Translation of "위한" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "위한" in a sentence and their turkish translations:

지지하기 위한 도구입니다.

ekonomik, politik ve sosyal sistemleri desteklemek için bir araç.

시험에 합격하기 위한,

kalp krizinden kurtulmak için,

사람들을 위한 장소이죠.

İnsanlar için başka bir yer daha.

사람을 위한 공간입니다.

İnsanlar için bir yer daha.

사람들을 위한 공간이지요.

İnsanlar için bir yer daha.

예술을 위한 공간입니다.

Burası sanat için yapıldı.

기후변화와 싸우기 위한 임무를 띠고 대서양을 건너기 위한 준비가 되어 있습니다

iklim değişimiyle mücadele etmek, Atlantik'i geçmeye hazır.

적에 맞서기 위한 것이죠.

güdülerine dayanan refleksleriniz.

숭배를 위한 환경을 조성했어요.

İbadet için ortamlar inşa ettik.

여기도 사람을 위한 공간으로

Yani bu da insanlar için yapılmış

카나키 인종을 위한 센터로

Kanak etnik grubu için inşa edildi.

‎포식자에게 ‎경고하기 위한 빛입니다

Her biri avcıları uzak tutmak için flaş çakıyor.

착취를 위한 사회, 정치, 경제시스템은

Sosyal, politik ve ekonomik sistemlerimiz

미래를 위한 노력은 가치가 있습니다.

Gelecek buna değer.

일자리를 찾기 위한 경쟁은 치열해지죠.

Mevcut işler için rekabet çok şiddetli.

직원의 창의력을 끌어내기 위한 거니까요.

İnsanları açmak çok merak uyandırıcı.

테러를 위한 훈련소에 돈을 보탰고

hepsi silah ve cephane ya da patlayıcı malzemeleri satın alan

평균 온도를 2도 낮추기 위한

Küresel karbon bütçesi

자랑을 하기 위한 것은 아니지만

ve böbürlenmiyorum,

갈등을 위한 기반이 마련된 것이다.

Artık ortam iyice ısınmış, savaş kaçınılmaz olmuştur.

여러분 자신을 위한 그 순간을 위해서.

kendinize bir an ayırın.

미래를 위한 값진 투자가 될 겁니다.

Bunlar, gelecek için yatırım.

단순한 종의 생존을 위한 움직임이라고 생각합니다

bir türün hayatta kalma çabaları

지속 가능한 지구를 위한 새로운 방정식은

İşte sürdürülebilir bir gezegen için yeni bir denklem:

영국 전체에 노인들을 위한 전화상담소를 개설했습니다.

Yaşlılar için yeni milli yardım hattını İngiltere'de piyasaya sürdüm,

미래는 모두를 위한 희망과 기회를 제공합니다

Gelecek herkese umut ve fırsat sunuyor.

행성 발견을 위한 전용 관측소도 설립했습니다.

Özellikle böyle sistemleri aramak üzere tasarlanmış gözlemevleri kurduk.

이를 해결하기 위한 많은 시도가 있었습니다.

Elbette pek çok çözüm denendi --

시간을 건너 미래를 내다보기 위한 도구입니다.

zaman çizelgesinde ileriye bakmak için var.

건물을 짓기 위한 토대를 세우지도 않습니다.

Temel atmak yok,

엘 카피탄 프리솔로를 위한 시간이 왔습니다.

El Cap'e solo tırmanış zamanıydı.

아이들을 위한 특별한 환경을 만들고 싶어해요.

ve çocuklar için eşsiz ortamlar hazırlamak istiyorlar.

브롱크스 자유 기금을 위한 아이디어가 태어났죠.

Bronx Freedom Fonu fikri doğdu.

보석금을 내주기 위한 네트워크가 확장되고 있죠.

ve büyük hayallerle savaşmaya hazır

이 목표를 달성하기 위한 제 여행은

Benim bu gereksinime olan yolculuğum

제 프로젝트를 위한 아이디어는 이렇게 생겨났습니다.

Projemin fikri işte böyle ortaya çıktı.

