Translation of "女性が" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "女性が" in a sentence and their turkish translations:

「女性が自分らしく?」

"Kadınlar, oldukları gibi?"

2人の女性が乗船していた。

Gemide iki kadın vardı.

料理のうまい女性が欲しい。

Yemek pişirmede iyi olan bir kadın istiyoruz.

突然若い女性が立ち上がった。

Aniden, genç bir kadın ayağa kalktı.

女性が笑顔だ と教えてくれます

Kadının gülümsediğini size söyleyebilir.

若い女性が車のハンドルを握っていた。

Genç bir kız direksiyondaydı.

彼の人生には二人の女性が居る。

Onun, hayatında iki kadını var.

昔々 マーガレットさんという 女性がいました

Bir zamanlar Margaret isminde bir kadın vardı.

一人の女性が木の後ろから現れた。

Ağacın arkasından bir kadın çıktı.

女性が田舎の道を車で走っていた。

Bir kadın bir taşra yolunda araba sürüyordu.

- フランス人女性が美しい。
- フランスの女性は美しい。

Fransa'nın kadınları güzeldir.

あの女性が誰なのか知りたいですか?

O kadının kim olduğunu bilmek istiyor musun?

多くの女性が人生で 大量のトラウマと攻撃を

Birçoğu hayatlarında çok fazla travmaya,

ひとりの女性が船から海の中へ落ちた。

Bir kadın, gemiden denize düştü.

男性は色っぽい女性が大好きなのです。

Erkekler şehvetli kadınları severler.

太った女性が歌うまでオペラは終わらない。

Şişman kadın şarkı söyleyene kadar opera bitmedi.

美しい女性が私の一列前に座っていた。

Önümdeki bir sırada güzel bir kadın oturmuştu.

女性が働きに出る事はごく普通のことだ。

Kadınların iş için dışarı çıkmaları oldukça yaygındır.

2人の女性が公園のベンチでくつろいでいる。

İki kadın parktaki bir bankta rahat ediyorlar.

- 老婆が焼け死んだ。
- 高齢の女性が焼死した。

Yaşlı bir adam yanarak ölmüştü.

この情報を求める女性が 増えれば増えるほど

Kadınların bu bilgiyi daha çok istemesi,

女性が男性よりも長生きするのはなぜだろう。

Niçin kadınların erkeklerden daha uzun yaşadıklarını merak ediyorum.

家事をしながら働きに出る女性がたくさんいる。

Bir sürü kadın hem evde çalışırlar hem de dışarı çalışmaya giderler.

女性がいなければ世界はどうなっていただろう。

Dünya kadınsız ne olurdu?

結婚後も働き続ける女性がどんどん増えている。

Gittikçe daha fazla kadın evlendikten sonra çalışmaya devam ediyor.

向こうに座っている女性が彼の現在の奥さんだ。

Orada oturan kadın onun şimdiki karısı.

同じ仕事を目指して「競って」いた 女性が身近にいて

aynı görev için rekabet ettiğim bir kızın yanına oturdum,

噴水の前では若い女性がギターの弾き語りをしていた。

Genç bir kadın çeşmenin önünde şarkı söyleyip gitar çalıyordu.

車の中に女性が一人と犬が二匹いるのが見えます。

Arabada bir kadın ve iki köpek görebiliyorum.

あなたが寝ている間に訪問された女性がいました。

Siz uyurken bir kadın bizi ziyaret etti.

パーティーに招待された客の中に二人の外国人女性がいた。

Partiye davet edilmiş konuklar arasında iki yabancı bayan vardı.

若い女性が私に会いにきたのはきのうのことでした。

Dün genç bir kadın beni görmeye geldi.

女性がその意味を完全に理解することも またできません

bir kadının da bunu anlaması olanaksızdır.

最近では女性が一人旅をすることは珍しいことではない。

Bir kadının tek başına seyahat etmesi günümüzde normaldir.

半数以上の女性が 何らかの性的な問題を 抱えているとすれば

Kadınların yarısından fazlası aynı tür cinsel problemi yaşıyorsa

ある女性が先日デパートで買い物中に運転免許証を失ってしまった。

Kadının biri geçen gün mağazada alışveriş yaparken ehliyetini kaybetmiş.

女性が 自分の意見に自信がない 傾向にある理由が分かりました

Bir kadının kendinden şüphe etme eğilimini çok iyi anlıyorum.

これは突き詰めれば 女性がもっと いいセックスをするということでも

Bu sadece kadınların daha çok, daha iyi cinsellik yaşamasıyla alakalı değil.

だから女性が 自分にも指導力があって 現状から抜け出せるとか

Dolayısıyla liderlik kapasitelerinin olduğunu fark etmeleri çok zor.

その結果、同一労働に対し同一賃金を得ている女性が増えつつある。

Sonuç olarak, daha fazla kadın eşit işi alıyor.

ナップザックを背負った中年の女性が一人、座るところを探しているようだった。

Sırtında bir sırt çantası olan orta yaşlı bir kadın oturacak bir yer arıyor gibi görünüyordu.

- 私は女性が悲鳴を上げるのを聞きました。
- 女性の悲鳴が聞こえたんだ。

Bir kadının çığlık attığını duydum.

今法律では女性が男性と同一条件で雇用されることが求められている。

Yasa şimdi kadınların erkeklerle eşit şartlarda istihdam edilmesini gerektiriyor.

その若い男性はその高齢の女性が車に買った食料を積むことを手伝った。

Genç adam yaşlı kadının yiyeceklerini arabasına yüklemesine yardımcı oldu.

- 彼は紫色の目をしている女性が好みます。
- 彼は紫色の瞳を持ってる女性を好む。

- O, mor gözlü kadınlardan hoşlanıyor.
- O, menekşe gözlü kadınlardan hoşlanıyor.

多くの女性がより高い教養とキャリアを追求し、それ故に結婚と出産を先延ばしにしている。

Birçok kadın yüksek öğretime ve kariyere devam ediyor, bu nedenle evlilik ve doğum gecikiyor.

- 車の中に一人の婦人と2匹の犬がいます。
- 車の中に女性が一人と犬が二匹いるのが見えます。

Arabada bir bayan ve iki köpek görebiliyorum.

More Words: