Translation of "Enerji" in Arabic

0.006 sec.

Examples of using "Enerji" in a sentence and their arabic translations:

Ama biraz enerji.

‫ولكنها تمنح بعض الطاقة.‬

Biraz enerji verecektir.

‫ينبغي أن تمنحني بعض الطاقة.‬

Kütle ve enerji,

الكتلة والطاقة

Çocuklar enerji dolu.

الأطفالُ مفعمونَ بالطاقة.

Nükleer enerji güvenlidir.

الطاقة النووية آمنة.

Mavi, benim enerji tüketimim,

وبالأزرق استهلاكي الخاص للطاقة

288 megaton enerji üretecekti.

من شأنه أن يولد 288 مليون طن من الطاقة.

Yüksek enerji kullanımını düşürmek için

ولتخفيض المعدل المرتفع لاستعمال الطاقة،

Tamam, bu biraz enerji verecektir.

‫حسناً، سيمدني هذا ببعض الطاقة.‬

Enerji devam edebilmemiz için gerekli,

‫الطاقة ضرورية لتجعلنا نواصل الحركة.‬

Yani çok fazla enerji gerektiriyor.

فهي تستهلك الكثير من الطاقة.

çünkü keşif aracındaki enerji kaynakaları

لأن مصادر الطاقة في مركبة الاستكشاف

Karanlık Enerji Ölçümü adı verilen

أنا عضو في عملية مسح تُسمى (مسح الطاقة المظلمة)،

Leyla'nın enerji seviyeleri dibe vurdu.

نفذت طاقة ليلى نهائيّا.

Fakat bu, çok büyük enerji tüketiyor.

‫لكن ذلك يستهلك طاقتها بشكل كبير.‬

Bu coşkun enerji birinin gözüne takılıyor.

‫نشاطها الزائد لا يمر مرور الكرام.‬

Veya binalarınızdaki enerji israfının önüne geçtiniz.

أو قللنا الطاقة المفقودة في بناياتنا.

çalıştırmak için çok fazla enerji tüketir .

الهواء والاضاءة والمصاعد وغيرها. ما يؤدي لانبعاث الكربون

Yaklaşık 440 kiloton enerji serbest kaldı.

صدر حوالي 440 كيلو طن من الطاقة

Yiyecek anlamına geliyor. Bu da enerji demek.

‫هذا يعني وجود طعام.‬ ‫هذا يعني طاقة.‬

Muazzam bir hayal gücü ve enerji harcıyor.

إنها المدينة الكبيرة سريعة الزوال.

Bazısı kış uykusuna yatarak asgari enerji harcıyor.

‫يدخل بعضها بياتًا شتويًا،‬ ‫لتحرق أجسادها أقل قدر من الطاقة.‬

üçte iki daha az enerji tüketir ve

مرات وتستهلك مقداراً اقل من الطاقة بمقدار الثلثين كما ان

Beyindeki enerji üretimi için büyük bir önem taşıyor.

هو حقًا المفتاح لإنتاج الطاقة في الدماغ.

Tadı oldukça kötü ama... ...iyi protein, iyi enerji.

‫مذاقها سيئ، ولكن...‬ ‫بها بروتينات جيدة وطاقة جيدة.‬

Tadı oldukça kötü ama... ...İyi protein, iyi enerji.

‫مذاقها سيئ، ولكن...‬ ‫بها بروتينات جيدة وطاقة جيدة.‬

Tadı oldukça kötü, ama... ...İyi protein, iyi enerji.

‫مذاقها سيئ، ولكن...‬ ‫بها بروتينات جيدة وطاقة جيدة.‬

Çok enerji vermeyecektir ama elbet bir şey verecek.

‫لن تمنحني الكثير من الطاقة‬ ‫ولكنها ستمنحني شيئاً ما.‬

Bu, enerji maliyetlerinde yedi milyar dolar tasarruf demek.

والتي ستوفر لهم 7 مليار دولار من تكاليف الطاقة.

Sensörleri derin okyanusa göndermek için gerekli olan enerji.

الطاقة التي تستغل لتوزيع المستشعرات خلال أعماق المحيط.

Eskiden bir enerji santralinin kurulu olduğu bir bölgede.

على قطعة أرض كانت تمتلك محطة للطاقة.

Güzel enerji de artış var devam et demişti

وتابع أن هناك زيادة في الطاقة الجميلة.

Genelinde enerji kullanımındaki artışla birlikte fosil yakıtlara olan

العالم سيؤدي الى زيادة درجات الحرارة العالمية من اربعة الى

Cumhurbaşkanının yeni bir enerji politikası öne sürmesi bekleniyor.

من المتوقع أن يطرح الرئيس سياسةً جديدةً للطاقة.

Ama hayatta kalmak isteyen için yumurtalar harika enerji kaynağıdır.

‫ولكن البيض بالنسبة للناجين‬ ‫يكاد يكون دائماً مصدراً هائلاً للطاقة،‬

Alt üst yaşanan bir hayat, daha fazla enerji saklıyor.

وهيئتهم هكذا بالمقلوب تساعد على حفظ طاقتهم.

Güneş ve rüzgar enerjisini de içeren temiz, yenilenebilir enerji

‫الطاقة النظيفة والمتجددة،‬ ‫بما في ذلك الطاقة الشمسية والرياح؛‬

O enerji bu sefer bizim olduğumuz tarafa doğru gelecek

هذه الطاقة ستصل إلى الجانب الذي نحن فيه هذه المرة

enerji kaynaklarına güvenmenin yanı sıra yeniden kullanılabilir ürünleri seçerek

النظيفة المتجددة مثل الشمس والهواء والماء اضافةً الى تقليل

Kalan %97, steroid almış bir tür çılgın enerji tavşanı gibi

وأما ال97% الباقون فسيستمرون بالارتطام بالحائط،

Okyanus tabanında bir kırılma meydana geldiğinde ilk enerji açığa çıktı

تم إطلاق أول طاقة عند حدوث كسر في قاع المحيط

Ve klimada enerji kullanımını azaltmak için duvarlarda ve tavanlarda yalıtım

عبر اختيار منتجاتٍ قابلةٍ لاعادة الاستخدام واستخدام وسائل

Şöyle ki bunlardan çok enerji alabilmem için avuç avuç toplamam gerekiyor.

‫الأمر هو‬ ‫أنني يجب أن أجمع الكثير والكثير من هذه،‬ ‫للحصول على الكثير من الطاقة منها.‬

Bize yüksek enerji lazım diyerek insanlara sürekli aşağılayıcı laflarda bulunduğunu biliyoruz

من خلال معرفة أننا بحاجة إلى طاقة عالية ، نعلم أن الناس يقولون دائمًا مهينًا.

Ama kayda değer bir enerji almak için bundan çok fazla miktarda yemem lazım.

‫ولكن يجب أن أتناول الكثير من هذا الشيء‬ ‫للحصول على قدر جيد من الطاقة منه.‬

Çok enerji vermeyecektir ama elbet bir şey verecek. Bakın, ağacın kabuğundan bir parça alırsanız

‫لن تمنحني الكثير من الطاقة‬ ‫ولكنها ستمنحني شيئاً ما.‬ ‫انظر، إن نزعت جزءاً من لحائها،‬

İnsanlar köknar ağacının bir kısmının yenebildiğini bilmezler. Çok enerji vermeyecektir, ama elbet bir şey verecek.

‫ما لا يعرفه الناس هو أنه يمكنك ‬ ‫أن تأكل جزءاً من شجرة التنوب.‬ ‫لن تمنحني الكثير من الطاقة‬ ‫ولكنها ستمنحني شيئاً ما.‬