湖で つりをする?

Ama biraz kum alıp bunu zımpara gibi kullanabilirsiniz.

でも砂を少し取って― すべり止めにする

Kirliliklerini kontrol altına alıp savaşa önderlik etmeleri gerekiyor.

自らの大気汚染を抑制し 闘いを率いていかねばなりません

Biz bu fikirleri alıp çoğaltacak yollar bulmak istiyoruz.

これらのアイデアを取り入れて 拡大する方法を見つけたいと考えています

Her iki fikri de alıp tek fikirde birleştirebilirim.

この2つのアイデアを組み合わせ こんな風に表現できるぞと

Bira bahçelerinin çok müşteri alıp almadığı havaya bağlı.

ビアガーデンに客がたくさんいるかどうかは天気次第だ。

Her zaman her türlü kitabı satın alıp okuyabilirsin.

どんな本でも、いつでも買って読めます。

Onun son maçtan zevk alıp almadığını merak ediyorum.

彼は最後の試合をエンジョイしたんだろうか。

Bana bir bira daha alıp alamayacağını merak ediyorum.

私にビールを持ってきて頂けませんか。

Geçtiğimiz Ocak ayında risk alıp babamı doğum gününde aradım

1月に 思い切って 父の誕生日に電話をしました

Ya çürüyen etin bir kısmını alıp ormanda tuzak kurar

腐った肉を取って― ワナとして使う

Ya da larvalardan biraz alıp onları yem olarak kullanır

もしくは幼虫を― エサとして使う

Yoksa larvaları alıp donmuş bir gölde balık mı avlayalım?

幼虫を使ってこおった湖で つりをする?

Tamam, bu ufaklığı alıp onu bu su şişesine koymalıyız.

こいつを水筒の中に入れたい

Onu alıp almayacağımıza karar vermeden önce evi kontrol ettik.

- 私たちは買うかどうか決める前にその家を調べてみた。
- その家を買うかどうか決める前に詳しく調べた。

Bir sopa at ve köpeğin onu alıp getirmesini izle.

棒を投げて犬がそれを取ってくるのを見なさい。

Sonra tekrar kameramı alıp sevdiğim ve bildiğim şeyi yapmaya başladım.

‎再びカメラを取り ‎大好きなことをしていた

Lateks eldiveni alıp bunun üzerine iyice germeli ve başını aldıktan sonra

このゴム手袋を ビンにひっかけておく

Lateks eldivenimizi alıp bunun üzerine iyice germeli ve başını aldıktan sonra

このゴム手袋を― ビンにひっかけておく

Bana temiz bir tabak getir ve bu kirli tabağı alıp götür.

きれいな皿を持って来て汚れたのをさげてください。

- Yemeğin ucundan alıp bırakma.
- Uyuşuk uyuşuk yeme.
- Mıymıntı gibi yeme.
- Canlı canlı ye.

嫌そうに食事をするな。

Bütün bu yürüme ayaklarımın tabanlarını ve ayak parmaklarımı mahvediyor. Doğru ölçüde ayakkabılar alıp almadığımı merak ediyorum.

歩きすぎて、足の裏と足の指が痛い。靴のサイズがあってないのかな。