Translation of "그저" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "그저" in a sentence and their turkish translations:

그저 이야기입니다.

bu bir efsane.

그저 선물이었죠.

Bu sadece bir armağandı.

그저 다들 조용했죠.

Sadece sessizlik vardı.

그저 다시 일어나면 돼요.

Sadece tekrar deneyin.

언어가 그저 도구에 불과하다면,

Çünkü dil sadece bir araçsa

그저 최선을 다하는 것이죠.

elimden gelenin en iyisini yaparak

그저 단순한 플라스틱이 아닙니다.

Artık sadece plastik değil.

그저 시선을 잡아 끌 뿐입니다.

Sadece bakışları üstlerine çekmek için buradalar.

그들에게 1000달러는 그저 시작이라는 겁니다.

1000 dolarlık hediyeleri daha başlangıç.

그저 기회 한 번이면 돼요.

Tek istedikleri bir şans daha,

그저 기쁘게 한마디 할 뿐이었죠.

Olay sonrası basmakalıp sözler söylemekten memnundular,

그저 맛이 매우 좋았기 때문이죠.

19. yüzyılın büyük ticari çeşitliliği hâline geliyor.

아니면 그저 그렇게 살아야하는 걸까요?

Yoksa bu birlikte yaşamamız gereken hayatın bir gerçeği mi?

보호가치란 그저 아무 가치가 아닙니다.

Korunan değer sıradan bir değer değildir.

그저 앞으로 닷새간의 뉴스를 보기만 해서는

Şu anda ve önümüzdeki beş gün içinde sadece haberi almak

그저 약간 화려하게 두드리면 공은 돌아가 있어요.

gerekli olan havalı, ufak bir dokunuş topun geri atlaması için yeterli

그저 자신들이 가장 진보한 문명을 발전시켰다고 생각했습니다.

Sadece en gelişmiş medeniyeti kendilerinin inşa ettiğini düşünüyorlardı.

사람들은 그저 반응하고, 자기 일을 할 뿐이죠.

İnsanlar tepki gösterecekler ve istediklerini yapacaklar.

그러나 여러분은 여러분이고 감정은 그저 데이터의 원천입니다.

Oysa siz sizsiniz, dugularınız ise veri.

다른 이들은 그저 월급을 보고 일했던 겁니다.

Diğerleri sadece maaş için çalıştılar.

그저 제 영상을 보여주려고 여기 나온 게 아닙니다.

Size sadece video kaydımı göstermeye gelmedim.

한 가지 이야기를 그저 한 번만 이용하진 마세요.

Ama bir hikâyeyi sadece bir kere kullanmayın.

서로 대화를 하는 거 자체가 그저 놀라울 뿐이야.

o da bütün bu olayın iletişim için ne kadar önemli olduğudur.

다니엘: 음, 다시 말하자면 이건 그저 시작품일 뿐입니다.

Daniel Kraft: Tekrarlıyorum, bu bir prototip.

그저 구체적이기만 한게 아니라 올바른 걸음을 내딛는 거죠.

Herhangi bir adım değil, doğru adımı atmamızı sağlıyor.

목표는 그저 직장이 필요한 사람들을 고용하는 것이 아니라

Hedef sadece iş arayan insanları işe almak değil,

때때로 우리가 풀어야 할 문제는 그저 매우 매우 어렵습니다.

Bazen çözmemiz gereken sorunlar basitçe çok, çok zordur.

CA: 그리고 더군다나, 그저 새로운 콘텐츠를 만드는 것뿐만 아니었죠.

CA: Ve bununla sadece yeni içerik üretmediniz.

그러나 이 기술들은 그들이 그저 교과서에서 배운 내용들일 뿐

Ancak bunlar, çoğunlukla ders kitaplarından öğrenilen beceriler

전 그저 30년 후에 관심을 가지고 알아차렸을 뿐 입니다.

Fakat ben 30 yıl sonra uyandım ve bir anlaşmazlık durumunda

몇몇 은하계는 그저 몇 백 개의 별들로 구성되어 있어

Samanyolu'ndaki milyarlarca yıldızın aksine

그저 분장을 좀 더 두껍게 했죠. 모든 것은 잘 진행되었죠.

Biraz daha makyaj ve her şey tamam.

‎그 빛을 이용하여 ‎사냥하는 것인지 모릅니다 ‎아니면 ‎그저 즐기는 것인지도 모르죠

Hatta bu ışığı avlanmakta da kullanıyor olabilirler. Belki de sadece gösterinin tadını çıkarıyorlardır.