Examples of using "없고" in a sentence and their turkish translations:
Spagetti desen yok, makarna desen yok --
trenin altında ray olmadığını,
Bugüne dek hastalığa kanıtlanmış bir tedavisi ya da çare bulunamadı,
Umutsuzdum ve ölmek istiyordum.
bu yüzden bu konuda aciz hissediyorum.
Bu şeyi gözle göremiyoruz,
Ne bir işim ne de param vardı artık.
"Enfekte olup bunu bilmeyenler ya da neredeyse hiçbir semptom göstermeyenler,
Beyefendi, ayağa kalkar mısınız, sahneye gelmenize gerek yok, bunlara bakın lütfen,
O yüzden doğa uykuya karşı bir güvenlik önlemi oluşturmadı
bilimle hiçbir alakası olmayan
Ve bu tamamen duyulmamış ve şüphe uyandırmayan markaların amacı,
Fakat kısa bacaklarla uzun duvarlara tırmanılmaz. Yoğun sokaklardan da geçilmez.