마술 속임수는 이를 알아내기 위한 유용한 도구이며

Sihir numaraları bu durumu incelemek için oldukça etkili bir araç

의사에게 받은 진단서가 아니라, 의사를 위한 진단서입니다.

Doktorlardan değil, onlar için

지금 우리의 시대는, 미래를 위한 인공지능의 기초입니다.

Bizim zamanımızda şimdi, yarının yapay zekâsını şekillendiriyoruz.

좋아요, 아침을 위한 준비가 잘된 것 같습니다

Pekâlâ, sanırım sabah için  hazır sayılır.

다행히도 이곳을 탈출하기 위한 많은 길이 있습니다

Neyse ki başarıya ulaşmanın bir sürü yolu var.

수억 명의 사용자를 위한 비디오 게임을 개발했었지만,

yüz binlerce kullanıcısı olan video oyunları geliştirmek için harcamıştım

여러분의 건강을 위한 식이요법을 정해야 할 때

veya sağlığınız için bir rejim gibi

AI는 반복적인 일에서 벗어나게 해주기 위한 것입니다.

Bizi rutin işlerden kurtarmak

자유를 위한 금액을 지불할 수 없다는 이유로요.

Özgürlüklerinin bedelini ödeyemiyorlar.

보석금은 사람들을 감옥에 잡아두기 위한 게 아니었어요.

Hiçbir zaman insanları hapiste tutmak için tasarlanmadı.

우리는 모든 사람들을 위한 도시를 만들수는 없습니다.

herkesi dinlemeksizin

우리처럼 특권을 가진 사람들을 위한 것이기도 합니다.

Ayrıcalıklı insanlar olarak

저 방향으로 가기 위한 최선책을 찾아야 합니다

Sadece o yöne gitmenin en iyi yolunu bulmaya çalışıyoruz.

화성 주거지 검토를 위한 경쟁에 참여하기 위해서였죠.

Mars'ın doğal çevre koşullarını incelemek için bir şans.

이 물질을 알아내기 위한 많은 아이디어들이 있습니다.

Ve daha fazlasını keşfetmek için bir sürü fikrimiz.

사우스 웨일스 계곡의 역사는 권리를 위한 투쟁이었습니다.

Güney Galler Vadileri tarihinde bir hak savaşı var.

여러분이 운을 잡기 위한 돛을 달아보는 겁니다.

Şansı yakalamak için bir yelken yaparak başlayın.

처음으로 국회의 선거를 제안하기 위한 국민투표를 요구했습니다

ilk olarak meclis seçimi için referandum çağrısında bulunmuştu

정말 당신이 목표에 도달하기 위한 하나의 수단에 불과해요.

O sadece sizin için en önemli olan şeyi yapabilmenizi sağlar.

우리는 함께 "미래를 위한 금요일"을 시도해보기로 했습니다.

ve birlikte bu "Fridays For Future" işine bir şans vermemiz gerektiğini düşündük.

"자폐증 아이들을 위한 보조 기술로서의 마인크래프트"라는 논문입니다.

"Otizmli Gençler için Minecraft'ı Destekleyici Teknoloji olarak Kullanmak"

좋습니다! 우리의 생존을 위한 많은 기회가 있을 겁니다

Harika, önümüzde bir sürü hayatta kalma fırsatı olacak

선견지명을 위한 또 다른 도구에 대해 얘기해 보죠.

Pekâlâ, öngörü için başka bir araçtan daha bahsedelim.

또는 홈 케어를 위한 에어비앤비라고 할 수 있죠.

veya benim dediğim şekliyle evde bakımın Airbnb'si.

AI는 창의적인 직업을 위한 효과적인 도구가 될 것입니다.

Yapay zekâ yaratıcılar için harika araçlara dönüşecek,

그 후 건축가는 사람들을 위한 장소를 만들기 시작하죠.

O zamandan beri ofiste insanlar için birçok yer tasarladık.

세 번째 아이의 출산을 위한 진통을 겪고 있었습니다.

üçüncü çocuğunun doğum sancısını çekiyor.

거주나 연구를 위한 공간을 많이 확보할 수 있죠.

