Translation of "대한" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "대한" in a sentence and their turkish translations:

거기엔 사람들에 대한 이야기나 공동체에 대한 이야기도 없죠.

Size insanlar ve topluluklar hakkında hiçbir şey söylemezler.

그에 대한 답은

Cevap şu ki bu süngerler

언론에 대한 신뢰.

ve haber kaynaklarımıza.

앞으로의 여정에 대한 버거움과

Önümüzde yolculuktan tamamen bunalmış

나무늘보에 대한 진실을 알면

ve de tembel hayvan hakkındaki gerçeklerle

감정과 생각에 대한 얘기죠.

Kalpler ve zihinlerle alakalı.

파동과 입자들에 대한 것이죠.

dalga ve parçacıklarla ilgili.

인종에 대한 고정관념은 만연합니다.

Irksal klişeler çok yaygın.

그후에 사람에 대한 임상실험이 진행됩니다.

ve daha sonra insan çalışmalarına girmesini gerektiriyor.

용기에 대한 걸 하나 말씀드리자면

Ancak cesaret hakkında şöyle bir şey var:

2A 유형의 취약성에 대한 대처입니다.

tüm bu Tip 2a zayıflıklarıyla başa çıkabilmek için.

돈이나 부에 대한 여러분의 감정,

Servet ve para hakkındaki hislerinizi,

수도자의 사랑에 대한 휘장이 되었죠.

adeta kutsal aşkın nişanı hâline geldi.

집에서 인종에 대한 얘기들이 오갔었죠.

Evimizde ırk hakkında konuşuluyordu.

그것은 바로 고독에 대한 얘기죠.

Ve bugünkü damga ise yalnızlıkla alakalı.

이제 마지막 문제에 대한 답입니다.

Son soruya gelelim.

나무늘보에 대한 비방을 추적해 보면

Tembel hayvan iftirasının ortaya çıkışı

이 증상에 대한 수술 비율입니다.

Burada gördüğünüz şey bu sakatlığın ameliyat oranı.

아니면 미지의 것에 대한 공포일까요?

Yoksa bilinmeyenden korku mu?

대응해야 하는가에 대한 질문이 있습니다.

cevaplamamız gereken bir soru oluşturduğunu görürsünüz,

우리는 언어에 대한 본능도 있어서

Dile karşı bir içgüdümüz var,

고통에 대한 이야기도 했다는 측면에서요.

acı hakkında da konuşmamızdı.

저는 증오감에 대한 책을 썼습니다.

Nefret hakkında bir kitap yazdım.

거기서 대학살에 대한 영화를 봤습니다.

Hapishanede Nazi Soykırımı hakkında bir film gösterildi.

오늘날 다양성에 대한 비즈니스 사례는

İşyerlerinde çeşitlilik, bugün görüldüğü üzere

기후변화가 제시한 국제적 문제점에 대한

İklim değişikliğinden kaynaklanan

‎자기 정체성에 대한 ‎인식이 뚜렷해지고

Kuvvetli bir kişilik anlayışı,

자택격리 명령에 대한 사람들의 분노,

insanların evlerinde kapalı kalma emirlerine kızgın olması, ...

재교육 수용소에 대한 리포트를 쓰자

Yeniden eğitim merkezlerini belgelemeye başlar başlamaz,

그래서 당연히 거절에 대한 면역력이 높습니다.

Doğal olarak da reddetmeye karşı yüksek tolerans sahibidirler.

간헐석의 중요성에 대한 여러분의 이해를 돕기위해

Gayzeritin önemini anlayabilmeniz için

그 회담장에 대한 위화감과 애석함에도 불구하고

Bu konferansın tüm hüsranı ve garipliğine rağmen

그 의심에 대한 확신이 된 거죠.

bu delirdiğimi hemen hemen doğruladı.

사람들은 이것이 제 기질에 대한 시험이거나

İnsanlar, hastalığımın, kişiliğim için bir test

본인의 몸에 대한 전문가가 되라는 거죠.

Kendi vücudunuzun uzmanı olmakla alakalı.

미래에 대한 경쟁이 이렇게 치열해 진다면

Gelecekle ilgili şeyler bu kadar rekabete dayandığında ise

우리 자신의 두뇌에 대한 접근과 통제

beynimize erişim ve hakimiyetimiz

우리의 두뇌 활동에 대한 정보를 주고

Belki de beyin aktivitelerimizi ticari şekillerde kullanırız;

어떻게 해야할지에 대한 의견이 바뀐다는 겁니다.

ne yapılması gerektiği hakkındaki fikirlerini değiştiriyorlar.

현재 상황에 대한 가장 최근 자료와

Günümüzün en yeni verilerini

핵전쟁에 대한 글로벌 제로 단체처럼 말이죠.

ve dünyada sıfır nükleer savaş gibi.

인류의 진보에 대한 통계 자료를 접하고

İnsanoğlunun ilerlemesi istatistikleriyle olan aşinalığım

빙하와 남극대륙, 그린랜드 등에 대한 기사였죠.

hakkındaki yazıları tekrar tekrar okurdum.

환경에 대한 개인적인 우려에서 비롯된 거였죠.

bir fikir kökleşmeye başladı.

탄소 은행으로서 봉사하는 능력에 대한 존중,

karbon bankası olarak hizmet sunma yeteneğine saygı

기후를 통제하는 능력에 대한 존중 말입니다.

ve iklimimizi kontrol etme yeteneğine saygı.

우리가 누구인가에 대한 느낌을 걸어 잠그고

Kim olduğumuz hissine dair yabancılaşır

접촉하게 되는 물건들에 대한 위험성이 높아지겠죠."

...(bulaşma) şansınız fomitlerden çok daha yüksektir."

지도에 대한 관점을 바꿀 일이 생겨났습니다.

düşünme şeklimizi değiştirecek bir şey oldu.

하지만 국가 정체성에 대한 성명서뿐만 아니라

Fakat renk, ulusal kimlik ifadesinin yanı sıra,

이것은 세상에 대한 어떤 것도 말해주지 않아요,

Bu size dünyayla ilgili bir şey söylemez;

첫 번째, 문제에 대한 인식을 바꿔야 합니다.

İlk olarak, sorun hakkındaki anlayışımızı yeni bir çerçeveye oturtmalıyız.

단어 만드는 방법을 배우는 것에 대한 위협과

Harflerin kelimeleri nasıl oluşturduğunu anlamanın tehlikesi,

하지만 오늘날 우리는 고대의 철학자들에 대한 예찬으로서

Ancak bugün, belki de eski filozoflarımıza bir övgü olarak

이것은 부끄러움 혹은 죄책감에 대한 것이 아닙니다.

Bu utanç ya da suçluluk ile ilgili değil.

그리고 과거의 큰 변화, 격동과 변혁에 대한

ve insanların geçmişte devrimlere, dönüşümlere

제 브래지어 사이즈에 대한 질문을 받기도 했습니다.

Sütyen ölçümle ilgili bazı sorular aldım.

그토록 긍정적이고 미래에 대한 계획이 많다는 점에요.

geleceği için bu kadar planı olmasına ve çok pozitif olmasına hayran kaldım,

마음을 바꾼 시점에 대한 것일 수도 있고요.

ya da fikirlerin değiştiği bir döneme ait olsun

고통의 강력한 힘은 삶에 대한 개입이라는 점입니다.

Acı çekmenin büyük gücü hayata bir süre ara vermektir.

서로에 대한 이유 없는 보살핌에 대해 이야기하죠.

birbirimize duyduğumuz tanımlanamayan ilgi ile açıklanabilir.

그는 아기를 돌려주고 육아에 대한 물어보기 시작했어요.

Bebeği geri verdiği zaman ebeveyinlik ile ilgili sorular sormaya başladı.

여성의 몸에 대한 무지는 현대 의학의 초기로

Kadın vücudu konusundaki cehalet, yüzyıllar öncesine dayanıyor.

하지만 더 나은 미래에 대한 비전이 필요해요.

Fakat daha iyi bir gelecek vizyonuna ihtiyacımız var.

그들 자신에 대한 정보를 제공한다는 측면에서는 말이죠.

onları güçlü kılmayı destekleyen insanlardan biriyim.

자료들이 이론에 대한 우리의 믿음을 굳게 해주는가.

Veri, teorinin doğruluğuna olan inancımızı arttırıyor mu?

기후 변화에 대한 세계적 싸움을 이끌어야 합니다.

İklim değişikliğine karşı küresel savaşa önderlik etmeleri.

하지만 시민에 대한 저의 의무감은 언제나 우월했습니다.

Ama milletime karşı sorunluluklarım her zaman öncelikliydi.

그냥 수학 시험에 대한 준비를 하는 것입니다.

henüz sadece sınava hazırlanıyorlar,

지구의 생명체에 대한 놀라운 발견들로 이끄는 도화선입니다.

çığır açacak keşiflerin ilk adımını ortak noktada buluşturuyor.

이 일에 대한 경각심도 한몫을 하고 있죠.

Ayrıca büyük bir aciliyet var.

