Translation of "Dürüst" in Chinese

0.004 sec.

Examples of using "Dürüst" in a sentence and their chinese translations:

Çocuk çok dürüst.

小伙子非常老实。

O çok dürüst.

他十分正直。

- Ben dürüst bir insanım.
- Ben dürüst bir kişiyim.

我是个老实人。

Onun dürüst olduğunu sanmıyorum.

- 我不觉得他诚实。
- 我不觉得他很诚实。

O dürüst bir adamdı.

他以前是个诚实的人。

Senin dürüst olduğuna inanıyorum.

我相信你是诚实的。

O dürüst bir hayat yaşadı.

他以君子之道生活。

Sanırım o dürüst bir kadındır.

我认为她是一个诚实的女人。

Herkes onun dürüst olduğunu bilir.

大家都知道他是誠實的。

Onlar Jane'in dürüst olduğuna inanıyorlar.

他們相信珍是誠實的。

Biz onun dürüst olduğunu düşünüyoruz.

我們認為他誠實。

Tom dürüst olduğu için onu seviyorum.

我喜欢汤姆,因为他很诚实。

Onun dürüst bir insan olduğundan eminim.

我确定他是个老实人。

O, dürüst bir adam gibi görünüyor.

他看起来忠厚老实。

Dürüst bir adam asla para çalmaz.

誠實的人從不偷錢。

Onun dürüst olduğu gerçeğini inkar edemeyiz.

我们无法否认,他确实是很诚实的人。

Bildiğim kadarıyla o dürüst bir adam.

據我所知,他是一個誠實的人。

Dürüst olmak gerekirse, seni hiç sevmiyorum.

说实话,我并不喜欢你。

Her zaman dürüst olmak kolay değildir.

要一直誠實是不容易的。

Sen dürüst bir adam gibi görünüyorsun.

- 你看起来像个老实人。
- 您看起来像个老实人。

1985'e kadar dürüst bir adamdım.

直到1985年前我是一個正直的人。

Tom dürüst bir adam gibi görünüyor.

汤姆似乎是个诚实的人。

Dürüst olmak gerekirse,Tom'u çok sevmiyorum,

说实话,我不太喜欢汤姆。

Tom yalan söyleyemeyecek kadar dürüst bir çocuktur.

汤姆太老实了,连撒谎都不会。

O çok dürüst, bu yüzden ona güvenebiliriz.

他非常诚实,所以我们可以依赖他。

Tom Mary'nin dürüst olup olmadığından emin değil.

湯姆懷疑瑪麗是否誠實。

Eğer anlıyorsan, öyleyse onu doğru dürüst yap.

懂了就正确做。

Sana karşı başından sonuna kadar dürüst olacağım.

我始终对你毫无保留。

O dürüst bir biçimde kendi görüşünü dile getirdi.

他坦率地提出了自己的看法

Dürüst olmak gerekirse, ben bir işsizlik sigortası uzmanıyım,

虽然说我是个失业保险专家,

Dürüst olmak gerekirse, ben de Japon öğrenmek istiyorum.

其實我也想學日語。

Dürüst olmak gerekirse, biz seni yakalamak için geldik.

- 老实说,我们是来抓你的。
- 老实说,我们是来抓您的。
- 老实说,我们是来抓你们的。

- Ben dürüst bir insanım.
- Ben namuslu bir kişiyim.

我是个老实人。

Dürüst olmak gerekirse, daha önce bu yeri hiç duymadım.

说实话,我以前没听说过这个地方。

- Dişlerini gereği gibi fırçalıyor musun?
- Dişini doğru dürüst fırçalıyor musun?

你正確地刷牙嗎?

O dürüst ve çalışkandır ama erkek kardeşi bunların tam aksidir.

他既诚实又勤劳,而他的弟弟正好相反。

Dürüst olmak gerekirse, dışarı gitmek yerine aslında evde kalmak istedim.

老實說,我其實想留在家中,不想出外的。

- Gözlüğüm olmadan neredeyse hiç doğru dürüst göremiyorum.
- Gözlüğüm olmadan güçlükle görebiliyorum.

沒有了我的眼鏡我幾乎看不到。

- Bill her zaman dürüsttür.
- Bill her zaman dürüst.
- Bill daima dürüsttür.

比尔一直都很诚实。

Aptal! Seni sevdiğini söylediğinde dürüst olmuyor. Hâlâ anlamadın mı? O, tam bir altın arayıcısı.

笨蛋!她说她爱你不是真心的。还没有发现吗?她只是钓凯子的。