Translation of "ではなく" in Turkish

0.021 sec.

Examples of using "ではなく" in a sentence and their turkish translations:

レジリエンスの専門家ではなく

Dayanıklılık uzmanı olmak yerine,

それは単なるプラスチックではなく

Artık sadece plastik değil.

‎脳ではなく 実は腕にある

aslında beyninin dışında, kollarında.

悪いのは君ではなく僕だ。

Ben suçlanacağım, sen değil.

彼は教師ではなく、生徒だ。

O bir öğretmen değil ama bir öğrenci.

彼は歌手ではなく俳優だ。

Şarkıcı değil, aktör.

- 悪いのは君ではなく僕だ。
- 責めを負うべきは、あなたではなく、私です。

Siz değil ben suçlanacağım.

彼は私の父ではなく、叔父だ。

Babam değil fakat amcamdır.

彼らは敵ではなくて味方だ。

Onlar düşman değiller fakat dostlar.

蝙蝠は鳥ではなく哺乳類だ。

Bir yarasa bir kuş değildir ama bir memelidir.

私は医者ではなくて教師だ。

Ben bir doktor değil fakat bir öğretmenim.

地球は恒星ではなく惑星だ。

Dünya durağan bir yıldız değil, bir gezegendir.

彼女は医者ではなく教師だ。

O bir doktor değil ama bir öğretmen.

彼は列車ではなく車できた。

O, tren yerine arabayla geldi.

カナダでは床ではなくベッドに寝る。

Kanada'da zeminde değil yatakta uyuyoruz.

自分の興味や 情熱ではなく

ve ilgi ve tutkularımızın ne olduğunu sormak yerine

彼はアメリカ人ではなくフランス人です。

O bir Amerikalı değil ama bir Fransızdır.

- 鯨は魚ではなくて哺乳類である。
- 鯨はさかなではなくて哺乳動物である。

Balina balık değil memelidir.

外見だけではなく 内側もです

Dışlarında olduğu kadar içlerinde de.

内容を理解するだけではなく

Sadece dersi öğrenmekle ilgili değildi,

これは私個人の意見ではなく

Bunu ben iddia etmiyorum,

大学の研究室の学生ではなく

üniversitede laboratuvarda öğrencilerle beraber değil

君だけではなく僕も悪かった。

Sadece sen değil aynı zamanda ben de suçlanacaktım.

鉛筆ではなく、ペンで書きなさい。

Bir dolma kalemle yaz, bir kurşun kalemle değil.

彼女は正直だけではなく賢い。

O sadece dürüst değil fakat aynı zamanda da akıllı.

彼女は詩人ではなく小説家だ。

O bir şair ama bir romancı değil.

彼はアメリカ人ではなくてイギリス人です。

O bir Amerikalı değil ama bir İngilizdir.

彼女は看護婦ではなく、医者だ。

O bir hemşire değil ama bir doktor.

彼は教師ではなくて医者です。

O bir öğretmen değil ama bir doktor.

興味が重要でないのではなく

Bence bunun nedeni ilgi alanlarınızın önemsiz olması değil,

彼は孤独ではなくなりました。

Artık yalnız değil.

この場合 看守室の看守ではなく

Bu durumda, kuledeki bekçi yerine

元と同じものを 作るのではなく

onlara bir şans daha verecek kişileri bekliyorlar,

ジョークではなく エピソードだと分かりました

hikâyelerden geçtiğini keşfettim.

ベッドルームの画廊で 始まったのではなく

yatak odasındaki sanat galerisi değil,

私は世界を変えたいのではなく

Dünyayı değiştirme amacım yok,

テントの中ではなくて外で食べよう。

Çadırlarımız yerine dışarıda yemek yiyelim.

彼は医者ではなくて教師である。

O bir doktor değil ama öğretmen.

彼女は彼の姉ではなく母親です。

O, onun annesi değil kız kardeşidir.

クレジットカードではなく現金でお願いします。

Lütfen kredi kartı ile değil, nakit ödeme yapın.

若者を受け入れない社会ではなく

onları içine alan ve destekleyen bir toplum yaratmaya

発明が劇的に 増えたわけではなく

Birden daha keşifçi bir hâl almadık.

ここでは 助手を消すだけではなく

Orada, asistanlarımızı görünmez yapmanın yanı sıra

将来望む建築の構想だけではなく

Gelecekte nelerin inşa edilmesini umdukları,

でも 氷は静止しているのではなく

Ancak yalnızca sabit değil.

ボールだけではなく、バットも昨日盗まれた。

Dün sadece toplar değil aynı zamanda sopa da çalındı.

そのノートは君のではなくて彼のです。

Defter senin değil, onundur.

彼女は私の姉ではなく母なんです。

O benim kız kardeşim değil fakat annemdir.

彼らは商人ではなくて、農場主です。

Onlar tüccar değiller, ancak çiftçiler.

彼は私の息子ではなく、おいである。

O benim oğlum değil, ama yeğenimdir.