그에 대한 자연스런 반응은 조직을 무너뜨리려고 하고

burada doğal tepki mekanizmayı yok etmek,

예를 들어, 기후변화에 대한 심층 저탄소화 계획이나

iklim değişikliği için derin dekarbonizasyon

인류가 직면한 문제에 대한 답과 해법을 제시하려는

muhtemel sonucun başarısızlık olduğu probleme bile

인종에 대한 낮은 편견을 갖게 된다고 합니다.

çok daha az önyargı geliştiriyorlar.

우리는 발견에 대한 많은 가능성들을 가지고 있고

Bir sürü keşif şansımız var,

파리에는 배신과 패배에 대한 소문이 여기저기에서 들렸다.

Paris ihanet söylentileriyle çalkalandı ve yenilgi.

‎문득 촬영에 대한 의욕이 ‎샘솟는 게 느껴졌어요

Birden tekrar fotoğraf ve film çekmek için enerjim olduğunu fark ettim.

그걸 기대했다면 미안하지만 한국에 대한 이야기는 다를거야.

Pekala, sizi hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm ya da tam tersi için. Ancak Kuzey Kore'nin hikayesi biraz farklı.

선천성 조로증에 대한 이야기를 좀 더 해볼게요.

Size progeria ile ilgili biraz daha bilgi vermek istiyorum.

그것 때문에, 제 자신에 대한 확신이 별로 없었어요.

Ben de bu durumla ilgili kendimden çok hoşnut değildim.

기후변화에 따른 거주지 차별화는 해수면 상승에 대한 우려로

Deniz seviyesinin yükselmesi beklentisiyle gerçekleşen iklim nezihleştirmesi

이것은 이 주제에 대한 우리의 연구의 시작에 불과합니다.

ve bizim bu konu üzerine olacak çalışmalarımızın yalnızca başı.

실제로 그 당시에, 가치라는 용어에 대한 다툼이 있었습니다.

yani, bu terimin gerçekten tartışıldığı zamanlara.

이에 대한 단서 역시 고대 암석 기록에 나타납니다.

Bu bilmecenin ipucu yine antik kayaç kayıtlarından geliyor.

표범에 대한 긍정적인 도시 괴담은 하나도 떠오르지 않네요

Parslarla ilgili tek bir olumlu şehir efsanesi aklıma gelmiyor.

여러분은 이미 미래에 대한 신호를 보고 있는 겁니다.

Ve burada geleceğin getireceklerinin ışığını şimdiden görüyorsun.

대자연은 수면 부족에 대한 안전망을 만든 적이 없고,

O yüzden doğa uykuya karşı bir güvenlik önlemi oluşturmadı

오르가즘 격차에 대한 얘기도 더 많이 나오고 있죠.

Orgazm farkıyla ilgili bir şeyler duyuyoruz.

하지만 여성의 몸에 대한 의학적 무지는 계속되고 있습니다.

Fakat kadın vücuduna dair tıbbi cehalet devam ediyor.

인종차별에 대한 대화를 하기에는 너무 어리다고 생각할지도 모릅니다.

ırkçılık üzerine konuşmaları için çok küçük olduklarını düşünebilir

그 후 이 질문에 대한 기업가들의 반응을 분석했고

Girşimcilerin bu sorulara verdikleri cevapları analiz etmeye başladım.

어디서 뭘 보고 있는지에 대한 이해를 재구성해 줍니다.

ve nerede olduğumuz ve ne gördüğümüze dair anlayışımızı da yeniden şekillendiriyor.

문제는 제가 예의 바름에 대한 책을 저술한 이유였는데요.

Tek sorun şuydu ki nezaket hakkındaki bu kitabı yazmıştım

콜린스는 이것을 "자신의 국가에 대한 헌신" 이라고 정의했지만,

Collins sözlüğü bu terimi "kendi ulusuna bağlılık" diye tanımlıyor

수행 방법의 정신적 측면에 대한 생각이 완전히 바뀌었습니다.

ve performansın zihinsel yönü hakkındaki düşüncelerimi sonsuza kadar değiştirdi.

더 밝고 나은 미래에 대한 비전에 어둠을 드리웠습니다.

ve daha iyi ve parlak bir gelecek görüşümüzü karartmasına izin verdik.

그 공간의 수용 능력에 대한 것들을 담고 있었습니다.

bizi nasıl barındırdığı ya da barındırmadığı ile ilişkili.

너무 적은 것에 대한 벌은 굶주림과 영양 실조입니다.

Açlık ve yetersiz beslenme gibi çok az bir zaafı var.