Bu bize bir çok yaşama alanı ve laboratuvar sahası veriyor

사회 정의나 공정함을 실현하기 위한 것일 수도 있죠.

İyilik ve sosyal adalet için olabilir.

우리는 그 돈의 일부를 출장을 위한 비행기표에 씁니다.

Biz bu paranın bir kısmını, mesela, röportaj gezileri için uçak biletlerine öderiz.

하지만 메르카토르 법은 항해를 위한 것이였습니다.이것은 방향을 보존합니다.

Ancak Merkatör projeksiyonunun asıl amacı navigasyon görevi görmektir; Okyanusda

GPS는 항해를 위한 종이 지도의 필요를 씻어 없앴습니다.

kağıt haritalarına olan ihtiyacı ortadan kaldırdı.

그 대신 꾸준함과 발전하기 위한 사고방식을 가지고 있었습니다.

buna karşın, devam etmeyi ve daha iyi olmayı aklına koymuştu.

생존을 위한 중요한 결정을 몇 분마다 내려야 할 겁니다

Her birkaç dakikada önemli bir hayatta kalma seçimi yapmanız gerekecek.

겨우 비키니 샷을 자랑하기 위한 것이 될 줄은 몰랐습니다.

ve bikinili pozları kutlamak için kullanılacağını düşünmemiştim.

우리 빙하를 지키기 위한 싸움에 그들도 주인의식을 가져야 합니다.

Buzullarımızı korumak için yapılacak savaşı sahiplenmeleri gerekiyor.

민족주의와 세계주의, 과연 무엇이 미래를 위한 가장 좋은 길일까요?

Gelecek hangisinde yatıyor: Ulusalcılık mı, küreselcilik mi?

AI는 우리를 인간답게 하는 것이 무엇인지 일깨워주기 위한 것입니다.

ve bizi insan yapan şeyi bize hatırlatmak için burada.

사람들과 개방된 대화를 위한 안전한 장이 되길 바랬기 때문이죠.

insanlar için güvenli ve açık bir diyalog olmasını istedim.

이들은 축적이 되어 정책과 같은 상위 해결책으로 나아가기 위한

fakat bunu sağlayabilecek yasa ve çözümler için

실험 진행을 위한 사회적 동의 혹은 허가를 얻는 겁니다.

Faaliyet göstermek için genel bir kabul gerekiyor.

군대를 먹여살리기 위한 거대한 공급 창고와 운송 수단을 조직했는데

büyük ikmal depoları ve taşımacılığı organize etmişti orduyu beslemek için birimler.

이건 나를 위한 것이 아니야. 넌 무슨 일을 하고 싶어?

Bu sana kasten yapılmadı. Ne yapmak istiyorsun ?"

남자아이들은 더이상 남성성을 증명하기 위한 부담을 갖지 않아도 될 것입니다.

erkekliklerini kanıtlama baskısı altında yaşamayacak.

이 일을 하실 때, 기억하세요, 여러분 자신을 위한 일이 아닙니다.

Bunu yaparken kendiniz için sormadığınızı hatırlayın.

테러리스트들은 공격을 위한 자금을 마련하기 위해 모조 상품을 판매하고 있습니다.

Teröristler saldırıları karşılamak için sahte mal satıyor,

카를 대공은 프랑스군의 이동을 지연시키기 위한 선봉대를 조금만 남겨둔 상태였다.

Arşidük Charles Fransızları ertelemek için sadece küçük bir artçı birliği bırakmıştı.

수능을 볼 동안 국가는 잠시 중단되고 한국 학교들은 그들의 학생들을 위한

başladığında tüm ülke durur. Güney Kore okulları oğlanlarının ve kızlarının

그러나 저는 고통을 위한 장소가 있을 때 어떠한 일이 일어나는지 알고 있습니다.

Acıya yer ayrıldığında neler olabileceğini gördüm.

한국은 국제무역에 장벽을 치지 않았어. 실제로 아예 처음부터 정부는 모든 사업체를 위한

bir sınır koymadı. Aslında, ilk andan itibaren hükümet işletmeler için