彼は野球だけではなくフットボールも好きだ。

Sadece beyzbolu değil futbolu da sever.

私はお金ではなくて時間がほしい。

Para yerine zaman istiyorum.

今必要なのは言葉ではなく行動だ。

Şimdi laf değil iş iktiza eder.

強欲さは資本家の資質なのではなく

Doymak bilmemek sizi bir kapitalist yapmaz,

単にコメディを 破壊したかったのではなく

Sadece komediyi kırmak değildi.

しかし専門家いわく 殺し屋ではなく―

Ancak uzmanlar, gergedanların doğuştan katil olmadığını savunur.

彼らではなく私たちのせいなんです

bu onların değil, bizim suçumuz.

君だけではなく彼も真実を知らない。

Sadece sen değil aynı zamanda o da gerçeği bilmiyor.

彼は政治家ではなくて宗教家だった。

O, siyasi değil dini bir figürdü.

彼は私の兄ではなくて、いとこである。

Benim erkek kardeşim değildir. O benim kuzenimdir.

鈴木さんは歯科医ではなく、内科医だ。

Bay Suzuki bir dişçi değildir. O bir doktordur.

いいえ。私の名前はマリアではなく、テレサです。

Hayır, benim adım Maria değil. Benim adım Teresa'dır.

これは私ではなくあなたの責任です。

Bu benim sorumluluğum değil. Bu senin.

ジョンはビルと同じではなく、ずっと年下だ。

John Bill kadar yaşlı değil; çok daha genç.

世界を変えるのは情報ではなくコミュニケーションだ。

- Dünyayı değiştiren iletişimdir, bilgi değil.
- Dünyayı değiştiren bilgi değil iletişimdir.

- 彼は医者であるばかりではなく作家でもある。
- 彼は医師であるばかりではなく作家でもある。

Bir doktor olmanın yanı sıra, o bir yazardır.

2つの世界の 橋渡しになるのではなく

İki dünya arasında köprü olmak yerine

音楽を選んだのは 私ではなく 父なのに

Benim hiç hayalim olmayan ve babamın seçimi olan

しかし 常にそうであったわけではなく

Ama durum, her zaman böyle değildi

普通の懐中電灯ではなく 紫外線なんだ

Bu normal bir el feneri değil, böyle görünüyor. Ultraviyole.

嵐から逃れようと 努力するのではなく

Mücadelem fırtınadan kaçmak değil.

それは道路ではなくてただの小道です。

O bir yol değil fakat bir patika.

我々は言葉ではなく行動が必要なのだ。

Sözlere değil, eylemlere ihtiyacımız var.

私がほしいのは、紅茶ではなくてコーヒーです。

İstediğim çay değil, kahve.

私は幸二ではなく、健にそのレコードを貸した。

Plağı Ken'e verdim, Koji'ye değil.

われわれは神ではなく人間にすぎない。

Bizler tanrılar değiliz, ancak katıksız insanlarız.

私はメアリーではなくてトムにそのニュースを話した。

Ben haberleri Tom'a anlattım, Mary'ye değil.

ジョンは私の兄弟ではなくて、私のいとこだ。

John erkek kardeşim değil fakat benim kuzenim.

これらの真珠は人造ではなく本物です。

Bu inciler hakikidir, yapay değil.

この時計は私のではなくあなたのです。

Bu saat benimki değil ama seninki.

彼女がヘマをするよう期待するのではなく

işlerin iyi gitmemesini dilemekten öte

最大の課題は 製品関連という訳ではなく

en büyük sorunumuz ürün ile ilgili değildi.

しかし その力は 子どもの想像力ではなく

Fakat bu, çocuğunuzun hayallerine hizmet etmiyor.

スーツを着たテレビ局のアナウンサーが 実況するのではなく

ancak takım elbiseli spikerler değil

どれだけそれに熟練しているかではなく

o dili ne kadar iyi anladığın

彼らが中間なのは 不確かだからではなく

Emin olmadıklarından gri alanda değiller,

家の中ではなく庭でひと休みしましょう。

Ev yerine bahçede dinlenelim.

彼はフランス語だけではなく英語もしゃべれる。

O sadece Fransızca konuşmaz aynı zamanda İngilizce de konuşur.

子どもの人格を育てようとするのではなく

şereflendirebiliriz

天の川銀河のように 何千億の恒星ではなく

Samanyolu'ndaki milyarlarca yıldızın aksine

ブリッグス氏はただの医者ではなく、優れた外科医だ。

Bay Briggs herhangi bir doktor değil, o mükemmel bir cerrah.

夕方の太陽は黄色ではなく、橙色をしている。

Batan güneş sarı değildir ama turuncudur.

代理人ではなくあなた本人が来てください。

Bizzat gelmen gerekiyor.

人は「何を」ではなく 「なぜ」に動かされるのです

İnsanlar ne yaptığını değil neden yaptığını satın alıyor.

More Words: