Translation of "という" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "という" in a sentence and their turkish translations:

というのも

Şimdi bunu dinleyin.

まずは自由というものは クソだということ

İlki, bağımsızlığın berbat bir şey olduğu.

トーンという子で

Adı Torn.

と いうのは嘘で

Peki, öyle değil.

これがヒップホップという

Bunun kadınların sürekli nesneleştirildiği,

睡眠というのは

belki de uykuyu

ポジティブかネガティブかという

olduğu görüşü

何十万年という昔

Yüzlerce, binlerce yıl önce,

という考え方です

adım adım başarılı olabiliriz.

金をくれというな。

Para isteme.

腹が減ったという。

O, aç olduğunu söyledi.

何かを選ぶということは、何かを捨てるということだ。

Bir şeyi seçmek bir şeyden vazgeçmek anlamına gelir.

3週間という期間で

Ama üç hafta süresince,

マルティン・ルターという神学者が

Martin Luther isimli malum bir teoloji profesörü

ウィロー・ガレージという所でした

2008'de Willow Garage adlı bir mekandaydı.

「プロジェクト87」というものです

Buna da "Project '87" adını verdim.

何というエネルギーの浪費だ。

Ne enerji israfı!

トムはハイというだろう。

Tom evet derdi.

専門家であるという事は コーチが必要無いという事ですから

Uzmanlık, herhangi bir koça ihtiyacının olmaması demektir.

目的を遂げるということは難しいということがわかった。

Amacıma ulaşmayı zor buldum.

- 地球が丸いというのは真実だ。
- 地球が丸いというのは事実だ。

Dünyanın yuvarlak olduğu doğrudur.

目が覚めているということは、生きているということである。

Uyanık olmak hayatta olmaktır.

女優になるという夢が

Benim hayalim aktris olmaktı.

いざという時役に立つ。

Bu gerektiğinde işe yarayacak.

- 彼は賢明というより利口である。
- 彼は賢いというより頭がいい。
- 彼は賢いというよりもむしろ利口である。

O bilgeden daha akıllı.

音という物理的な部分と

ve aslında, ikisinin de fiziksel bir ögesi vardır, yani ses

私は5歳で バージニア州リンチバーグという

Bense Virjinya'nın Lynchburg kentinde beş yaşında,

私達は孤独だということ

Evrende yalnızız.

あれは何という鳥ですか。

O kuşa ne denir?

罪を犯したという証拠は?

Onun bir suç işlemiş olduğunun kanıtı nerede?

あれは何という川ですか。

Şu nehrin adı nedir?

これは何という花ですか?

Bu çiçeğin adı nedir?

私は「ひさし」という名前だ。

Benim adım Hisashi.

箱というのは 思考の枠組みで 「限界」というもので形作られています

Kutu, zihniniz için sınırlardan yapılmış bir sistemdir.

「少女の部屋へ行く」というのは「トイレへ行く」ということの婉曲表現です。

"Küçük kızın odasına gidiyorum", "tuvalete giden" için örtmeceli bir ifadedir.

本をなくした、というかどこかに置いてきたというのは確かですか。

Kitabını kaybettiğinden emin misin yoksa sadece onu yanlış bir yere mi koydun?

- 私にはそうではないという証拠はない。
- そうでないという証拠はない。

Karşıt kanıtım yok.

あなたの上司があなたを「sack」したというのは「解雇された」ということだ。

Eğer patronun seni kovarsa, bu işten atıldığın anlamına gelir.

- 彼はあっという間に逃げてしまった。
- あっという間に逃げてしまった。

Bir anda ortadan yok oldu.

脳が変わる」ということです

beyninizi değiştirebiliyor olmanız.

学問というものがあります

Örgün öğretim diye bir şey var.

—というのは本当じゃなくて

Hiç de öyle değil.

マジシャンというのは 面白いもので

Sihirbazlar ilginç de.

私の言う古生物というのは

Ama yaşamın ilk aşamaları ile kastettiğim,

戦争や投獄という状況では

Bakın, yeniden giriş hakkında konuşuyoruz,

努力をするということです

seyircimle hakiki bir ilişki kurmak.

理解しようという試みです

hem de beni tanımadıkları hâlde.

「私に何ができるというのか

''Ne yapabilirim?

