Examples of using "그저" in a sentence and their turkish translations:
bu bir efsane.
Bu sadece bir armağandı.
Sadece sessizlik vardı.
Sadece tekrar deneyin.
Çünkü dil sadece bir araçsa
elimden gelenin en iyisini yaparak
Artık sadece plastik değil.
Sadece bakışları üstlerine çekmek için buradalar.
1000 dolarlık hediyeleri daha başlangıç.
Tek istedikleri bir şans daha,
Olay sonrası basmakalıp sözler söylemekten memnundular,
19. yüzyılın büyük ticari çeşitliliği hâline geliyor.
Yoksa bu birlikte yaşamamız gereken hayatın bir gerçeği mi?
Korunan değer sıradan bir değer değildir.
Şu anda ve önümüzdeki beş gün içinde sadece haberi almak
gerekli olan havalı, ufak bir dokunuş topun geri atlaması için yeterli
Sadece en gelişmiş medeniyeti kendilerinin inşa ettiğini düşünüyorlardı.
İnsanlar tepki gösterecekler ve istediklerini yapacaklar.
Oysa siz sizsiniz, dugularınız ise veri.
Diğerleri sadece maaş için çalıştılar.
Size sadece video kaydımı göstermeye gelmedim.
Ama bir hikâyeyi sadece bir kere kullanmayın.
o da bütün bu olayın iletişim için ne kadar önemli olduğudur.
Daniel Kraft: Tekrarlıyorum, bu bir prototip.
Herhangi bir adım değil, doğru adımı atmamızı sağlıyor.
Hedef sadece iş arayan insanları işe almak değil,
Bazen çözmemiz gereken sorunlar basitçe çok, çok zordur.
CA: Ve bununla sadece yeni içerik üretmediniz.
Ancak bunlar, çoğunlukla ders kitaplarından öğrenilen beceriler
Fakat ben 30 yıl sonra uyandım ve bir anlaşmazlık durumunda
Samanyolu'ndaki milyarlarca yıldızın aksine
Biraz daha makyaj ve her şey tamam.
Hatta bu ışığı avlanmakta da kullanıyor olabilirler. Belki de sadece gösterinin tadını çıkarıyorlardır.