Translation of "若い頃" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "若い頃" in a sentence and their turkish translations:

ジェーンは若い頃スチュワーデスだった。

Jane genç yaşta bir hostesti.

若い頃は痩せてたんだよ。

Gençken zayıftım.

僕は若い頃は気短かだった。

Gençken çabuk öfkelenirdim.

彼女は若い頃は美人だった。

O, zamanında güzel bir kadındı.

彼は若い頃貧しかったらしい。

O gençken fakirmiş gibi görünüyor.

彼は若い頃、ひどい貧乏だった。

Gençken son derece fakirdi.

彼は若い頃にフランス語を習得した。

O gençken Fransızca öğrendi.

私もそう思ってたよ、若い頃は。

Gençlik günlerimde, ben de onu düşündüm.

彼は若い頃ときどきサッカーをした。

O gençken bazen futbol oynardı.

彼は若い頃は実に無軌道だった。

O, gençliğinde çok vahşiydi.

彼は若い頃速く走ることができた。

O gençken hızlı koşabilirdi.

彼は若い頃に法律を学んだそうだ。

Gençken hukuk okuduğu söyleniyor.

私は若い頃から運動が好きである。

Gençliğimden beri bir spor sever oldum.

若い頃、わたしはもっと速く泳げた。

Gençken daha hızlı yüzebilirdim.

彼は若い頃は暮らし向きがよかった。

O gençken hali vakti daha iyiydi.

その大統領は、若い頃農園主であった。

Başkan gençken bir çiftçiydi.

これが私が若い頃にすんでた家です。

Burası benim ilk günlerimi yaşadığım evdir.

彼女の父は若い頃泳ぎが達者だった。

Onun babası gençken iyi yüzebilirdi.

彼は若い頃よく野球を見たものだった。

Gençken sık sık beyzbol seyrederdi.

その歌を聞くと、若い頃を思い出します。

O şarkıyı duyduğumda, gençlik günlerimi hatırlarım.

若い頃、あの川の側で遊んだものだった。

Gençken o nehrin yakınında oynardım.

私は若い頃よく山に行っていたものだ。

Gençken dağlara giderdim.

若い頃、よくこの川で泳いだものだった。

Gençken bu nehirde sık sık yüzerdim.

若い頃からずっと体調が悪かったのです

zayıflatan bir hastalıkla uğraşarak geçirmişti.

この歌を聞くと自分の若い頃を思い出す。

Ben o şarkıyı ne zaman duysam daha genç günlerimi hatırlarım.

彼は若い頃音楽家だったといううわさだ。

Onun gençken bir müzisyen olduğunu söylüyorlar.

若い頃は懸命に働けなければならなかった。

Gençken çok çalışmak zorundaydım.

君の話は私に若い頃のことを思い出させた。

Senin hikâyen bana gençlik günlerimi hatırlattı.

偉人というものは若い頃に苦労した人が多い。

Birçok büyük insan gençliklerinde zorluklardan geçmişlerdir.

私は若い頃怠惰であったことを後悔している。

Gençliğimde aylak olduğuma pişmanım.

彼女は若い頃は日本茶よりもコーヒーが好きだった。

O gençken, kahveyi Japon çayına tercih ederdi.

若い頃よく野球の試合をみにいったものでした。

- Gençken sık sık beyzbol maçlarını izlemeye giderdim.
- Ben gençken sık sık beyzbol maçlarını izlemeye giderdim.

彼女は若い頃ずいぶん美人だったにちがいない。

O gençken çok güzel olmalı.

君のお母さんは、若い頃は美しかったに違いない。

Annen gençken güzel olmalı.

- 彼女は若い頃美しかったに違いない。
- 彼女は若い頃は美人だったに違いない。
- 彼女は若いころ美人だったに違いない。

O, gençken güzel olmalı.

彼女は若い頃はかわいい女の子だったに違いない。

Gençken hoş bir kız olmalı.

- 私は若いときよくテニスをした。
- 若い頃はよくテニスをした。

Gençken sık sık tenis oynardım.

若い頃 余命がどのくらいあるのか 分かりませんでしたが

Gençken ne kadar yaşayacağını bilmesinin hiçbir yolu yoktu.

若い頃、彼は後に有名になる運命にあるとは知らなかった。

Genç bir adamken, sonradan ünlü olacağını bilmiyordu.

私は若い頃にたくさん本を読んだので、それなりに物知りだ。

Gençliğimde pek çok kitap okudum; Kendi tarzımda bir bilimciyim.

- 若いころはもっと早く泳げたんだよ。
- 若い頃、わたしはもっと速く泳げた。

Gençken daha hızlı yüzebiliyordum.

もし私が若い頃一生懸命に働いていたならば、今頃は成功しているだろうに。

Gençliğimde çok çalışsaydım şimdi başarılı olurdum.

- これが私が若い頃にすんでた家です。
- ここ、私が若いときに住んでた家なんだ。

Bu, gençken yaşadığım evdir.

若い頃、消防士や野球の選手になりたかったことなどなかったと記憶している。

Ben gençken bir itfaiyeci ya da bir beyzbol oyuncusu olmak istediğimi hiç hatırlamıyorum.

- 若いときにもっと勉強しておけばよかった。
- 若い頃にもっと勉強しておけばよかった。

Gençken daha çok çalışmalıydım.

- 私は若い頃よく野球を見たものだった。
- 私は若いころよく野球の試合を見たものだった。

Ben gençken sık sık beyzbol izlerdim.

- まさにあの曲が私に若い頃のことを思い出させた。
- まさにあの曲が、私に青春時代を思い出させた。

O salt melodi bana gençliğimi hatırlattı.

- 彼らはどんな困難をトムが若いころに経験してきたかを知らない。
- トムが若い頃にどんな苦労を経験したか、奴らは分かってないんだ。

Onlar, Tom'un gençliğinde hangi zorlukları yaşadığını bilmiyorlar.

- 彼は若い時分に多くの苦難を味わった。
- 彼は若い頃多くの困難を経験した。
- 彼は若いころ多くの苦難を受けた。
- 彼は若いころの苦難を経験した。
- 彼は若いころ、多くの苦難を経験した。

O gençliğinde birçok zorluklar geçirdi.

More Words: