Translation of "自分が" in Turkish

0.371 sec.

Examples of using "自分が" in a sentence and their turkish translations:

自分が固く信じた

gerçekten inandığımız bir amacı ilerleten

自分が恥ずかしいよ。

Kendimden utanıyorum.

自分が1番だったと

Onlar ilktiler.

そして自分が憎しみを—

Daha nefret dolu hissetikçe de...

- 自分がやったと思ってるんだろ?
- 自分がやったと思ってるんでしょ?

Onu benim yaptığımı düşünüyorsun, değil mi?

- 彼は食事代は自分が払うと言った。
- 彼が食事代は自分が払うと言った。

O, akşam yemeği için ödeme yapacağını söyledi.

自分が生まれ育った国でも

yanlış anlaşılmaları

自分が何か行動しなければ

Bir şeyin peşine düşmezseniz

‎なぜか彼女と自分が重なる

Garip bir şekilde, hayatlarımız birbirini yansıtıyordu.

自分が悪いのだと思いました

bende bir terslik olduğunu düşündüm.

自分が勝ったと知って驚いた。

Kazandığımı öğrendiğimde şaşırdım.

彼女は自分が無事だと叫んだ。

O yüksek sesle güvende olduğunu söyledi.

私は自分が凄く有能だと思う。

Ben çok verimli olduğumu umuyorum.

私は自分がいい教師だと思う。

Ben iyi bir öğretmen olduğumu biliyorum.

それ自分がされたらどう思う?

Biri onu sana yapsa nasıl hissedersin?

彼女は自分が正しいと断言した。

O, haklı olduğunu iddia etti.

彼は自分が正直だと言っている。

O, dürüst olduğunu iddia ediyor.

自分が石であればいいのになあ。

Keşke bir taş olsam.

彼は自分が悪かった事を認めた。

O, hatalarını kabul etti.

彼は自分が潔白だと言い張った。

Onun suçsuz olduğunu iddia etti.

- 私は自分が言ったことを謝る必要が無い。
- 私は自分がいったことについて謝らなくてもよい。
- 私は自分が言ったことに謝る必要などない。

Söylediğim için özür dilemek zorunda değilim.

彼は 自分が離脱に票を投じたのは

AB'den çıkmak için oy verdiğini söyledi

‎とにかく自分が ‎腹立たしかったよ

İnsanın kendini dövesi geliyor yani...

彼は自分が老いていくのを感じた。

O, yaşlandığını hissetti.

彼は自分が罪を犯したと白状した。

O suçu işlediğini itiraf etti.

彼女は自分がしたことを反省した。

Yaptığını yansıttı.

自分が何を言ったかわかってるよ。

Ne dediğimi biliyorum.

彼は自分が間違っていると認めた。

O, hatalı olduğunu itiraf etti.

私は自分が正しいと確信している。

Ben haklı olduğuma ikna oldum.

彼は自分が天才だと錯覚していた。

O bir dahi olduğunun illüzyonundaydı.

彼は自分が救世主だとかんがえた。

- O kendini dünyanın kurtarıcısı olarak gördü.
- O kendisini dünyanın kurtarıcısı olarak görüyordu.

私は自分が正しいと信じています。

Ben haklı olduğuma inanıyorum.

全く違う自分が呼び起こされました

ve tamamen yeni bir kimlikle uyanıyorum.

自分が生まれつき属している集団は

kendi çevrenizdeki insanların birtakım dış gruplardan

自分が何者で なぜレスリングをしているかも

kim olduğunu veya niçin güreştiğini

彼は自分が成功すると確信している。

O, başaracağından emindir.

トムは自分が正しいことを知っている。

Tom haklı olduğunu biliyor.

彼は自分が成功したので勇気がでた。

Başarısı onu teşvik etti.

彼は自分が天才であると思っていた。

O, onun bir deha olduğunu düşündü.

彼は、自分が利用されていると感じた。

O, kullanılmakta olduğunu hissetti.

彼は自分が有罪であることを認めた。

O, suçlu olduğunu itiraf etti.

トムは自分がしたことを後悔している。

Tom söylediğine pişman oldu.

私は自分がチャンピオンになると確信している。

Ben şampiyonluğu kazanacağımdan eminim.

- 彼は自分が雇っている人達と仲よくやっている。
- 彼は自分が雇っている人とうまくやっている。

Çalışanlarıyla iyi geçiniyor.

他の誰でもない自分が決めた人生です

Başkasının değil, senin biçimlendirdiğin bir hayatı.

自分が一体誰なのか 理解できず目覚め

Kim olduğumu bilmeden uyanıyorum,

君はいつも自分が正しいと言っている。

Her zaman haklı olduğun konusunda ısrar ediyorsun.

ローラは自分が着る着物には特にうるさい。

Laura elbiseleri hakkında çok özel.

メアリーは自分が美しい事を誇りにしていた。

Mary güzelliği ile övündü.

彼女は自分が美人だとうぬぼれている。

O güzel olduğunu düşünerek gururlanıyor.

彼は自分が見たものを詳しく説明した。

O, ne gördüğünü detaylı olarak açıkladı.

自分がなぜそれをしたのかわからない。

Onu neden yaptığımı bilmiyorum.

彼は自分が選らんだ少女と結婚します。

O kendisi için seçtiği kızla evlendi.

トムはいつも自分が正しいと思っている。

Tom her zaman haklı olduğunu düşünüyor.

彼は自分が信じることを語ったのです

Ortalarda dolaştı ve insanlara

トムは自分が払うと言って聞かなかった。

Tom hesabı ödeme konusunda ısrar etti.

- 彼は自分の落ち度を認めた。
- 彼は自分が有罪であることを認めた。
- 彼は自分が悪かった事を認めた。

O suçunu itiraf etti.

自分ができることを 世間に見せるのです

Nelere gücünüzün yettiğini tüm dünyaya gösterin.

彼女はいつも自分が正しいと思っている。

O her zaman haklı olduğunu düşünüyor.

彼は自分が何をすべきかわかっていない。

Ne yapması gerektiğini bilmiyor.

彼女は自分が間違っているのを認めない。

Hatalı olduğunu kabul etmiyor.

彼女は自分がけっこう魅力的だと思った。

Kendisinin yeterince çekici olduğunu düşündü.

私は自分が健康で何よりだと思っている。

İyi bir sağlığa sahip olduğum için, kendimi şanslı sayıyorum.

私は彼女に自分が到着した事を知らせた。

Gelişim hakkında onu bilgilendirdim.

- 私は、自分がおかしいことをしたいということを認めた。
- 私は自分が変なことをしたいのだと認識した。

Garip şeyler yapmak istediğimi kabul ettim.

自分がどんなに速くても ガラガラヘビにはかなわない

Ne kadar hızlı olduğunuzu düşünseniz de bir çıngıraklı yılan kadar değilsiniz.

自分がどういう人間かを 固定化してしまい

Kim olduğumuz hissine dair yabancılaşır

少年は自分が大人になったと想像してみた。

Çocuk kendisini bir yetişkin olarak görüyordu.

メアリーは自分が見た事故について触れなかった。

Mary gördüğü kazayı ifade etmedi.

彼の巨大な体格に僕は自分が小さく思えた。

Onun dev gibi yapısı tarafından cüceleştim.

これは自分が今まで見た中で最悪の映画だ。

Bu, şimdiye kadar gördüğüm en kötü filmlerden biridir.

彼女は自分が間違っていることを認めない。

O yanlış olduğunu kabul etmez.

彼は自分がユダヤ人であることを幸せに思った。

O, bir Yahudi olmaktan mutluydu.

まず 自分が一番興味のある ことを見つける

birincisi en yoğun ilgilerinizi belirlemek

私は自分がした事に何も後悔はしていない。

Ben yaptığım şey hakkında pişman değilim.

私は自分が何てラッキーな少年かわかっています。

Ben ne şanslı bir çocuk olduğumu biliyorum.

自分がここで何をするのか全然分からない。

Şimdi ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim yok.

トムは自分が思うようなことができなかった。

Tom yapmak istediğini şeyi yapamadı.

- トムは自分がメアリーに惚れることになるとは思っていなかった。
- トムは自分がメアリーに惚れることになろうとは思ってもみなかった。
- トムは自分がメアリーに惚れるとは思ってもいなかった。

Tom Mary'ye âşık olmayı beklemiyordu.

私たちは自分が見た世界の一部分だけでなく

Biz sadece dünyada daha önce görülmüş yerleri paylaşmıyoruz

自分が抱える あらゆるトラウマについて考えました

Bununla birlikte yaşadığım tüm travmaları düşündüm:

あいつ、自分が音痴だってこと知らないんだよ。

Kendisinde müzik kulağı olmadığını fark etmiyor.

誰も自分が目にしたことを信じられなかった。

Gördüğüne hiç kimse inanamadı.

ついに彼は自分が間違っていたことを悟った。

Sonunda hatalı olduğunu fark etti.

自分が一体何をしているか分かっているのか?

Ne bok yediğini sanıyorsun?

何でもいいから自分ができることをしなさい。

Ne yapabiliyorsan yap.

私は1つを自分がとり、あとのリンゴを妹にやった。

Birini ben aldım, diğer elmaları ise küçük kız kardeşime verdim.

そして自分が信じている ことについて語れば

Ve eğer neye inandığınız

自分が変化を起こせる 重要な社会課題は何か?

Hangi alanlarda fark yaratabileceğim büyük bir sosyal ihtiyaç var?

- われながら愛想がつきた。
- 自分が恥ずかしいよ。

Ben kendimden utanıyorum.

More Words: