Examples of using "知りません。" in a sentence and their turkish translations:
Bir şey bilmiyorum.
Ben bilmiyorum.
Ben de bilmem.
Hayır, bilmiyorum.
Hiçbir şey bilmiyorum.
O beni bilmiyor.
Henüz bir şey bilmiyorum.
Tam olarak bilmiyorum.
Onun kim olduğunu bilmiyorum.
O benim için bir yabancıdır.
Onu bilmiyorum.
Fransızca bilmiyorum.
Tom onu bilmiyor.
Onun hakkında neredeyse hiçbir şey bilmiyorum.
Ben bilmiyordum diye cevapladım.
Seni tanımıyorum.
O bilmediğini cevapladı.
Kim olduğunu bilmiyorum.
Hiç kimse gerçeği bilmiyor.
Onun adresini bilmiyorum.
Babamın ne zaman geri döneceğini bilmiyorum.
Ne olduğunu bilmiyorum.
Gerçeği bilmiyorsun.
- Çıkrık nasıl kullanılır bilmiyorum.
- Çıkrığın nasıl kullanıldığını bilmiyorum.
- Bir çıkrığı nasıl kullanacağımı bilmiyorum.
Ben onun hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
Hiç duydunuz mu bilmiyorum.
Tony onların isimlerini bilmiyordu.
Golf oynamayı bilmiyor.
O, nasıl kayacağını bilmiyor.
Onlar benim adımı bilmiyorlar.
George'un gelip gelmediğini bilmiyorum.
Ben, söylentinin kaynağını bilmiyorum.
Çevrede fazla bulunmadım.
Onun nasıl kullanılacağını bilmiyorum.
Senin hakkında çok şey bilmiyorum.
Tom'un karısının kim olduğunu bilmiyorum.
Ben onun hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
Onun hakkında bir şey bilmiyorum.
O nasıl golf oynanacağını bilmiyor.
Londra Senfoni Orkestrası'nın konser programını biliyor musun?
Hikayenin doğru olup olmadığını bilmiyorum.
Japonya hakkında çok şey bilmez.
Beş bayandan herhangi birini tanımıyorum.
Ben onları hiç tanımıyorum.
Onun buraya ne zaman geleceğini bilmiyorum.
Bu konuda çok şey anlamıyorum.
Japonya hakkında çok şey bilmez.
Onun geçmişi hakkında bir şey bilmiyorum.
Onun hakkında kesinlikle bir şey bilmiyorum.
Onun hakkında bir şey bilmiyoruz.
Tom'un geçmişi hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
Gerçeği söylemek gerekirse, mesele hakkında bir şey bilmiyorum.
Gölün ne kadar derin olduğunu bilmiyorum.
Onun nereli olduğunu bilmiyorum.
Onun hakkında bir şey bilmiyorum.
Bu pusulayı nasıl kullanacağımı bilmiyorum.
Onun nerede olduğunu bilmiyorum.
Eşcinsel olduğumu bilmiyordu.
Onun iyi olup olmadığını bilmiyorum.
Pastayı kimin yaptığını bilmiyorum.
Komşum olsa da onu iyi tanımıyordum.
Ben burada bir yabancıyım.
Büyük büyük annem "feminist" kelimesini bilmiyordu
New York’ta çiftlikler olduğunu bile bilmiyordum.
Aslında onun hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
Anahtarlarımı nereye koyduğumu bilmen için şans var mı?
Fransızca konuşabilen çok az kişi tanıyorum.
Kimse ona ne olduğunu bilmiyor.
Köpeklerin iyi yüzdüklerini bilmiyordum.
Öğretmenimizle konuşan kadını tanımıyorum.
Özür dilerim. Ben bu çevreye yabancıyım.
Bilmiyorum.
Onun ne zaman Londra'ya gideceğini bilmiyorum.
Bu kelimenin ne anlama geldiğini bilmiyorum.
O kapıların ardında neler döndüğünü kimse bilmiyor.
Onun onu sevip sevmediğini kimse bilmiyor.
Nasıl bilet alacağımı bilmiyorum.
Jane onun Kyoto hakkında bildiği kadar çok Nara hakkında bilmiyor.
Fransızca bilmiyorum.
ancak sanatçıların büyük çoğunluğu bundan habersiz.
Sen benim avantajıma sahipsin.
Onu bilmiyor muydun?
Onun planımızı kabul edip etmeyeceğini bilmiyorum.
Bir erkek olarak neyi bilmediğimin farkında değildim.
ve çoğu zaman toprağın altında ne olduğunu bilmiyoruz.
Onların planları hakkında bir şey bildiğini inkar etti.
Benim kaza ile bir ilgim yok ve bir şey bilmiyorum.
Kuzey Amerika'da bir kişi omuzlarını silktiğinde bu; "bilmiyorum" anlamına gelir.
Tom'un hâlâ burada yaşayıp yaşamadığını bilmiyorum.
- Bilmiyorum.
- Bilmem.