(コー) これは Cohhilition という 僕のコミュニティで

Cohh: İşte bu benim topluluğum; bunun adı Cohhilition.

セルジオトは 復讐という考えを拒み

Sergio tüm intikam önerilerini reddetti

「good(善)」という意味も持ちます

Aynı zamanda "iyi" anlamına gelir.

利益が上がるというような?

geçen bir saatten daha mı karlıydı?

こうあるべきという感情を

ne hissetmem gerektiğiyle ilgili

‎光もあっという間に広がる

...aydınlık da o şekilde geri gelir.

水があるという保証はない

Sorun şu ki bu tarafta da su bulunduğunun garantisi yok.

‎「The Great Dance」という ‎映画を撮った

Kardeşimle The Great Dance isminde bir film çekiyorduk.

‎訪問者という意識を捨てて

Bana bir ziyaretçi olmamayı,

なんというばかげた考えだ。

Ne saçma bir fikir!

ドアのパタンという音がきこえた。

Kapıların çarptığını duyabiliyorum.

その色はピンクというより紫だ。

- Renk pembeden daha çok mor.
- Renk pembeden ziyade mordur.

1000ドルというのは、多額の金だ。

1000 dolar büyük bir yekundur.

鍋が湯わかしを黒いという。

- Tencere dibin kara, seninki benden kara.
- Dinime söven bari Müslüman olsa.
- Dinime küfreden bari Müslüman olsa.

彼女は生活が単調だという。

Yaşantısının monoton olduğunu söylüyor.

彼は病気だといううわさだ。

Ben onun hasta olduğunu duyuyorum.

そんなこという人、嫌いです。

Onu söyleyen insanlardan nefret ediyorum.

石油を運ぶ船をオイル・タンカーという。

Petrol taşıyan bir gemiye petrol tankeri denir.

これが速記術というものだ。

Bu stenodur.

この川は何というのですか。

Bu nehrin adı nedir?

ここは何という通りですか。

Bu caddenin ismi ne, lütfen?

- 彼が辞職するだろうという噂がある。
- 彼は辞職するだろうという噂がある。

Onun istifa edeceği söylentileri var.

- 彼が正しいというのは私の意見です。
- 彼が正しいというのが、私の意見です。

Bence, o haklıdır.

孤立しているという感覚です

ve hiç kimseye ait olmama duygusunu.

脳というのは 恐ろしく柔軟で

Beyniniz muazzam derecede plastik

従来は 記憶するということは

Geleneksel olarak bir anı oluşturmak,

これが自己充足という嘘です

Bu sadece kendi kendine yeterliliğin yalanıydı.

さて ミレニアル世代は どうかというと

Pekala, sırada Y jenerasyonu. Bunlar bizim hakkımızda öğrendiklerim.

そして なぜ何億という人々が

Ve neden dünya çapında yüz milyonlarca insan

スーシェは、ナポレオンが ワーテルローで敗北したという

dair haberler gelene kadar Fransa'nın düşmanlarını görev bilinciyle uzak tuttu .

、「ブラス・デ・ファー」というニックネームを付け まし た。

'bras de fer' takma adını, demir-kolunu kazandı .

というか 残したくありません

Aslında bunu istemiyorum bile,

休暇はあっというまにすぎた。

Tatilim çabuk bitti.

何千という人が飢えで死んだ。

Binlerce insan açlıktan öldü.

ブラウンさんという人から電話です。

Bir Bay Brown telefonda seni istiyor.

その犬はジョンというなまえです。

Köpek John adına karşılık veriyor.

彼が辞職したという噂がある。

Onun istifa ettiğine dair bir söylenti var.

彼に何という名前かを尋ねた。

Ben ona adını sordum.

時間はあっという間に過ぎた。

Zaman çok çabuk geçti.

私が臆病者だというのですか。

Benim bir korkak olduğumu mu ima ediyorsun?

あの記号、何という意味ですか。

Bu işaret ne anlama geliyor?

厳しい冬になるという話です。

Sert bir kış geçireceğimizi söylüyorlar.

死ぬというのは痛いのかしら。

Ölüm acı verir mi?

全く悪いというわけではない。

O, tamamen kötü değil.

彼はジョニーという名で通っていた。

O, Johnny adıyla kaçtı.

Australiaという語のアクセントはどこですか。

'Avustralya' kelimesinde vurgu nerede?

More Words: