Examples of using "Voici" in a sentence and their turkish translations:
İşte fatura.
İşte adres.
Bu benim ve bu benim kedim.
İşte sütün.
İşte benim biletim.
Siparişiniz.
İşte hesap.
İşte içkin.
İşte para üstünüz..
İtiraz şu;
Mesele şu:
Helikopter orada.
Tamam, işte helikopter geliyor.
İşte karşınızda Karun
İşte burada.
Bu, Edward.
Ben buradayım.
Bunlar orijinaller.
İşte biraz su.
- İşte o geliyor.
- Buraya geliyor.
İşte bunun bazı örnekleri.
İşte sırrı:
Size bazı örnekler vereyim.
İşte, bir sürpriz:
Birkaç örnek vereyim.
Bu bir hologram.
Böyle bir şey oluyor.
Evlerini burada görebiliriz.
Immanuel Kant'ı tanıyalım.
İşte 10,00 dolar.
- Kurallar şöyle.
- İşte kurallar.
İşte pudingin.
İşte bira.
- İşte senin çantan.
- İşte çantan.
İşte değişim.
Bu benim odam.
İşte garson geliyor.
Bu benim karım.
İşte harita.
İşte Japonya.
Bu, bayan Müller.
İşte menünüz.
İşte bizim kitaplarımız.
İşte anahtarım.
İşte anahtarın.
İşte pasaportum.
Bunlar gerçekler.
İşte hesap.
İşte bazı resimler.
İşte cevabı.
Bu Bay Yamada.
Bu senin köpeğin.
İşte mektubun.
İşte biran.
İşte paranızın üstü.
Bu Bay Yasuda.
Burada bir kitap var.
İşte benim albümüm.
İşte kitabın.
İşte benim makbuz.
İşte pasaportun.
İşte çeviri.
Bunlar benim kızlarım.
İşte sizin köpeğiniz.
Buyurun, akşam yemeğiniz.
İşte senin çantan.
İşte sizin için bazı mektuplar.
İşte favorilerimden biri.
İşte sizin için bir sorun.
İşte senin istediğin.
- İşte sizin köpeğiniz.
- İşte senin köpeğin.
İlan diyor ki:
İşte bilimsel kanıt.
Bunlar ön cepheler.
İyi haber ise şu:
İlginç bir bilgi daha:
Somut bir örnek vereyim.
İşte bu neden önemli;
Bu da bir başka grafik.
Size iki hikaye daha anlatayım.
Son olarak, Hala'yı tanıyalım.
MS: Sonuçlar şöyle:
Yani burada şöyle bir durum var
işte göbeklitepe bunu kanıtlıyor
İşte iki farklı karanlık madde türü içeren
Küçük bir hikâye:
İşte Tom geliyor.