Translation of "Klima" in Turkish

0.020 sec.

Examples of using "Klima" in a sentence and their turkish translations:

- Das Klima verändert sich.
- Das Klima ändert sich.

İklim değişiyor.

Das Klima ändert sich

İklim değişikliği gerçekleşiyor,

Beide Faktoren beeinflussen das Klima

Bu ikisi de iklimi etkiliyor

Das Klima hier ist mild.

- Burada iklim ılımandır.
- Burada iklim yumuşaktır.

Japan hat ein mildes Klima.

- Japonya, ılıman bir iklime sahiptir.
- Japonya ılıman bir iklime sahiptir.

Das Klima ist sehr mild.

İklim çok ılıman.

Hat sich das Klima verändert?

- İklim değişti mi?
- Ortam farklılaştı mı?

Ich machte Schulstreik für das Klima.

İklim için okulu boykot ettim.

Ein Klima, das ewig mild bleibt --

sonsuzluk için iyi huylu kalan bir iklim.

Dieses Land hat ein mildes Klima.

- O ülke ılıman bir iklime sahiptir.
- O ülkenin ılıman bir iklimi vardır.

Das Klima in Japan ist mild.

Japonya'nın iklimi ılımandır.

Das Klima hier bekommt mir nicht.

Buradaki iklim bana iyi gelmiyor.

Das Klima ist feucht und warm.

İklim nemli ve sıcak.

Diese Insel hat ein ideales Klima.

Bu adanın kusursuz bir iklimi var.

Ich bin an das Klima gewöhnt.

Ben iklime alışığım.

Diese Insel hat ein tropisches Klima.

- O ada tropikal bir iklime sahiptir.
- O adanın tropikal bir iklimi vardır.

Dies wird zu einer Klima-Gentrifizierung führen.

Bu, iklim nezihleştirme rantına neden olacak

Die Folgen für das Klima deutlich reduzieren.

iklimin etkilerini belirgin biçimde düşürebilir.

Hier sind ein paar Fakten zum Klima:

İşte, iklim hakkındaki gerçekler.

Und unser künftiges Klima drastisch verändern würde.

ve gelecekteki iklimimizi büyük ölçüde değiştirir.

Das kalte Klima griff seine Gesundheit an.

Soğuk iklim onun sağlığını etkiledi.

Schwalben ziehen fort zu einem warmen Klima.

Kırlangıçlar sıcak iklime göç ederler.

In Kairo herrscht ein sehr warmes Klima.

Kahire'nin çok sıcak bir iklimi var.

- Das Klima hat viel mit unserer Gesundheit zu tun.
- Das Klima hat großen Einfluss auf unsere Gesundheit.

İklim sağlığımız üzerinde büyük bir etkiye sahiptir.

- Meinst du, dass sich unser Klima auf unseren Charakter auswirkt?
- Glaubst du, dass unser Klima Einfluss auf unseren Charakter hat?
- Denkst du, dass unser Klima unseren Charakter beeinflusst?

Sence iklimimizin karakterlerimiz üzerinde bir etkisi var mı?

Wir sehen Klima-Gentrifizierung in Städten wie Miami,

Deniz seviyesinin yükselmesi beklentisiyle gerçekleşen iklim nezihleştirmesi

Und dafür, dass er unser Klima retten kann.

ve iklimimizi kontrol etme yeteneğine saygı.

Das Klima von Neuseeland ähnelt dem von Japan.

Yeni Zelanda'nın iklimi, Japonya'nınkine benzerdir.

Das Klima hier ist milder als in Moskau.

Buradaki hava Moskova'dakinden daha ılıman.

Im Allgemeinen ist das Klima in Japan mild.

Genelde Japonya iklimi yumuşaktır.

Wir müssen dieses brutale Klima bis zum Morgen überstehen,

Görevimiz bu acımasız iklime karşı sabaha kadar hayatta kalmak

Wir müssen dieses brutale Klima bis zum Morgen überstehen.

Görevimiz bu acımasız iklime karşı sabaha kadar hayatta kalmak,

Wir müssen dieses brutale Klima bis zum Morgen überleben.

Görevimiz bu acımasız iklime karşı sabaha kadar hayatta kalmak,

Er wird sich bald an das Klima hier gewöhnen.

- Yakında buradaki havaya alışacaktır.
- Kısa sürede buradaki iklime alışacaktır.

Langsam gewöhne ich mich an das feuchte Klima hier.

Buradaki nemli iklime yavaş yavaş alışıyorum.

Wie können wir heute schon für die Klima-Umsiedlung vorauszuplanen?

Şimdi iklim göçü için plan yapmaya başlarsak ne anlama gelir?

Die Verbindung zwischen Geschlecht und Klima reicht über negativen Folgen

Cinsiyetle iklimin bağlantısı negatif etkilerin ve güçlü çözümlerin

In Okinawa herrscht das ganze Jahr über ein angenehmes Klima.

Okinawa'nın bütün yıl boyunca güzel iklimi vardır.

Das Klima in London unterscheidet sich von dem von Tokio.

Londra'nın iklimi Tokyo'nunkinden farklıdır.

Du wirst dich bald an das hiesige Klima gewöhnt haben.

- Yakında buradaki iklime alışırsın.
- Yakında buradaki iklime alışacaksın.
- Sen yakında buradaki iklime alışacaksın.

Um das Klima zu ändern. Um viel Salzwasser verdunsten zu lassen.

İklimi değiştirmek, tuzlu suyu buharlaştırmak için.

Das Klima hat stets einen Einfluss auf die Entwicklung der Landwirtschaft.

İklim her zaman tarımın gelişmesini etkilemiştir.

Und die Vermutung ist, dass sie halfen, das Klima gemäßigt zu halten.

ve iklim değişikliğini düzenlemede yardım ettiği düşünülüyor.

Klima ist das, was wir erwarten, Wetter ist das, was wir bekommen.

İklim beklediğimiz, hava durumu karşılaştığımızdır.

Und das Leben in der Dämmerzone ist eng verknüpft mit dem Klima der Erde.

ve alacakaranlık bölgesindeki hayat Dünya iklimiyle iç içe geçmiş durumda.

Das Klima hier ist äußerst mild, und sogar im Winter fällt nur selten Schnee.

Buradaki iklim çok yumuşak olduğu için burada kışın bile nadiren kar yağar.

Wir müssen Patagonien bewohnbar machen. Das ist möglich. Wir können das Klima in der Atacama-Wüste ändern.

Patagonya'yı yerleşilebilir kılmalıyız, ki bu mümkün. Atacama Çölü'nün iklimini değiştirebiliriz.

Das Klima in England ist nicht so mild wie das in Japan, aber im Sommer ist es viel kühler.

İngiltere'nin iklimi, Japonya'nınki kadar ılık değil ancak yaz aylarında çok daha serindir.